‘Seçimlere şaibe karışması seçmeni sandıktan soğutur’
Seçimlerin eşit şartlarda yapılmaması halk iradesine indirilmiş bir darbe olarak değerlendirilen açıklamamın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Elbette seçim sandıkları demokrasinin ve güçler ayrılığı ilkesi çerçevesinde devlet kurumlarının bağımsız güvencesinde olması beklenirdi. Maalesef sandık güvencesi erozyona uğratılmış ve yurttaşların oy verme işleminden, sonuçların ilan edilmesi süresi içindeki zamanlarda neler olduğu kuvvetli şüphesi, “ yine neler oluyor” tartışmalarına sebep olmuştur. Oyların çalınma, değiştirme, çöpe atma gibi, “oyu verene değil sayana bak” sözünün olumsuz algısı yurttaşların oyunu itibarsızlaştırdığı, sandıktan soğuma duygusunun oluşması riski, seçim sonuçları ne olursa olsun toplumsal barışımızı tehdit eder hale dönüşmesinden kuvvetli endişe duymaktayız.
Milletvekilliği seçimleri yukarda saydığımız şüphe ve şaibelerin gölgesinde geride bırakılmış olmakla birlikte, 2. tura kalan Cumhurbaşkanlığı için 28 Mayısta tekrar iki adaylı bir seçim den çok, seçimlere katılan iki adayın şahsında nasıl bir ülkede yaşayacağımıza karar vereceğiz. İki adaydan bağımsız olarak 28 Mayıs seçimi bir referanduma dönüşmüştür. Demokrasi mi? Tek adam rejimi mi? Barış mı? Çatışma mı? Cumhuriyetin ikinci yüzyılının başında çoğulcu demokratik laik bir cumhuriyet mi, yoksa aile hanedanlığına giden otoriter bir Ortadoğu rejimi mi?
Kadın özgürlüğüne düşman, Taliban rejimi gibi tarikat yapılarının koalisyonu mu? Yoksa, cinsiyet eşitliği başta olmak üzere, ” İnsanlık ailesinin bütün üyelerinin doğal yapısındaki onuru ile eşit ve devredilemez haklarını tanımanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğu” mu?
Ağır zamlar, yolsuzluk, rüşvet, yalan, talan ve sefalet sarmalından çıkacak mıyız, yoksa “zamlarda Allahtan” diyecek kadar kutsal değerleri kullananların kötülüğüne ortak mı olacağız?
Ülkeyi böldürmeyeceğiz diyenlerin, bölünmesi için her türlü kıyım ve ötekileştirmenin en katısını uygulayan, ırkçı milliyetçi yapı ve iktidarların zulmüne ortak mı olacağız? Yoksa Ortak vatan, demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık taleplerini bayraklaştıran bir halkın birlikte yaşam iradesine saygı mı göstereceğiz?
İktidar sahiplerinin, beşli sermaye düzeninin, serbest piyasa soyguncularının, borsa, döviz ve uyuşturucu çeteleri, kara paracıların, yurt dışına sermaye kaçıranların düzeni mi? Yoksa tamda onların düzenine çomak sokmak için en alttan gelen ezilen milyonların iş, ekmek, adalet taleplerini, toplumsal barış ve kardeşliğinin garantisi için mi oy kullanacağız.
Amerikancı Büyük Orta Doğu Projeli ılımlı siyasi İslamcıları 21 yılda ülkeyi bölünmenin ve iflasın eşiğine getirdi. Bütün ülkenin geleceğini tamiri imkânsız kaosa karşı; çıkış yolu “birlik, barış, demokrasi, adalet, adil paylaşım”sa; “adil ve eşit olmayan” bir seçime zorlanmış olmak ülkenin 21 yıldan beri tek parti ve lideri tarafından yönetiliyor olması, dibe vurmuş ekonomik yıkımın faturasını dünden, bu güne ve gelecek kuşakların hayatlarını zehirleyen, ülkeyi dünya ailesi içinde son sıralara düşüren kötülüğün örgütlü halinin sonlandırılması artık herkes için bir görevdir.
13 ailenin mülk ve serveti 44.5 milyon yurttaşın mülk ve servetine eşit hale getirilmişse orada her bir oy iyiliğin ya da kötülüğün ortağıdır. Siz iyiliği mi yoksa kötülüğü mü seçiyorsunuz? Tercih halkımıza aittir.
Tüm halkımızı 28 Mayıs’ta seçimlere katılmaya, sandıklara sahip çıkmaya, sandık gözetmeni ve müşait olmaya, her bir oyun namusuna sahip çıkmaya, doğru, hilesiz, şaibesiz bir seçim için görev üstlenmeye, sonucu ne olursa olsun demokratik olgunlukla kabul etmeye çağırıyor, tüm halkımıza saygılar sunuyoruz.”
HABER MERKEZİ