Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki hak ihlallerine dair konuşan ÖHD’li avukat Kılıç, kadınlara dönük disiplin cezalarının cinsiyetlendirildiğini belirterek ‘Tacize varan aramalar bizim için şiddet durumuna işaret ediyor’ dedi
Cezaevlerinde tutuklulara yönelik hak ihlalleri artarak devam ediyor. Bu ihlallerin arttığı cezaevlerinden biri de Sincan Kadın Kapalı Cezaevi. Burada kadınlara dönük ihlallerin ardı arkası kesilmezken, itiraz eden onlarca kadın ise, cezaevi idaresi tarafından disiplin cezalarıyla yıldırılmaya çalışılıyor.
Geçtiğimiz günlerde Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şube Kadın Komisyonu ve Hapishane Komisyonu, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşanan disiplin cezaları, ince aramalar, kantindeki ürünlere erişimdeki zorluklar ve yeni getirilen uygulamalardan biri olan siyah cam film uygulamalarına dair tutuklu kadınlarla yaptıkları görüşmelerin ardından hazırladıkları “Kadın tutsakların özgün sorunlarına ilişkin tematik raporu” kamuoyu ile paylaştı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu Sözcüsü Avukat Nurdan Kılıç, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutukluların maruz kaldığı hak ihlallerine ilişkin Jinnws’den Dilan Babat’a değerlendirmelerde bulundu.
‘Sincan’daki ihlaller çok derin ve boyutlu’
Komisyon olarak İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan cezaevlerini belli aralıklarla ziyaret ettiklerini söyleyen Kılıç, bu cezaevlerinden birinin de Sincan Kadın Kapalı Cezaevi olduğunu belirtti.
Sincan’daki koşulların, ihlallerin çok derin ve boyutlu olduğunu söyleyen Kılıç, “Yerleşik hale gelen ihlalleri, tematik raporlaştırma ihtiyacı duyduk. Biz dışarıda ekonomik kriz gerçekliğinde yaşıyoruz, yoksulluğun kadınlar için daha da derin ve katmerli olduğunu da biliyoruz. Haliyle bu durum tutsak kadınlar için daha katmerli. Özellikle cezaevinde kadın ve politik kadın tutsak olmak tam bir tabiiyet halini işaret ediyor. Bazı tutsaklar, bulundukları odaları temizlemek için alacakları hijyen ürünlerinde ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bu hijyen ürünlerini kantinden alabiliyorlar, kişisel ürünlere ulaşmak zor ve cezaevi idaresi tarafından verilmiyor. Tutsaklar çalışmadığı için de tam bir tabi olma hali söz konusu” dedi.
Siyah cam film uygulaması
Yoksulluğun insan psikolojisi üzerinde yarattığı tahribata dikkat çeken Kılıç, tutuklu kadınların en fazla kantinde satılan ürünlerin pahalılığından şikayet ettiğini dile getirdi. Kantin listesindeki ürünlerin alternatifsiz ve kalitesiz olduğunu belirten Kılıç, tutukluların ürünlere erişemediğini aktardı.
Kılıç, uygulamalardan birinin cam film uygulaması olduğunu söyleyerek, “Siyah cam filmler ile ortak alanlar, kapatılmış durumda. İçeriden dışarının görüldüğü camlar cezaevi idaresi tarafından siyah cam filmlerle kapatılmış. Tutsaklar ortak kullanım alanlarında içeriden kim tarafından izlendiklerini göremiyorlar, ama dışarıda infaz koruma memurları içeriyi görebiliyorlar. Bu özel hayata ve mahremiyete aykırı bir durum. Tutsaklar nezdinde sürekli güvende hissetmeme durumuna da neden oluyor. Buna ilişkin birkaç tutsak üzerinden başvuru yapıldı. Çünkü bu diğer cezaevlerinde yok. Sadece Sincan’da var. İnfaz hakimliği tarafından başvuru kabul olundu, ancak cezaevi idaresi infaz, hakimliğinin kararını uygulamadığını ve tekrardan yapılan başvuruya henüz yanıt verilmediğini biliyoruz. Avukatlar olarak bu türden uygulamalara ilişkin infaz hakimliği nezdinde yapılan başvuruların reddi halinde diğer cezaevlerine sirayet edeceğinin kaygısını da yaşıyoruz” diye konuştu.
‘İnfaz yakma gerekçeleri bile cinsiyetlendiriliyor’
İnfaz yakmalara da değinen Kılıç, kadınların infaz yakma gerekçelerinin bile cinsiyetlendirildiğini söyledi.
“Orada ‘makul’ kadınlık üzerinden bir uygulama söz konusu” diyen Kılıç, politik tutuklular nezdinde ise onları dışarıdaki mücadeleden alıkoymak, dışarı ile teması zayıflatmaya yönelik olduğunu aktardı.
Kılıç, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki infaz yakma gerekçelerini şöyle aktardı: “‘Çok fazla hijyen ürünü kullandı, çok fazla kitap okudu’ diye ‘iyi halli olmadığı’ kararı çıkıyor ve infazı tamamlanan kadınların tahliyesi engelleniyor. Disiplin cezaları da, aslında kadın tutsaklar nezdinde cinsiyetlendirilmiş şiddetin bir biçimine işaret ediyor. Yakın zamanda adına ‘sirke davası’ dediğimiz bir yargılama oldu. 5-6 kişilik odalarda kalan tutsaklar, bulundukları yeri temizlemek için limondan, elmadan sirke yapmaya çalışıyor ve aramalarda infaz koruma memurları, tutsaklara, ‘burada alkol mü yapıyorsunuz’ diyor ve disiplin cezası verilerek suç duyurusunda bulunuluyor. Cezaevi idaresi bunu, suç kapsamında değerlendiriyor. Bununla beraber bilirkişiye sıvıyı 6 ay sonra gönderiyor. Bilirkişi raporunda fermente olduğu tespiti vardı, ancak mahkeme sıvının 6 ay sonra gönderildiği ve dolayısıyla bu tespitin olağan olduğunu gözeterek beraat kararı verdi. Disiplin soruşturmaları, kadınların infazlarının yakılmasına gerekçe olarak gösteriliyor.”
‘Tacize varan ince aramalar’
Cezaevinde artan oda aramalarının tacize varacak boyuta geldiğine işaret eden Kılıç, aylık gerçekleştirilmesi gereken ince aramaların haftalık rutin aramalara dönüştüğünü ifade etti. İnfaz koruma memurlarının aramalarında kadınların kişisel eşyalarını, iç çamaşırlarına kadar baktığını dile getiren Kılıç, bu arama şeklinin mevzuatta bulunmadığını söyledi.
Kılıç, “Ceket çıkartılıyor, eteğin altına bakılıyor ve bunun da üzerinde durulması gerekiyor. Özellikle etek altına bakılan tutsak şikayet etti ama bu şikayetlerin tarafı, inceleyenler olduğu için şikayetler çoğu zaman karşılık bulmuyor. Etek altına bakma şikayetinde de hala bir netice alınmadı. Avukatın üstüne kapıyı kilitlemek, tutsaklara dair tacize varan aramaların yapılması bizim için şiddet durumuna işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Cezaevindeki bağı diri tutmak gerekiyor’
Cezaevlerinde yaşanan ihlalleri tespit edip raporlaştırmanın önemli olduğunu, daha çok içeri ile dışarının bağını kurmanın ve bunu diri tutmanın imkanını tartışmak gerektiği üzerinde duran Kılıç, ayrıca tecrit altında tutulan kadınlarla birlikte mücadelenin büyütülmesi için çağrıda bulundu.
HABER MERKEZİ