Efrîn’deki zeytin ve Girê Spî’nin buğdayını alan Türkiye, bu kez ülkeye Serêkaniyê’den 54 ton arpa taşımaya başladı. BM, son raporunda bölgedeki yağmaya dikkat çekmişti
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Türkiye destekli paramiliter grupların elinde olan Serêkaniyê kentinden Türkiye’ye arpa taşınmaya başlandı. Serêkaniye’de (Resulayn) açılan Tarım Mahsulleri Ofisi (TMO) şubesi ile Serêkaniyê Mahalli Meclisi arasında imzalanan protokolle, 54 ton arpa taşındı.
Urfa Valiliği tarafından yapılan açıklamada, 28 Ağustos’ta Ceylanpınar Gümrük Kapısı’nın hizmete girdiği, ticari faaliyetlerde ivme yaşandığı belirtilerek, “TMO ve Resulayn Mahalli Meclisi arasındaki çalışma şartlarının imzalanan bir protokolle belirlendiği alanda, ilk alım 54 ton arpa olarak gerçekleşti. Bölge çiftçileri ve tüccarlar aracılığıyla TMO’ya satılan ürünler, alanda bulunan araçlar ile Türkiye’ye geçirilmeye başladı” denildi.
Kimlere pazarlandığı belirsiz
Kapalı kapılar ardında imzalanan protokolde, fiyat konusu belirsizliğini korurken, yine taşınan arpanın kimlere pazarlanacağı ve nerelere götürüleceğine dair ise herhangi bir detaya yer verilmedi.
Türkiye ve desteklediği SMO, Girê Sipî’den de buğday taşımıştı. Türkiye, halkın ekip biçtikten sonra depoladığı 20 bin ton hububatı, TMO’nun Urfa’da bulunan depolarına taşımıştı. Söz konusu buğdayın kimden alındığı ve kimlere satıldığı da bilinmiyor.
Halk isyan etmişti
Buğdayı Türkiye’ye taşınan Girê Sipî halkı, yıl içerinde birçok kez ekmek fiyatlarının artmasının ardından kentte üretilen buğdayın Türkiye’ye taşınmasına karşı protesto eylemleri gerçekleştirdi. Halk 22 Haziran’da “Ölüme evet dedik ama açlığa, unsuzluğa evet demiyoruz” sloganı eşliğinde Telebyad Mahalle Meclisi’ni basmış, TSK’nin üslerine yürüyüşler düzenlemişti.
İlk değil
Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) adlı paramiliter grupların 20 Ocak 2018’da gerçekleştirdiği saldırılarla denetime aldığı Efrîn’de ise zeytinlere el konulmuştu. Kent halkının geçim kaynağı olan zeytinyağı, “Türk zeytinyağı” etiketiyle Avrupa Birliği (AB) ülkelerine satıldı. İşviçre’de Muhafazakar Demokrat Partili Milletvekili Bernhard Guhl, Türkiye’nin askeri operasyon düzenlediği Efrîn’den Türkiye’ye getirdiği zeytinin işlenerek AB ülkelerine satıldığı iddialarını parlamento gündemine taşımıştı.
BM yağmayı belgelemişti
Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde oluşturulan Suriye Soruşturma Komisyonu’nun 11 Ocak ve 1 Temmuz 2020 tarihleri arasını kapsayan inceleme raporunda, Serêkaniyê’ye yönelik tespitlerinde işkence, yağma ve gaspı belgeledi.
Söz konusu raporda inceleme dönemi boyunca Serêkaniyê’de Suriye Milli Ordusu (SMO) güçleri tarafından sistematik uygulanan yağma ve özel mülke zorla el koymanın yanı sıra keyfi şekilde sivilleri özgürlüklerinden mahrum bırakma, hak ihlalleri olarak belgelendi. Yine raporun ilgili kısmında şunlara yer verilmişti: “SMO güçleri, başta Kürt kökenli olmak üzere şehrin sakinlerini tehdit, baskı ve işkenceyle zorla yerlerinden ve evlerinden etti. Birçok insanın özel mülkiyetleri yağmalandı. Serêkaniyê’yi terk etmek zorunda kalan Kürtlerin evlerine ve mülklerine SMO güçleri tarafından el konuldu, bu şekilde bu insanların geri dönmesi engellendi. Hareket sırasında veya hareket sonrasında yağmalanan evlerin eşyaları başka yerlere nakledildi ve satıldı. Örneğin Sultan Murat Tugayı, yağmalanan ev eşyalarını bir depoda toparlayıp daha sonra mülk sahiplerine geri satıyor. Bunlar önceden tasarlanmış bir politikanın varlığını ortaya koyuyor.”
Kürt bir ailenin evine zorla el konulduğu, bu evin daha sonra Kuran Kursu’na dönüştürüldüğü, yine söz konusu kursun açılışının Urfa Valisi tarafından yapıldığı belirtilen raporun ilgili kısmında şunlara yer verildi: “Bu Kuran Kursu Merkezi’nin açılışı Şanlıurfa Valisi tarafından yapılmıştır. Yine, Türk Silahlı Kuvvetleri, Davudiya köyündeki sivillerin evlerini askeri amaçla kullanıyor. Bu köyün sakinlerinin evlerine geri dönmesi engelleniyor. TSK, Nisan ve Haziran aylarında bu köydeki evlerin bazılarını yıkarken, bazılarını askeri amaçlara tahsis etmiştir.”
Raporun devamında, Serêkaniyê’de mülkleri sistematik olarak yağmalanan Kürtler, üst düzey SMO güçlerine başvuruda bulunsa da, şikayet talebinde bulunan insanların işkenceye, kaçırılmaya veya kaçırıldıktan sonra serbest bırakılması için fidye vermeye zorlandığı vurgulandı.
Kaynak: MA / Barış Polat