İstisnasız her gün SİHA’lar ile ilgili haberler ekranlarda, web sitelerinde yer alıyor, övgüler diziliyor. Mevcutların yanı sıra yenilerinin reklam ve tanıtımı yapılıyor. Bunlar sayesinde PKK’nin yenildiği, Azerbaycan ve Libya’da dengelerin değiştiği, Suriye’de Rusya’nın baş edemediği övgüyle ifade ediliyor.
Bir dönem de gece dürbünlerine aynı övgü dizilirdi. Artık PKK’nin bütün geçiş bölgelerinin kontrol altında olduğu, biri bizi gözetliyor misaliyle her hareketlerinin takip edildiği dile getiriliyordu. Hatta 2008’deki Zap operasyonunda da gözetleme silahlarına çok övgü dizilirdi. Yine İsrail’den alınan droneler de buna dahil edilmekteydi.
Propaganda ve sözde analizler o kadar ileri gitti ki, artık dağların korunak olamadığı, buna dayanarak konumlanan askeri güçlerin yenilgi sürecine girdiği belirtilmekteydi. Özellikle dağları barınak seçen gerilla savaşının artık bittiği, yenildiği ve bununla bir devrin kapandığı ileri sürülmekteydi.
Durumun böyle olmadığı kısa sürede anlaşıldı.
Evet tank gibi ağır hareket edebilen, sabit araçlar veya görülebilir zırhlı makinaların yerlerinin tespiti ve vurulması konusunda belli bir noktaya kadar etkileri olabiliyor. İnsan hareketlerinin de güçlü mercekler veya dürbünler sayesinde takip edilebildiği anlaşılmakta. Eklenen silahlarla küçük ölçekli hedefleri vurabildiğini de gördük.
Ama başarısız olduğuna dair de iki net örnek var elimizde.
Biri ABD’nin Afganistan’da Taliban’a karşı yoğun olarak kullandığı bu silahlarla sonuç alamamasıdır, ki bu ülkenin elindeki İHA ve SİHA’lar Türkiye’nin ürettikleri ile kıyaslanmayacak kadar ileri düzeydedir. Havada sürekli bulunan İHA ve operasyon ya da suikast amaçlı kullanılan SİHA ve takviye insanlı savaş uçakları ve kara birliklerinin desteğine rağmen ABD yıllar sonra bölgeyi Taliban’a bırakarak çekiliyor. Irak ve Suriye’de de aynı teknolojileri kullanıyordu. Ama yerden istihbarat sağlanmadığı, koordinatlar verilmediği sürece başarı mümkün değildi.
İkinci örnek ise PKK’nin olduğu alanlardaki dağlarda Türkiye’nin tüm enerjisiyle bu silahları kullanmasına rağmen sonuç alamamasıdır. Evet PKK’liler eski usul ile elini kolunu sallayıp istediği yere gidemiyor. İHA ve SİHA’ların hareketlerini, çalışma tarzlarını öğrendikçe kendi tedbirlerini geliştirme amacıyla birtakım değişikliklere gittiler. Vücut ısılarını dengeleyecek ve ısıya dayalı görüntüyü etkisiz hale getirecek kıyafetler ve basit araçlar kullanarak bir hamle gerçekleştirdiler. Yine grupların şekillenmesi, hareket zamanı, biçimi ve sayı bağlamında da birtakım değişiklikler yaptılar. Eğer disiplinsiz davranılmaz, öğretilenler tatbik edilirse bu araçlardan kaynaklı zararlar minimalize edilebiliyor.
Zaten başarısız olduğu içindir ki şu an devlet Metina, Avaşin, Zap vb bölgelere bizzat asker indirme yani insan faktörünü kullanma derdindedir.
Şu çok açık ki, yerden istihbarat, ajanlık ve işbirlikçilik olmaz ise devletin hiçbir biçimde başarılı olması mümkün değildir. Son dönemlerde gerçekleştirilen bazı suikastler teknoloji sayesinde değil işbirlikçilik ve istihbarat sayesinde gerçekleşti.
Evet, yapay zekanın analitik gücü olabilir, ama insanın zeka yanı sıra duyguları var ve bu teknolojiyi alt etmeye yetiyor.