Silvan’da atık deposu olarak kullanıldığı anlaşılan kurumuş kaya gazı kuyuları, nereden taşınarak bölgeye getirildiği bilinmeyen atıkların yer altına basılmasıyla bir işçi yaşamını yitirdi. Bunun yanında bölge de ekolojik yıkım ise giderek büyütülmekte
Güner Yalnıç / Amed
Tüm bilim çevrelerince fosil yakıtların çıkarılmasının küresel ölçekte kırımlara neden olduğu, insan ve diğer canlılar için büyük yıkımları ortaya çıkardığı ve bu nedenle yeraltından bir galon petrol ya da gazın çıkarılmaması gerektiğini belirtmekteler. Kırımlara neden olan bu politikalara karşı görüş ve öneriler gündemden düşmezken, sermayenin arsız kâr hırsı insan ve insan dışı yaşamı yok etmeye devam etmektedir. Endüstriyel madencilik politikaları ile tıpkı Licik (İliç) gibi hem emek hem de ekoloji alanına saldırılar bariz şekilde görülmektedir. Şirketler için yapılan ve her geçen gün artan madencilik faaliyetlerinin ruhsatlandırma çalışmaları, doğası ve yaşam alanları ellerinden alınarak geçimlik temelde yaşamını yürüten çiftçilerin göçertilmesine neden olmaktadır.
Kuruyan kuyulara ne basılıyor?
23 Şubat 2024 tarihinde Silvan’da TPAO’nun yaptığı atık depolama çalışmasında gaz sıkışması sonrası yaşanan patlamada bir emekçi arkadaşımız yaşamını yitirmiş biri de yaralanmıştır. Sonrasında TPAO adına yapılan açıklamalar da kuyuya basılan atık suyun neden olduğu iddiası ve kaygıları tetiklemiştir. Bu türden madencilik politikaları ve buna bağlı patlamayla yaşanan ve yaşatılacaklara dair açıklamalara ihtiyaç duymaktadır. Silvan’daki kuyu gibi eski-kullanılmayan kuyulara doldurulan atıklar nerelerden getirilmektedir? Yurtdışından son dönemde atık alımında dünya birincisi olan Türkiye’nin eski petrol kuyularında depoladıkları atıklar içinde ithal edilerek getirilen ve bertarafı imkânsız olan nükleer ve kimyasal atıklar var mıdır? Ki bu türden sorulara asla cevap verilmemişken bir daha sormak tarihe not düşmek açısından önemlidir.
Akiferler zehirleniyor
Türkiye’nin en büyük kaya gazı varlığının, Trakya ile birlikte Dicle vadi havzasındaki Silvan ve Eğil ilçelerinde olduğu göz önüne alınırsa yapılacak herhangi bir yanlış-patlama çok büyük yangınlara-kırımlara neden olacaktır. Kullanılan bu teknik yöntem yeraltı ve yüzey sularının zehirlenmesine neden olurken, bölge için tehlike daha da büyümektedir. Yer altına basılan bu atık sular yeraltı su akiferlerine karışmaması mümkün değildir. Hal böyleyken bir yandan yeraltı suları kaya gazı ile zehirlenirken, kuruyan kuyuların atık deposu olarak kullanılması derhal durdurulmalıdır.
Hayati bilgi gizlenemez!
Silvan’daki eski kuyu-depolama-deşarj noktası gibi kaç kuyuda bu çalışmalar yapılmış ve yapılmakta olduğu bilgisinin paylaşılması gerekmektedir. Tabi bir de buraya depolanması planlanan atıkların içeriğinin ne olduğu ve bunun devam ettirilip ettirilmeyeceği hayati bir bilgidir. Buradan hareketle atık su ya da solüsyonlarda kaç çeşit kimyasal bulunduğu ve yaratacağı tahribatları tahmin etmek ise güç değildir. Diğer yandan yapılan açıklamaların gerçek dışı olma ihtimali patlamanın kaya gazı sondajı sırasında yaşanmış olma ihtimalini de ortaya çıkarmakta.
Patlama nedeni derhal açıklanmalı
Bu soruların cevapları yaşanan kırımın boyutlarını gösterecektir ancak cevap verileceğini de düşünmüyoruz. Siyanürlü-siyanürsüz fark etmeksizin yapılan; yeraltı ve yer üstünde yaşayan tüm canlıların yok olmasına neden olacak bu madencilik ve enerji politikalardan vazgeçmelidir. Merkezi yönetim ve şirketlerin el ele vererek yarattığı tahribatlar bir an önce durdurulmalıdır. Silvan’da bir işçinin yaşamını yitirmesine neden olan patlamanın hangi nedenle yaşandığı ise derhal açıklanmalıdır.
Kaya gazı-petrolü katliamdır
Türkiye’de Amed ve Trakya topraklarında yoğunlaşan Kaya gazı ve Kaya petrolü sondajları 15 yıla yakın süredir genişleyerek devam etmektedir. Trakya ve Mezopotamya topraklarında ezelden bu yana tarım yapılmaktadır. Her iki bölgede kapitalizmin ve sermayenin üretim süreçleri ve birikim yolları için feda edilebiliyor. Kaya gazı çıkarılma sürecinde bir adet sondaj kuyusuna bir seferde 600’e yakın zehirli kimyasallar kumla birlikte yaklaşık 18.000M3 su ile yer altına basılmaktadır. Bir kuyuya su basma işlemi 15-20 kez tekrarlanmakta ve toplamda bir kuyuya basılan zehirli kimyasalların toplamı ortalama 300.000 m3’e ulaşmaktadır.
Bölge yaşanamaz hale gelecek
Kullanılan kimyasallar, çıkarılan petrol ve gazla birlikte yer altından yüzeye çıkan ağır metallerle dolu akışkanlar nedeniyle sular hiçbir biçimde geri kazanılamamaktadır. Sondaj kuyuları arttıkça yer üstü ve yer altı sularının tükenip kirleneceğini, yeraltında suyu depolayan akiferlerin yok edileceğini, çevrede bulunan barajların ve derelerin tamamının kuruyacağını ve tarımın yapılamaz hale geleceğini ve nihayetinde tüm insan ve hayvanların bölgede yaşayamaz hale gelerek göç etmek zorunda kalacağı bir gelecek Amed ve Trakya coğrafyalarında büyütülmektedir.
Su zehirlendi!
31 Ekim 2023 günü Texas Tribune gazetesinde Climate News’in hazırladığı bir rapor yer aldı. Raporda, petrol ve gaz şirketleri, sadece ABD’nin Permiyen havzasında yürüttükleri kaya gazı ve kaya petrolü çıkarma işlemi nedeniyle yılda 168 milyar galon suyu kirlettiği belirlendi. Bölgede ki kirlilik, atık suların doğrudan akarsulara, nehirlere veya göllere dökülmesiyle ortaya çıktığı belirtildi. 636 milyar litre, yani 636 milyon m3 su enerji üretmek adına geri kazanılamaz durumda kirletilirken yer altı suları yani akiferler tüketildi, diğer yandan yer altındaki temiz suyun yerini kirli suyla karışık zehirli akışkana dönüştü.