Hüseyin Aykol
Sincan Kampüsü’nde yeni açılan cezaevlerinden 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Kenan Avcı, 5 Nisan 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Sürgünümüzden haberdar olmuşsunuz. E, T, F’den sonra bu meşum ve meşhur S tiplerini de öğrenmek varmış! Koşullarımızı üç aşağı beş yukarı biliyorsunuzdur. Mutlak bir tecrit ortamı var. Radyo-gazete (Evrensel dahil) yok, dergi alamıyoruz. Kitap sınırlaması var, birbirimizle iletişim kuramıyoruz, dışarıda olup biten güncel gelişmelerden haberdar olamıyoruz. Genel zindanların durumu nedir, kim nerededir, halkımızın gündemi nedir, bilmiyoruz. Kısacası biz İmralı Sistemi’ni kıramadık, devlet o sistemi genelleştirdi. Müstahakkımızdır!
Bilebildiğimiz kadarıyla burada 25 arkadaşız. Gelişler devam ediyor. Tamamı ağırlaştırılmış ve normal müebbet arkadaşlardan oluşuyor. Bizleri 4 ayrı blokta yalıtık bir şekilde dağıtmışlar. Fakat bütün arkadaşların morali (mektuplarından anlaşıldığı kadarıyla) iyidir. Tek gündemimiz yoğun okuyup, geleceğe hazırlanmaktır. Newroz’un coşkusu çok güçlüymüş, erken veya baskın seçim beklentisi de bir hayli yükselmiş. Bunun yarattığı hesaplaşma heyecanını hissedebiliyoruz. Seçimden sonra olası her denklemde belirleyici güç unsuru olarak yerimizi alacağımız şimdiden anlaşılıyor. Bu da moralimize moral katıyor.”
* * *
Malatya-Akçadağ 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan İbrahim Ateş, 4 Nisan 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bizler bir yıl önce Kayseri-Bünyan’dan buraya getirildik. Alıştığımız için sürgünlüğe pek fazla itiraz edemedik. Ancak getirildiğimiz cezaevinin yeni olması, her yönüyle sıfırdan başlamamızı gerektirdi. Ki yaşadığımız boğuşma ve curcunalar zaman zaman basına da yansıdı. Geçmişte yaşadığımız sorunları burada tekrarlama gereğini duymuyorum. Sayımız 25-30 civarında olmasına rağmen baştan beri üç farklı oda ve bloklarda ayrı olarak tutuluyoruz. Aynı davada ve tanıdığımız arkadaşlarımızla maalesef bir araya gelemiyoruz.
Ortak alan faaliyetlerimiz de olmadığı için tecritlik odalarda hapsedilmişiz. Kaldığımız odada sayımız az (6 kişiyiz) olduğu için bu aralar zamlı elektrik paramızı ödeyemiyoruz. Doğrudur ilk dönemlere göre belli bir olgunlaşma oluşuyor; ancak zaman zaman ayrımcı ve tahammülsüz yaklaşımlarla muhatap oluyoruz. Mesela Newroz’da “ateş yaktırmayız” ısrarı gibi. Oysa ki, Newroz ateşsiz, bayramların şekersiz ya da kurbansız olmasından farklı olamazdı. Sembolik olarak yaktığımız gazete parçasına bir tüp söndürücü sıkmak, anlamı sınırları zorlayan bir yaklaşımdı.
Yine sağlık sorunları nedeniyle hastaneye gidemiyorduk. Belki daha bazı şeyler aşılır diye sabrettik-ediyoruz. Ama henüz tam olarak bu keyfi tutumlar aşılmış değil. Neyse çok fazla başını ağrıtmak istemem. Her dönemin kendine özgü bir ruhu var. Günümüzde devrede olan bu ruh, yaşamın her alanına yansıyor. Bunun karşısında durmak, şikayetçilik, küskünlük, kaba bir duygusal reflekslerle olmuyor-olamaz. Ülkemizin geleceği, yine aydınlık mücadelesi veren, büyük bedellerden çekinmeyen sizler gibi güzel insanlara bağlı. Yoksa barbarları beklerken filmi gibi beklenti içinde tükenmek halkların kaderi olamaz. Ülkenin rotasını sağlayacak olan, toplumun kendisi için istediği hak ve adalet mücadelesini vermesidir. Bizler de şikayetçi değil, arayışı esas alanlardanız. Zerre kadar pesimist bir duygu taşımıyoruz.”
* * *
HDP’nin bazı yöneticilerine yönelik Kobanê protestolarından hareketle açılan kumpas davasında yargılananlardan HDP’nin eski sözcüsü Günay Kubilay, 4 Nisan 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bizim davada çok ilginç gelişmelere tanık olmaya başladık. Kanımca ellerindeki malzeme bizleri daha fazla tutmaya yeterli olmayınca yeni bir gizli tanığı mahkeme usulsüz biçimde dinleyerek dosyaya yeni delil olarak soktu. Bu da yetmedi. Eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın Atadedeler diye bir çete örgütlenmesinin ikinci lideri olduğu iddiasıyla ev hapsine alındığını, bir savcının da tutuklandığını öğrendik. Ben 31 Mart’ta bu iki konu başlığını da kapsayan ve dava sürecine dair bir ek savunma yaptım. Savunmadan sonra avukatımız, Bahtiyar Çolak’ın hakkındaki iddialar ve suçlamaları kabul ettiğini, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini söyleyerek itirafçı olduğu bilgisini aktardı. Özcesi baş döndürücü gelişmelere tanık olduk. Düşünebiliyor musun? Bizleri kimler yargılıyor? Kimlerin ellerine düşmüşüz. Dehşetengiz ve korkutucu bir durum!”
* * *
İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Güven Usta, 6 Nisan 2022 tarihli mektubunda Mart 2022 hak ihlalleri raporunu göndermiş: “Hücrede kişi başı en fazla 15 kitap ve 20 dergi bulundurulabileceği, kitabın sadece hediye olarak kabul edileceği söylendi. Ancak ‘ISBN numarası ve bandrolü olmayan kitap içeriye alınmaz’ gibi fiili engellemeler var. Dergilere mahkeme el koyma kararı vermediği halde, idare el koyma kararı alabiliyor. Arkadaşlarımızla aynı gün ziyarete çıkarılmıyoruz; birlikte gelen aileler böylece mağdur oluyor. Bu arada, 60 ayı geçen ziyaret yasaklarımız birikti. Remzi Uçucu, Hacı Demir, Rıza Özçolak, Bekir Şimşek ve Güven Usta hakkında soruşturma açıldı. Aynı kişilere çeşitli gerekçelerle aralarında 11 gün hücre cezası da bulunan değişik disiplin cezaları verildi. Kantinde satılan şeylerin fiyatı fahiş. Gazeteler pandemi gerekçe gösterilerek, bir gün sonra veriliyor. Hapishane içi ücretsiz posta gönderme keyfi olarak engelleniyor.”
TEŞEKKÜR: Burhaniye T Tipi Cezaevi’nde bulunan çizerlerimizden Mehmet Boğatekin, 9 adet karikatür göndermiş. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu çizimleri önümüzdeki günlerde burada zaman zaman sizlerin beğenisine sunacağız.
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
İbrahim Ateş – Akçadağ T Tipi Cezaevi
Ramazan Vural – Bolu F Tipi Cezaevi
Mehmet Boğatekin – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Güven Usta – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Kenan Avcı – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK