Ağrı’da şüpheli şekilde ölen 6 kadından 3’ünün aileleri, kızlarının sistematik şiddet gördüğünü anlattı. Dirayet Dilan Taşdemir ise ‘Devlet nezdinde üretilen kadın karşıtı politikalardan erkekler güç alıyor’ diyor
Ağrı’da “intihar” denilerek kapatılmak istenen şüpheli kadın ölümlerine yenileri eklenirken, kadınların vücutlarındaki darp izleri, sistematik olarak şiddete maruz kalmaları, çocuklarıyla tehdit edilmeleri, karakollara yaptıkları başvurular, ölümlerinin “intihar” değil cinayet olduğu şüphesini arttırıyor. Hayatlarını yitiren kadınların yaşamlarına dokunmak için çıktığımız Ağrı yolunda ilk durağımız Hamur ilçesinde Süleyman Kümbet (Silêman kombet) köyüne bağlı Aşağı Yurt (Şirik) mezrasında 7 Mayıs’ta şüpheli şekilde yaşamını yitiren Ceylan Akpolat’ın ailesinin evi oluyor. 6 haneli Oğulova (Qire) isimli köyde evlerin çoğu tek bir odadan oluşuyor. Ceylan’ın doğduğu eve vardığımızda annesi Zozan Kaya ve akrabası olan kadınlar karşılıyor bizi. Ekonomik sebeplerle erkeklerin şehir dışına çalışmaya gittiğini öğreniyoruz. Özellikle kırsal kesimlerden oluşan ilçede iş yükünün tamamı kadınların omzuna yüklenmiş.
‘Sürekli şiddet görüyordu’
Koyunlarını sağmaya ara vererek dinlenmek için yanımıza oturan Zozan Kaya, Ceylan’la ilgili konuşmaya başlayınca gözleri doluyor. İlk sözü, “Kızımın ölümüne sebep olanlar Allahlarından bulsun” oluyor. Konuşmasına devam edeceği sırada, Ceylan’ın babası Zübeyir Kaya araya girerek, “Konuşmayı bilmiyor” sözleri ile Zozan’ı geri plana atarak kendisi konuşmaya başlıyor. Ceylan’ın evliliğinden bu yana sürekli eşi ve ailesi tarafından sistematik şiddete maruz kaldığını söyleyen baba Zübeyir Kaya, “Ben kızımı evlendirdiğimde daha çok küçüktü. Eşi ve çocuklarıyla ayrı evde kalıyordu. Fakat eşi başka şehirlere çalışmaya gittiği için sürekli kaynana ve kayınpederinde kalıyordu” diyor.
‘Şiddete para cezası’
Zübeyir Kaya, Ceylan’ın sistematik şiddete maruz bırakıldığını belirterek, “Kızım bu işkencelere dayanamadığı için ilçe karakoluna gitti. Karakol beni arayarak ‘Ceylan bizim yanımızda, siz ona sahip çıkmazsanız sığınma evine göndereceğiz’ dedi. Ben de karakola gidip kızımı aldım. Eşi ve ailesini şikâyet ettik. Fakat karakol sadece ailesine para cezası keserek serbest bıraktı. Ceylan, şiddete karşı sessiz kalmadığı ve olanları karakola bildirdiği için eşinin ailesi tarafından ilçeye deli olarak gösterildi. İlçede bulunan herkes kızımın aklı dengesinin yerinde olmadığı kanaatine varmıştı” diye anlatıyor.
‘İntihara inanmıyorum’
Baba Kaya, olanları anlatırken çok önemli detaylar veriyor Ceylan’ın ölümüyle ilgili. “Boynunda üç ip izi vardı” diyen Kaya, “Sırtında, omuzlarında darp izi vardı. Kızımın kendini asacağına inanmıyorum. Kızım çocuklarına bağlıydı, canına kıyacağına ihtimal vermiyorum. Açılan dosyada henüz bir ilerleme yok. Savcılığa dilekçe yazdım” diyor. Yeniden konuşmak isteyen anne Zozan Kaya da gözyaşlarını tutamayarak, olayın bir an önce aydınlatılmasını istiyor. Konuşma esnasında burnundan kan akmaya başlıyor anne Kaya’nın, kızının ölümünden bu yana burnundan sürekli kan geldiğini öğreniyoruz.
17 yaşında bir çocuk
Kentte ikinci durağımız ise 4 Haziran günü Diyadin’in Aşağı Kardeşli (Qetka Jêrê) köyünde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren 17 yaşındaki lise öğrencisi Zana Polat’ın evi oluyor. Zana’nın annesi ve anneannesi ile görüşme imkânı buluyoruz. Gazeteci olduğumuzu ve Zana’nın ölümüyle ilgili konuşmak istediğimizi söylediğimizde hemen davet ediliyoruz. Uzun bir süre anneyle konuştuktan sonra babası da geliyor. Babası haberde isimlerinin kullanılmasını istemediğini söylüyor. Anne, Zana’nın o gün kendisini yıkamasını istediğini söyleyerek, “Zana’yı yıkadıktan sonra saçlarını taramam için yanıma geldi. Uzun sarı saçları, yeşil gözleri vardı. O gün bahçede güle oynaya çay içtik. Benimle veda eder gibi ‘anne seni çok seviyorum’ diyerek başını omzuma koydu. Zana eve geçti kısa bir süre sonra evden silah sesi geldi. Gelen silah sesi üzerine eve koştum, Zana yerdeydi. Hastaneye kaldırdıktan sonra daha olay yerindeyken öldüğünü öğrendik” diyor.
Silahı nereden buldu?
Babası, Zana ile baba-kız ilişkisinin yanı sıra iki yakın arkadaş olduğunu ve Zana’nın her şeyini kendisine anlattığını iddia ederek şunları söylüyor: “Ekonomik nedenlerle sürekli ilçe dışına çıkıyordum. Salgının yayılmasıyla köyde kaldım ancak normalleşme süreciyle birlikte tekrar şehir dışına çıkmaya başladım. Olay sırasında evde değildim. Silahın şarjörünü boşaltarak tek bir kurşun bırakıyor. Ardından o tek kurşunla kendini vuruyor.” Evde bulunan silahın ne tür bir silah olduğunu ve kime ait olduğunu sormamıza rağmen baba “Burada herkesin silahı var. Zana’nın silahı nereden getirdiğini bilmiyorum. Kızım çok zekiydi. Asla intihar edebileceğine ihtimal vermiyordum” diye tekrarlıyor.
Kardeşi de intihar etmiş!
Sohbetin sonunda daha önce de Zana’nın erkek kardeşinin aynı silahla kendisini vurduğunu öğreniyoruz. Baba ayrıca, “Zana’ın erkek arkadaşı olsa ben bilirdim. Çünkü bana her şeyini anlatıyordu” diyor. Baba, “Savcılık soruşturması sürüyor. Mavi Balina uygulaması yüzünden kendisini öldürmüş olabilir” iddiasında bulunuyor. Şüpheli ölümle ilgili soruşturma devam ediyor.
‘İntihar etmedi, öldürüldü’
Son durağımız ise Taşlıçay ilçesine bağlı Dilekyazı (Gêrê Şera) köyü yaylasında 11 Haziran günü çadırda yaşamını yitirmiş halde bulunan 21 yaşındaki Kübra Taşdemir. Kübra’nın ailesi kızlarının intihar ettiğine inanmıyor. Kübra’nın bir buçuk yıldır evli ve bir çocuğu olduğunu söyleyen baba Kerem Samancı, Kübra’nın yaz aylarında evli olduğu erkeğin ailesi ile birlikte yaylaya çıktığını söylüyor. Kübra’nın eşinin ailesi tarafından baskıya maruz kaldığını söyleyen baba Samancı, “Çok çalıştırılıyordu. Kızımla telefonla konuşabiliyorduk. Daha sonra telefonuna birkaç kez el konulmuştu. Ulaşamayınca çarşıda kayınpederini gördüm ve sordum. O da ‘telefonu bozuk, durumu iyidir’ dedi. Telefonu olduktan sonra da kızım aradı ve eşinin ailesinin el koyduğunu söyledi” diye anlatıyor.
