Son bir hafta içinde olup bitenleri yaklaşan 14 Mayıs seçimleri ile birlikte düşündüğümüzde devletin tepesindeki hareketlenmenin Cumhur ve Millet ittifaklarındaki yansımalarını izledik. Cumhur İttifakı’nın içinde MHP, Millet İttifakı’nın içinde İYİ Parti aynı siyasi akla sahip partiler olmakla birlikte farklılaşan siyasi fraksiyonların temsilcileridir.
Milliyetçi partiler her zaman kendilerini doğrudan devletin asli siyasi unsurları olarak tanımlarlar. Durum böyle olunca bulundukları ittifaklar içerisinde devletin “bekası” öncelikle onlardan sorulur!
Cumhur İttifakı’nın mimarı AKP’nin devlet partisine dönüşmesi, devletin şirketleşmesi, ranta dayalı büyüyen sermaye, mafya ilişkilerini güçlendirdi. Böylece milliyetçiliğin misyonu değişti.
Kendini farklı bir milliyetçi kulvarda tanımlayan Akşener AKP karşıtlığı üzerinden yükselerek merkez sağın partisi olma yolunda ilerlerken kendi adına bir çuval inciri berbat etti. Altılı masaya yapılan operasyonun mimarı olan Akşener kendine ait tüm kazanımlarını bir yönüyle “kumar” masasında kaybetti. Bu gelişmeler Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirirken İYİ Parti’nin önümüzdeki günlerde veya seçimlerden sonra çalkantılı bir iç kavganın beklediğini söyleyebiliriz.
En “soldan” en sağa kadar bütün siyasi akımların içinde, farklı tonlarda ve dozlarda bir milliyetçilik mayasının varlığı her zaman cumhuriyetin demokrasiyle buluşmasının önünde hep engel olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı seçimi rejimin geleceğini belirleyecektir. Bu nedenle sadece Erdoğan’ın kaybetmesi üzerine kurulacak bir siyasetin demokratik değişime katkısının eksik olacağını biliyoruz.
Cumhuriyetin demokratikleşmesi için demokratik siyasetin ısrarlı savunucusu HDP, sol ve sosyalist güçlerin işaret ettikleri 3. Yol siyasetinin seçimlerdeki başarısına bağlıdır. Bu gerçekliğin başlangıcı Erdoğan’ın kaybetmesiyle başlayan bir süreç olacaktır.
Depremin seçimlerde izlenecek siyaseti farkı düzeylerde etkilemiş olması, muhalefete yeni görevler yüklerken siyasi iktidarı daha tehditkâr, baskıcı, şantajcı hale getirmiştir.
Beyaz Toroslar
Bursa’da Amedspor’a tezgâhlanan saldırı maçına biletsiz giriş yapan “Yeşil” kodlu Mahmut’un görüntüleri yanı sıra tetikçilerin kullandığı resmi beyaz Torosların tekrar sahne alması provokasyon kokan mesajlar, Abdi İpekçi suikastı ve Vatikan’da Papa’ya düzenlenen saldırının faili Mehmet Ali Ağca’nın uzun bir aradan sonra görüntülerinin servis edilmesi sadece geçmişi anlatmakla kalmıyor, en çok anlattığı hikâye ise geçmişte işlenen cinayetleri sahiplendiklerini açık etmektedirler. Böylece Erdoğan kazanırsa geleceğin nasıl olacağının görüntüleri şimdiden yayınlanmış oldu.
Anayasa Mahkemesi, HDP’nin 14 Mart’ta yapması planlanan sözlü savunmasını partinin seçim sonrasına bırakılması talebinin11 Nisan’a ertelemesi “kibarca” ret edilmesi anlamına geliyor. Anayasa Mahkemesi, HDP’nin hazine yardımı ödenen hesaplarına geçici bloke konulmasına dair kararı oy çokluğuyla kaldırmış olması belirsizliği ortadan kaldırmıyor.
Ekonomik kriz, depremde ortaya çıkan merkezi çöküş, Erdoğan’ı HÜDAPAR | Hür Dava Partisi’ne ve Doğu Perinçek’e muhtaç etmiştir.
Şimdi harekete geçme zamanıdır!
Demokrasiden yana olan güçlere düşen görev toplumun değişim talebi için birleşmektir. Hep birlikte depremde gösterdiğimiz dayanışma örneğini seçimlerde kalıcı demokratik mücadele zeminlerine dönüştürmeliyiz.