Tevgera Jinên Azad’ın (TJA) kadın katliamları, kültürel soykırım, çocuk istismarı ve doğa katliamlarına karşı Diyarbakır’da başlattığı “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk” başlıklı 5 aylık eylem planının İstanbul startı Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısı ile verildi.
“Kadınla şimdi özgürlük zamanı” şiarıyla verilen kampanyanın açıklamasının Kürtçe metnini Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) tiyatro oyuncularından Rugeş Kırıcı, Türkçe metnini ise HDK Eşsözcüsü Gülistan Koçyiğit okudu. Koçyiğit şöyle dedi: “Günümüz dünya sistemleri tarihinde, tanımlanan ve bilenen iktidar türleri içinde, iktidar formlarında ve biçimlerinde dincilik, milliyetçilik ve bilimcilikte çeşitli değişiklikler olmuştur. Ancak ilk iktidar formu olarak bilinen Sümer iktidar biçimlenmesi ve günümüz kapitalist modernite olarak devam eden iktidar mekanizmasının temel değişmezi ise cinsiyetçilik olmuştur. Cinsiyetçilik tarihsel olarak değişmeyen tek şeydir. Tarihi yazanlar sürekli bu değişmezlik üzerinden ilerlemiştir. Biz kadınlar, yazılan bu erkek egemen tarihi içinde nesnelleştirilmiş, özel mülkiyete dönüştürülmüş, metalaştırılmış, eve hapsedilmiş, yaşamın tüm öznel alanlarından koparılmış olarak bugünlere geldik. Felsefe, politika, ekonomi, sanat, bilim gibi alanlarda kadına ait hiçbir kayıt bırakılmadan, yukarıda da belirttiğimiz tüm bu alanların inşacısı, erkek egemen iktidar zihniyetiyle örüldü. Bu bağlamda TJA olarak, yürüteceğimiz kadın kampanyası ile erkek egemen zihniyetiyle inşa edilen bütün alanlara başkaldırıyoruz. Kadını yok sayan, soykırım uygulayan, taciz ve tecavüzü dayatan bu zihniyeti kabul etmiyor ve ‘Kadınla Şimdi, Özgürlük Zamanı’ şiarıyla kampanya startımızı veriyoruz.”
Yeni bir yaşam mümkün
“Yaşadığımız ülkede ve coğrafyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dayatmış olduğu roller, erkek egemen sitem tarafından, kadını yaşamın her alanında erkeğin kölesi haline getirmek istemektedir” diyen Koçyiğit, “Yeni bir yaşamın inşasının mümkün olduğuna olan inancımızla değişim ve dönüşümü bu kampanyada esas alacağız. Şimdiye kadar erkek egemen anlayış karşısında yürüttüğümüz cins mücadelesini bu kapsamda daha aktif bir şekilde sürdüreceğiz. Her zamanki gibi bu süreçte de gücünü savaştan, talandan, gasptan alan, zorunlu göçe tabi bırakan erkek egemen zihniyetin militarist, cinsiyetçi ve milliyetçi yaklaşımları karşısında biz kadınlar mücadeleyi yükselterek devam edeceğiz, coğrafyamızı terk etmeden yaşam alanlarımızı koruyarak kendi topraklarımızda yaşamayı esas alacağımızı belirtiyoruz” ifadelerini kullandı.
Mülteci kadınlarla dayanışma
Mülteci kadınların sorunlarına da dikkat çeken Koçyiğit şöyle dedi: “Mülteci ve göçmen statüsünde olan kadın ve çocuklarla dayanışma amacıyla, mülteci kadın ve çocukların güvenli bir ortamda kalmaları ve yine en sağlıklı şekilde tekrar kendi kararları ile kendilerini var edebileceği yaşam alanlarına dönmelerine yönelik çalışmaları daha da derinleştirerek mücadele edeceğiz.”
Doğa tahrip ediliyor
Erkek egemen sistemin kadına yaşam alanı bırakmadığı vurgusu yapan Koçyiğit, aynı zihniyetin yaşam alanlarını da betonlaştırarak, doğanın dengesiyle oynayarak, tarihsel ve kültürel mirasları sular altında bırakarak bütün ekosistemi alt üst etmek istediğini belirtti. Koçyiğit, kadınlar olarak doğa tahribatının önlenmesi için mücadele edeceklerini söyledi.
Saldırılar politik
Koçyiğit, kadına yönelik saldırıların politik olduğuna dikkat çekti. Koçyiğit devamla şöyle dedi: “Kadına yöneltilen saldırıları ideolojik ve politik olarak görüyoruz. Bunun karşısında ideolojik ve politik mücadele yürüteceğimizi belirtiyoruz! Bu yüzden, kadın kırımı ve katliamlarına karşı, örgütlü gücümüz ile tüm alanlarda çocuk istismarına, şiddet ve kadın cinayetlerine karşı ortak tepki göstereceğiz! Yaşamın her alanında uygulanan şiddet politikalarına karşı özsavunma gerçekleştirmek suç değil, devletin yetersiz politikaları karşısında biz kadınların en doğal hakkıdır. Bugün birçok kadın yaşadığı şiddete karşı özsavunmasını gerçekleştirdiği için cezalandırılmıştır. Bizler yaşam hakkımıza yapılan saldırılara karşı özsavunma hakkımızı her yerde kullanmamız gerektiğini ve bunu her yerde gündeme alacağımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz.” Örgütlenmenin öneminin altını çizen Koçyiğit, “Örgütlü gücümüz ve özgürlük inancımızla bu kampanya kapsamında gerçekleştireceğimiz eylem ve etkinlikler ile bu şiddetin önüne geçeceğiz. Ev içine hapsedilen, kamusal alandan uzak tutulmak istenen biz kadınlar, değişim ve özgürlük için örgütlenme ağımızı geliştireceğiz” dedi.