Her şiirin bir konusu vardır; ancak şiir salt konu değildir. Konu güzelse, şiir de otomatik olarak güzel olur diye bir şey yoktur. Örgü de önemlidir. İşlenen konu çok önemli de olsa, eğer dile getirme biçimi özgün ve yaratıcı değilse söz konusu olan metin şiir olamaz.
Yer, zaman, kişi, olayda şiirin vazgeçilmezleridir. Fakat soyutlama ön plandadır. Şiir, düzyazı gibi açık seçik dile getirilmez; tüm bunlar kimi mısralarda çağrışım yaparken, bazıları da teğet geçer. Sembol kullanılır, tasvir yapar. Doğrudan değinme de olur kuşkusuz ama her zaman değil. İstisna olabilir. Vurgulama güçlendirebilir, bilerek ve birçok alternatif biçimden bir şekilde değerlendirilebilir. Somutluk bakımından kaba olmamalı, sırıtan ve açıkta kalan fuzuli bir kütle gibi hiç olmamalıdır. “Eksik şiir” diye bir tanımlama olmadığına göre, şiir de fazlalık da kaldıramaz. Fazla olan tek bir sözcük dahi bazen birkaç mısrayı birbirinden koparıp şiiri tümden de bozabiliyor.
Şiirde asıl atlama taşı, imgedir. İmgesiz şiir düşünülemez. Normal günlük konuşma dilini bir üst aşamaya çıkartıp, şiirleştiren temel güç imgedir. İmgesiz mısralar ancak bir sözcük yığını oluşturabilir. Estetik ve sanatsal bir yapı oluşturmaz. Misyon da önemlidir şiirde. Amaç ve hedef kitlesi nedir, sorusunun cevabı “zamansallıkta” da bulunabilir. Ehmedê Xani ve Cegerxwîn’in dönemiyle bugünkü şartlar aynı değildir.
Ülke ve halk gerçekliği aynı olsa da, toplumsal gerçeklik epeyce değişmiştir. Dolayısıyla bugünkü şiirin amaç ve biçimi de değişmek zorundadır. Anlamda, biçimde de onlar gibi yazmaya çalışmak, onları taklit etmek özgünlük değildir. Yaratıcılık ise hiç değildir. Onlar gibi halk öncüleri ve edebiyat dehalarından öğreneceğimiz çok şey vardır. Her zaman da öğrenmeye çalışacağız. Ama onları taklit etmeye çalışmak onların hünerlerine de layık olamamaktır.
Şiirde aşırı karamsarlığı işlemek de kalıcı eserlerin ortaya çıkarılmasına engeldir. Bilge, “Sizin dilinizde gelecek yoktur. Hep geçmiş vardır ve mağduriyet üzerine. Bunu aşın” diyor. Şiirde moral, coşku ve umudu gerçekleştirebildiğimiz oranda önderliğin önümüze koymuş olduğu hedefe ulaşmış olacağız. Bu da yaşamın tümünde olduğu gibi, şiirde de proleterleşmeyi ve fazla emek harcayıp ürünlerimizi estetikleştirmeyi gerektirmektedir. Şiir ütopyadır, özgürlük arayışıdır. Hakikate ulaşma yöntemidir.
* Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde.