Bilinmeli ki bu düzen değişmeden ne Kürt halkı statü kazanabilir ne de toplumsal sorunlar çözülebilir. Bu da kesintisiz süreklilik kazanmış, gittikçe büyüyen devrimci mücadeleyle olur
Gençliğin Sözü
Yaşanan son gelişmelere bakıldığında; Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmak istendiğini ve bu çerçevede ciddi bir savaşın geliştirildiğini görüyoruz. Birçok bölge ülkesinin payını alacağı bu savaşın bölgedeki tüm dengeleri değiştireceği herkesçe görülüyor. Büyük fırsatlar kadar büyük riskleri de barındıran böylesi kaos süreçlerinde, siyasal güçlerin askeri-politik kabiliyetleri kadar toplumsal örgütlülük düzeyleri de belirleyici olmaktadır.
Açık ki bu süreç, Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesi için de kritik bir süreç olacaktır. Şüphesiz elli yılı aşkındır büyük bedeller ödeyerek bu günlere gelen Kürdistan Özgürlük Hareketi, her süreçte olduğu gibi bu süreçte de rolünü oynayacaktır. Fakat bunun yanında başta Kürdistan gençliği olmak üzere Kürt halkına büyük bir rol düşmektedir. Kürdistan gençliği, elli yıldır yürütülen bu mücadeleye öncülük yapmıştır. Büyük fedakarlık göstermiş, en zor süreçlerde bile rolünü oynamaktan çekinmemiştir. Bu anlamda gençlik, biraz doğası gereği ve biraz da kendisine biçilmiş olan rol gereği bu mücadelenin en belirleyici gücü olmuştur.
Bilinmelidir ki, Kürt halkı yakın tarihinde ilk defadır böyle bir konuma gelmiş bulunuyor. İlk defadır bu düzeyde bölge ve dünya siyasetinde yer alıyor. Adeta Ortadoğu’nun kilit gücü haline gelmiş bulunuyor. Hiçbir güç artık Kürtleri hesaba katmadan hareket edemiyor, edenler de yenilgiye mahkum olmaktan kurtulamıyor. Bunun değerini bilmek gerekiyor, Kürdistan gençliği bundan güç ve moral almalıdır. Zalimlerin gölgesinde en aşağılık koşullarda yaşamak bir kader değil artık. Urfa’da gençler bir şiirden alıntı yaptıkları bir sözü pankarta yazmışlar; ‘Yürüten sensin, kudretine şükürler olsun’ diye. Evet, Kürt halkını bu günlere getiren bilince, yüreğe ve iradeye binlerce şükürler olsun.
Son günlerde gerek 9 Ekim Uluslararası Komplosu’nu, gerekse yaşanan kadın katliamlarını protesto etmek üzere olsun belli bir hareketlilik yaşandı. Birçok merkezde, üniversite ve mahallede yürüyüş, basın açıklaması ve çeşitli başka eylemler yapıldı. Hepsi de belli bir bütünlük içinde birbirini tamamlayan çok anlamlı ve önemli eylemlerdir. Uzun bir aradan sonra böylesi bir hareketliliğin olması, gençliğin duyarlılığını gösteriyor. Belli ki her kesimden gençlerin büyük bir tepkiyle dolduğu, mevcut gidişata artık tahammüllerinin kalmadığı görülüyor. Fakat eylemlilikleri daha da zenginleştirip büyütmek gerekiyor. Nasıl ki faşist saldırılar sürekliyse, direniş de en az o kadar sürekli kılınmalıdır. Tepkimizi gösterdik, artık yeterdir dememek gerekiyor.
Bilinmeli ki bu düzen değişmeden ne Kürt halkı statü kazanabilir ne de toplumsal sorunlar çözülebilir. Bu da kesintisiz süreklilik kazanmış, gittikçe büyüyen devrimci mücadeleyle olur. Böyle bir mücadele ise derin bir bilinç, güçlü bir inanç ve eylemle olur. Bu temelde gençlik, şimdi harekete geçme zamanı diyerek faşizmin Kürt halkına uyguladığı soykırım siyasetine karşı bulunduğu her yerde örgütlenmeli, bilinci, inancı ve eylem gücüyle karşı direnmelidir.