Türkiye bu günlerde daha fazla şiddet girdabının içine girmiş vaziyette. Son bir hafta içinde yaşananlar “çağdaş bir toplum olduk” diyenlerin aksine Ortaçağ zamanını andırıyor. İlk önce Alpay Özalan’ın Ahmet Şık’a saldırısı TBMM adına hiç şık olmadı. Yumruklar havada uçuştu ve nihayet meclis zeminine de kan döküldü. Kadın erkek herkes kavganın içindeydi. DEM milletvekili Gülistan Koçyiğit’in kaşı açıldı. Söz hakkını kullanmak isteyen, düşüncelerini açıklamaya çalışan bir insan, konuşmasını beğenirsin beğenmezsin, eğer bu düşüncelere karşı bir itirazın varsa sen de kürsüye çıkıp eleştirini yaparsın, düşüncelerini belirtirsin. Düşünceye karşı düşünce olur ama düşünceye karşı şiddet olmaz, olmamalı. Zaten ülkenin en büyük sorunu bu değil mi? Bizler sizleri meclise kavga için değil çözüm üretmeniz için gönderdik, yeteri kadar kavga meclis dışında zaten var. Birileri doymasa da biz kavgaya, kana yeterince doyduk. Ülkelerin mafya ve uyuşturucu baronları ülkemizde cirit atıyor. İçişleri bakanı her gün yapılan operasyonlardan bahsederken, yakaladıkları torbacılardan öteye gitmiyor. Yandaşlar mafya olursa durumumuz da böyle olur.
İzmir’de Göztepe – Fenerbahçe maçı oynandı. Sahalarımızda da artık normal olmayan bir şiddet sarmalına girdik. Geçen seneden başlayan ve halen devam eden bu şiddet olayları artık ürkütücü olmaya başladı. Geçen hafta İstanbul’daki Karagümrük- Amedspor karşılaşmasında yaşananlar için bir ceza verilmediyse, hafta sonundaki maç da bu şekilde devam eder. Amedspor- İstanbulspor maçında rakip takım “önce vatan” pankartıyla sahaya çıkıyor. O pankartı meclis binası önünde ülkeyi özelleştirme adına satan iktidara karşı açsaydınız daha anlamlı olurdu. Cezasızlık olduğu müddetçe her türlü şiddet normalleşmeye doğru hızla ilerler. Ali Koç’a saldıran kişinin suç dosyasının oldukça kabarık olduğunu medyadan öğrendik. Bu kişi sahalara girmemesi gerekirken saha içi şiddet uygulayabiliyor. En korkuncu o kişi saldırıdan sonra tribünde oturarak maçı izlemeye devam ediyor. Daha ikinci haftada bunlar yaşanıyorsa ileriki maçlarda neler yaşanır. Gergin bir toplumun en önemli ihtiyacı olan şey kutuplaşmaları önleyecek adımların atılmasıdır. Ekonomik sorunların her geçen gün toplumu daha tedirgin ettiği, hatta ekonomik ve adalet şiddetinin yaşandığı bu dönemde, yöneticilerin sorumlu davranmaları gerekmektedir. Bu her alandaki yöneticiler içindir.
Orta Doğu’daki savaşlar da insanları tedirgin ediyor. Savaşlar yayılmaya ve insanları yerinden yurdundan etmeye devam ediyor. Türkiye’nin, Suriye ve Irak sınır hatlarında yaşanan savaş İsrail-Filistin savaşının gölgesinde devam ediyor. Kürtlere karşı neredeyse yarım asır süren bu savaş için barışçıl bir çözüm bulunmadıkça daha çok şey kaybedilecek. Yeni nesillere barış ortamını bir an önce hazırlamamız, eğitim, ekonomi, sağlık, spor ve kültür alanlarının gelişmesine vesile olacaktır. Bunlar da gençlerin zihnini, önünü açacak, ülkeye yeni taze bir kan sağlayacaktır. Dünyanın “z” kuşağı olarak tanımladığı kuşak ülkemizde içi boşaltılmış, ne istediğini bilmeyen, kararsız, belirsiz olarak önümüze çıkıyor. Bu kuşak ”x” kuşağı olarak yaşamımızda yer ediniyor. Gelecek nesiller için daha yaşanılır bir ortam oluşması sağlanmalıdır. Dış güçler diyerek suçu başkalarına atmak kör ve niteliksiz bir yaklaşımdır. “Küresel yeniden yapılanma” adı altında yeni ülkelerin ortaya çıkması çok yakın bir zamanda gerçekleşecektir. Biz nerede ve nasıl olacağız?
En son şiddet olayı Suavi’nin konserinde yaşandı. Faşist bir grup bozkurt işaretleriyle Suavi için “terörist istemiyoruz” sloganları attı. Aslında bu davranışlarının “terörist bir eylem” olduğunun farkında bile değiller. Yaşamında her zaman iyimser olmuş, Hatay depreminde canla başla çalışan bir insana terörist damgası vurmak ancak teröristlere yakışır.
Ülke öyle bir hal aldı ki, sadece manşetleri yazmak bile sayfalar dolusu yer kaplıyor. Üç olayın başlığı mesela; “Dilan Polat tahliye oldu.” Neden? “İstanbul’da üç kişi öldürüldü.” Kimdi bunlar ve kimler tarafından öldürüldü? Özgür Özel’in ayağımı kırıldı yoksa…?
Yargı tatilde zaten!