Bugün öyle havadan, sudan, toprak ve güneşten konuşmak istiyorum. Komplo teorileri ile aç gözlü sermayeye dair öngörülerimden bahsedeyim. Kapitalist modernist sistem tüm alanlarda birbirini destekleyen-besleyen sömürü politikalarını bütüncül bir şekilde işletir. Tarıma saldırılarında su, enerji, turizm, maden, inşaat, sağlık ve ekonomi alanlarındaki verilerini silaha çevirerek iç içe saldırır.
Bir alandaki saldırı diğerlerini de besler, bundan dolayı saldırıları bütüncüldür ve buna karşı duruşta ancak bütüncül bir özsavunma ile mümkündür. Temel yaşam hakkı olan toprak, su, hava, güneş ticarileşemez ve en temel yaşam hakkıdır. Toprak, hava, su haklarımızın gaspı her geçen gün artmaktadır. Yasa, yönetmelikler ve sistemin diliyle hukuki yollarla yapılmaktadır.
Elbette toprak için çoraklaştıran politikalar en popüler olanlardır; Kimyasallar, iklime uygun olmayan türler ve sulama politikalarıyla. Tabi anız en önemli konulardan birisi, tüm uyarılara rağmen çoraklaşma, toprak çiftçisinin uzun vadede yoksullaşması ve göçertilmesi hedeflendiği için anıza dair herhangi bir çalışma yapılmayacaktır. Bu konuya dair tutumları yüzeyselgöstermelik olmaktan öteye gitmeyecektir. Su her gün ellerimizden alınmakta yeraltı, yer üstünde ne varsa bilinçli bir şekilde kirletilmekte ya da piyasalaştırmak adına şirketlere devredilmektedir.
Sağlıklı ve içilebilir suya erişim her geçen gün zorlaştırılmaktadır. Su ve suya ihtiyacı olanlar birlikte metalaştırılmaktadır. Yenilenebilir, yeşil enerji furyası başladı. Peki, bu enerjiden nasıl en fazla kazanç sağlayabilir bu sermaye grupları? GES, RES, NES, JES’i tarım arazilerine koyarak tarımı bitirmenin bir parçası yapıyorlar. Su kirletilmekte, tekelleştirilmektedir. Aynı şekilde bu santrallerle hava ve toprakta kirletilmekte, erişimi imkansız kılmaktadırlar.
Suya, havaya, toprağa dair kâr-zarar hesabı yapılırsa şu ana kadar yeşil ya da yenilenebilir söylemi havada kalır. Elbette kâr kendi pencerelerinde bakılınca talan, tahribat, işgal ve sömürüye devam sonucuna ulaşırlar. Hava kirliliği ile sağlıklı ve temiz havaya ulaşım her geçen gün zorlaşmaktadır. Havanın ticarileştirilmesine İngiltere’de amatörce başlanılmış olsa da her geçen gün bizlerde hava için para ödeyecek duruma gelmekteyiz. Ve tüm dünyada, ülkede sağlıklı ve temiz hava oranı hızlı bir azalış göstermektedir.
Çok uzak, uçuk gelse de güneşle aramıza paneller dikip güneşimizi kesip sermayeye devri için çalışmalara başlayabilirler. Bu komplo teorisi gibi görünse de şirketlerin bütüncül sömürü planlamalarının çok uzağında değil. Başka bir yöntem güneşle aramıza dizilecek olan panellerde ışın sızması durumunda ücretlendirme yapılmasıdır. Güneş sonsuz bir enerji kaynağı olduğu için su gibi, toprak gibi azaltma yoluyla ışınların da piyasalaştırılması, bu açgözlü sermaye grupları için olası ve yakın gelecekte yapılabilir bir tarz olacaktır.
En çok merak ettiğim konulardan biri ne zaman şimşek ve yıldırımlardan enerji elde eden santraller kuracaklar? Şaka gibi gelse de sınırsız-sorumsuz sömürü kapitalizmi oraya kadar götürecektir. HES, GES, RES, NES, JES, TES, ŞES (Şimşek Enerji Santrali) veya YES yakın gelecekte kullanılacak diye düşünüyorum.