Kadına yönelik şiddetin arttığı kentlerden Riha’da avukatlık yapan Sena Nur Koç, yaşanan şiddet vakalarına karşın sığınma evlerinin yetersizliği nedeniyle kadınların şiddet gördükleri evde kalmaya mecbur bırakıldığını ifade etti
Kadınların en çok şiddete ve ayrımcılığa maruz kaldığı kentlerden biri olan Riha’da (Urfa) adaletsizlik ve eşitsizlik de kadınların yaşamında derinden hissediliyor.
Riha’da resmi verilere göre, kent nüfusunun yüzde 49’u kadınlardan oluşuyor. Çocuk yaşta evlendirmelerin ve çok eşliliğin fazla olduğu Riha ile ilçelerinde, “intihara” sürüklenme oranı da oldukça yüksek.
Rihalı kadınlar taciz, tecavüz ve şiddet sarmalında yaşamını sürdürmeye çalışırken, başvurabildikleri tek mekanizma olan devlet kurumlarında çoğu zaman kadınların şikayetlerine dair işlem dahi yapılmıyor.
Bağımsız kadın kurumlarının muhalif kimliğinden dolayı devlet tarafından işlevsizleştirilmeye çalışılması ise, kadınların şiddete, tacize, tecavüze karşı verdikleri mücadelenin sekteye uğramasına neden oluyor.
Kentte uzun yıllardır avukatlık yapan Sena Nur Koç, kente yaşanan şiddetin nedenleri ve kadınların mücadelesine dair Mezopotamya Ajansı’ndan Ceylan Şahinli’ye konuştu
‘Şiddet adli mercilere yansımıyor’
Ülkenin her yerinde artan kadına yönelik şiddetin Riha’da daha derin boyutlara ulaştığını ifade eden Koç, şiddet türlerini fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik olarak sıraladı.
Son yıllarda cinsel ve fiziksel şiddet vakalarında artış yaşandığını ve bu artışın en fazla yüzde 20-25’inin adli mercilere yansıdığını aktaran Koç, geri kalan şiddet vakalarının aile içerisinde üzerinin örtüldüğüne dikkat çekerek şiddetin artmasında nüfus artışı ve değişen demografinin etkili olduğunu belirtti.
Artan uyuşturucu kullanımı
Kadınların ayrıca akraba evlilikleri ve erken yaşta evliliğe zorlandığını kaydeden Koç, kentte artan uyuşturucu kullanımının cinsel istismarı da beraberinde getirdiğini belirterek, “Özellikle kadınlarda kullanımın arttığını söyleyebiliriz. Uyuşturucuyla kadınların iradesi hedef alınıyor. Mevcut yönetim ise, uyuşturucu kullanımı ve istismarla mücadelede çok eksik kalıyor. Öte yandan kadınlar, evlilik içerisinde de cinsel istismara maruz bırakılıyor” dedi.
6284 uygulanmıyor
Son süreçlerde kadınların hukuki kazanımlarının sıklıkla hedef alınmasının şiddeti arttıran diğer bir etken olduğunu belirten Koç, 6284’ünün uygulanmasındaki yetersizliklere değinerek, “Koruma tedbirlerinde uzaklaştırma sürecinin giderek azaldığını görüyoruz. Önce bir aya düşürüldü, şimdi ise koruma tedbiri alırken beyana dayalı olmasına rağmen hakim delil isteyebiliyor. Bu hukuka aykırı bir durum” ifadelerini kullandı.
Alınan koruma tedbirlerinin uygulamasında da büyük sorunlar yaşandığını belirten Koç, “Kolluğun, koruma tedbirlerini uygulaması hususunda sahaya inmesi oldukça az, hatta yok” şeklinde konuştu.
Sığınma evleri yetersiz
Kentteki kadınların yaşadığı temel sorunun şiddete karşı başvurabilecekleri mekanizmaların sınırlı olması olduğunu belirten Koç, nüfusu milyonların üzerinde olan kentte sadece bir sığınma evinin bulunduğunu aktardı. Var olan sığınma evinin de kadınların güvenliği ve yaşamı için uygun olmadığını söyleyen Koç, sığınma evlerinin yetersiz imkanlarından kaynaklı kadınların şiddet gördükleri evde kalmaya mecbur kaldığını belirtti.
Şiddetle mücadele
Şiddetin önlenmesi için sahada sadece hukuki çalışma yeterli olmadığını söyleyen Koç, “Devlet kurumları, gerek belediyeler, gerek diğer tüzel kişiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla tam bir iş birliği yapmak durumundadır. Kadınlara ve çocuklara psiko-destek terapileri verilmelidir. Psiko-destek uygulamaları önemli çünkü şiddet ve istismar olayları sebebiyle kentte intihar vakaları oldukça yüksek.”
HABER MERKEZİ