‘Çocuğunu kaçırıyorlardı’
Kübra’nın sürekli baskı altında tutulduğunu belirten baba, “Kızım çocuğunu emzirmesine izin vermediklerini söyledi. Neden izin vermediklerini sorduğumuzda ise ‘Çocuğumla ilgilenince işler kalıyormuş. Çocuğumu sürekli benden kaçırıyorlar. Mama ile besliyorlar. Buna müdahale ettiğimde ise bana kızıyorlar’ diyordu” bilgisini paylaşıyor.
‘Asması mümkün değil’
Kızının intihar ettiğine inanmayan Kerem Samancı, “Olay günü doğrudan kaldıkları çadıra gittik. O çadırda kendisini astığını söylüyorlar. Ancak asılı halde ayaklarıyla zemin arasında beş santimlik fark var. Yani bir kişinin orada kendini asması mümkün değil” diyor. Kızının boynunda herhangi bir izin olmadığını söyleyen baba Samancı, “Kızımın boynunda herhangi bir iz yoktu. Otopsi raporu daha gelmedi. Savcılığa suç duyurusunda bulundum. Kızımın ölümünün aydınlatılması için bir avukat istiyorum. Olay aydınlanana kadar bu işin peşini bırakmayacağım” sözleri ile destek çağrısı yapıyor.
HDP projeleri umut oluyor
Kadın katliamlarının “intihar” adı altında üstünün kapatılmaya çalışıldığı Ağrı’da kadınlar eşbaşkanlık sistemini çözüm gücü olarak görülüyor. “Kadın kadının yurdudur” sözünden yola çıkarak eşbaşkanların belediye bünyesindeki faaliyetleri, Kadın Politikalar Müdürlükleri’ne yapılan başvurular ve projelerini dinledik. Patnos Belediye Eşbaşkanı Müşerref Geçer, kadınlara yönelik birçok projeleri olduğunu ve bunları tek tek hayata geçirdiklerini söyleyerek, şu bilgileri aktarıyor:
“Projelerimizi hayata geçirmeye başladık. Bu kapsamda ‘JIN KART’ uygulamasıyla kadınlar haftanın iki günü ücretsiz yolculuk yapıyor. Kadın Politikalar Müdürlüğü’müz bünyesinde ilçede bulunan kadınların sebze ihtiyacı için doğal sebze ekimi gerçekleştirilecek ve burada yetişen sebzeler onlara dağıtılacak. Müdürlüğümüz bünyesinde ‘Kadın Yaşam Kompleksi’ projemizi önümüzdeki günlerde hayata geçirerek bünyesinde istihdam ve sosyal aktivitelerle kadınların hizmetine sunacağız. Yine kadınların çocuklarıyla birlikte kullanabilmeleri için ‘Kadın Dinlenme Evi’ oluşturduk. İstihdam alanında kadın kooperatifi projemizi hayata geçirme çalışmalarımız ise sürüyor.” Kadın Politikalar Müdürlüğü’nde uzman bir ekiple birlikte şiddet mağduru kadınlardan başvuru aldıklarını söyleyen Müşerref Geçer, bu kapsamda şiddet hattını da aktifleştirdiklerini belirtiyor.
Tutuklu eşbaşkan: Çalışmalarımız kadın eksenli
Diyadin Belediye Eşbaşkanı Betül Yaşar ile de henüz yerine kayyum atanıp tutuklanmadan önce konuşmuştuk. “Seçildiğimiz ilk günden bu yana ilçede kadınlar için neler yapılabileceğini, sözü, rengi, kimliği yok edilen kadınları dinlemek için yola koyulduk” diyen Eşbaşkan Yaşar, “Diyadin Belediyesi olarak yaptığımız projelerde kadınlar için istihdam alanları yaratıyoruz. İlçe için hazırladığımız pazar yerinde kadın emek pazarını yaptık. Hasta kadınlar araç saatlerine kadar sandalyelerde oturup saatlerce beklediği için Diyadin’de kadınların bekleyeceği bir yer bulup projemizi tamamladık. Kadın bekleme durağımızda mutfak, lavabo, emzirme odası, bekleme salonu bulunuyor” diyor. Diyadin’de artan şüpheli kadın ölümlerini hatırlatan Yaşar, Kadın Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerle beraber ailelere gidip görüşmeler gerçekleştirdiklerini, avukat desteği vererek olayın takipçisi olduklarını söyledi.
