17 Eylül 2011 günü, New York’taki “Occupy Wall Street” eyleminde gençlerin arasında yürüyen 92 yaşında bir adam, polis dâhil kimseyi şaşırtmamıştı. Herkes onu tanıyordu çünkü. Çünkü o, zaten her zaman sokaktaydı.
Pete Seeger… Şair, müzisyen, politik eylemci, barış havarisi, ekoloji militanı… Sayması bile zor! Neredeyse koca bir yüzyılın sanığı ve tanığı…
1919’da doğdu, düşünün! Tam yüz yıl önce! Ve 27 Ocak
Ve 27 Ocak 2014’te onu yitirdiğimizde, tanıyan tanımayan herkes, bu uzun ömrün tek bir saniyesinin bile boşa geçmemiş olduğunu biliyordu.
Müzisyen ve ‘sakıncalı’ bir aileden geliyordu Seeger. Müzik profesörü olan babası Charles Louis Seeger bir savaş ve şiddet karşıtıydı ve bu yüzden dışlanmıştı. Annesi ise keman sanatçısıydı. Pete de sonuçta aynı yolun yolcusuydu ve daha 1940’larda üyesi olduğu Komünist Gençler Birliği ve ABD Komünist Partisi’nde militan olarak yer aldı. Beş telli banjoyu ve 12 telli Meksika gitarını keşfettikten sonra ise artık yollardaydı.
1950’li yıllarda cadı avı başladığında McCharty’nin hedefi olması uzun sürmedi elbette. Seeger, komisyonda anayasanın, “susma hakkı” maddesine dayanmayı reddetti ve şöyle dedi: “Sizin bu sorularınıza cevap vermeme hakkım var demiyorum. Sizin hiçbir Amerikan vatandaşına bu soruları sorma hakkınız yok diyorum. Tanıdığım insanlar, hayat felsefem, dini ya da politik görüşlerim ve kimlere oy verdiğim konusunda ne bana ne de bir başkasına soru soramazsınız!”
Tam 17 yıl ‘kara liste’de kaldı ama yılmadı. Üniversite konserlerinde ve küçük mekânlarda çalarak yasakları deldi ve yeni albümlere imza attı. Sokaktan da kopmadı ama. Martin Luther King’in 1963’teki “Bir Hayalim Var” konuşmasını dinleyenler onun “We Shall Overcome (Başaracağız)” şarkısını söylüyordu. Vietnam Savaşı başladığında Seeger yine görev başındaydı. 11 Eylül’den sonra Müslüman Amerikalılara ayrımcılık başladığında da 80 yaşında yollara düştü. 2003’te Irak Savaşı kızışırken, savaşa tepki gösteren 1 milyon kişiyle beraberdi.
Müziği ve tavrıyla Bruce Springsteen ve Joan Baez başta olmak üzere birçok müzisyenin ilham kaynağı olurken son anına kadar kendi torunu dâhil birçok genç müzisyenle birlikte çalışmaktan hiç gocunmadı. Belki de onun tavrını belirleyen, işçi sınıfının dilinden düşmeyen ilk parçalarından biriydi:
“Söyle hangi saftasın?
Hangi taraftasın?
Diyorlar ki bu kentte
Tarafsız kimse yokmuş
Ya sendikalı olunur
Ya yalaka olunurmuş
Söyle hangi saftasın?
Hangi taraftasın?”
Hangi safta olduğunu hiç unutmamak… 95 yıl boyunca…