Şiddet sarmalı ölüm kusuyor
Ağrı’da yaşanan şüpheli kadın ölümlerini ve partilerinin konuyla ilgili çalışmalarını öğrenmek üzere HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ile görüştük. Konuşmasına, kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini ve AKP politikaları ile beraber her alana sirayet ettiğini söyleyerek başlayan Taşdemir, “Kadına yönelik şiddette ciddi bir artış olurken, erkek egemen anlayış, baskı ve şiddet sarmalından kaynaklı kadınların intihara sürüklendiğini görüyoruz. Bu ciddi bir toplumsal sorun olarak karşımızda duruyor” ifadelerinde bulunuyor. Taşdemir, derin krizlerin yaşandığı, muhafazakârlığın arttığı, faşizan politikaların güç kazandığı durumlarda şiddetin boyutlarında ciddi artışların söz konusu olduğuna dikkat çekiyor. Taşdemir, “Özellikle devlet nezdinde büyüyen bu siyasetten erkeklerin güç aldığını, erkeklerin arkasında durduğunu, dolayısıyla kadınların bu cendere altında tutulmaya çalışıldığını çok iyi biliyoruz. O açıdan Türkiye ve Kürdistan’da toplumsal şiddetin ciddi bir şekilde arttığını, yine erkek egemenlikli cinsiyetçiliğin bir siyasi rejim olarak hortlatıldığını biliyoruz. Sonucunun kadınlara ciddi olarak yansıdığını görüyoruz.”
‘Mücadelemiz engelleniyor’
“Kadın kazanımlarına özellikle kayyumlar aracılığıyla el konuldu” diyen Taşdemir, devamında, “Kadın siyasetçiler, aktivistler tutuklandı. Şiddetle mücadele eden mekanizmalar ortadan kaldırıldı. Bir anlamda kadınlar savunmasız, çözümsüz bırakıldı. Dolayısıyla kadınların bu şiddet ortamına itiraz etme mekanizmalarını ortadan yok ederseniz, alternatifsiz kalan kadınlar da dayanışmadan yoksun bırakıldığı zaman maalesef ki intihara sürükleniyor” dedi. Kentin sosyolojisine yönelik sürdürdükleri çalışmaların iktidar tarafından hedef haline getirildiğini, kadın mücadelesinin, yürüttükleri farkındalık çalışmalarının engellediğini dile getiren Taşdemir, mücadele yürüten kadınların tutuklandığını kadın kurumlarının kapatıldığını vurguluyor.
Şiddet baş gündemimiz
Tevgera Jinên Azad (TJA) ve HDP Kadın Meclisi olarak kadına yönelik şiddet alanında dört bir yanda mücadele yürüttüklerini kaydeden Taşdemir, “Ciddi dayanışma ağları, alternatif çözümler ve bunun görünür kılınması için elbette ki basına, kamuoyuna, Meclis gündemine kadınların işsizlik, kamusal alana katılım oranları, yoksulluk ile ilgili verilerini taşıyarak, gündemleştiriyoruz” diyor. Temel hedeflerinin her alanda her kentte kadın örgütlülüğünü sağlamak olduğunu vurgulayan Taşdemir, “Kadın farkındalığını yaratmak konusunda sivil toplum örgütlerinin ciddi bir duyarlılığı gerekiyor. Yine kadınların gördükleri şiddet karşısında gidebilecekleri mekanizmaları oluşturmamız şart. Ağrı’da bir kadın meclisimiz var. Tabii bu tek başına aşılacak bir sorun değil, bu toplumsal bir mücadeleyle, bütün kadınların, bütün partilerin, erkeklerin de ciddi bir muhalefet yapması gerekiyor. Herkesin kadına yönelik şiddet alanında itirazını yükseltmesi acildir. Yoksa intihar süsü verilerek kadın katliamları meşrulaştırılmaya devam edilecek” diyor.
BİTTİ
Kaynak: Hikmet Tunç/Ağrı-Jinnews
*Dosyanın birinci bölümü için tıklayınız