Mart ayında seçim atmosferinin toplum içindeki etkileri her alanda kendisini göstermeye başladı. Newroz’un gelişiyle birlikte alanlar dolup taşarken, insanların en doğal hak taleplerini dile getirmelerine her zamanki gibi şiddetle cevap verildi. İstanbul’da gazeteciler darp edilerek gözaltına alınırken, Kocaeli Darıca’da, Down sendromlu bir kız çocuğunun üzerindeki Amedspor forması polisler tarafından çıkartılınca, Berfîn adlı kız çocuk kasılarak hastaneye kaldırılmış. Bir polisin sırf Amedspor forması giydi diye çocuğa saldırması ırkçılığın daniskasıdır ve o polisin aslında bu sistemin görevden alınması gereklidir. Kendi gibi olmayana tahammülsüzlüğün sınırı ancak bu kadar daraltılır. Bu kin ve nefret duyguları ülkede yaygınlaştıkça, yaygınlaşıyor. Öyle bir hukuk sistemi var ki, mağdurlar suçlu olurken suçu işleyen ödüllendiriliyor. Biz bu uygulamaları çok gördük ve Kemal’in Newroz’da nasıl polis tarafından öldürüldüğüne şahit olduk. Olayı ispatlayan gazeteci arkadaşımız Abdurrahman Gök cezaevine girerken polis memurları görevine devam etti.
Konu Amed veya Amedspor olunca hukukun hiç geçerliliği kalmıyor. Amedspor Bursa’da, Ankara’da ve diğer şehirlerde linç girişimleriyle karşı karşıya kaldı ama cezalar hep Amedspor’a verildi. Basiretsiz yöneticilerin çoğunlukta olduğu bir ülkede bu gibi olaylar her geçen gün daha da çoğalıyor. Amedspor şampiyonluğa giderken umarım komploların kurbanı olmaz. TFF başkanı diğer başarısız kişiler gibi koltuğunu bırakamıyor. Neden insanlar başarısız olduklarını fark etmezler ve istifa etmezler? Belki böyle kişiler birileri tarafından özel seçiliyor.
Dün gece bir facianın eşiğinden dönüldü. Trabzon-Fenerbahçe maçında çok daha vahim olaylar yaşanabilirdi. Maalesef uzman diye çıkıp spor yorumu, siyasi yorum ve askeri yorum yapanlar ilk önce düşünmeliler, sonra konuşmalılar. Spor programlarındaki yorumculardan biri Fenerbahçeli bir futbolcu için “bu hareketi Trabzon’da yapabilir mi?” diyor. Bu apaçık bir tehdittir ve sporun nereye taşınmak istenmesinin göstergesidir. Bu gibi yorumları yapan kişi veya kişiler toplumu ayrıştırma suçundan yargılanmalıdır ama maalesef hukuk yok ki. Bu maçı TV’den izleyen yetkili kişiler hakeme müdahale ederek oyunu iptal ettirebilirlerdi. Hakem soyunma odasına giderek maçı sonlandırabilirdi. Bunları yapamamanın bir arka planı var. İşin en önemli kısmı ise kimse başarısızlığını kabul etmiyor. Ne depremde, ne orman yangınlarında, ne sporda, ne ekonomide, ne sağlıkta, ne turizmde başarısız olanlar istifa etmiyorlar.
Kadınlara şiddet hız kesmiyor, gün yok ki kadınlar öldürülmesin, taciz edilmesin, tecavüze uğramasın, şiddet görmesin. Her gün haberlerde bu çağ dışı şiddeti okumaktan, görmekten bıktık. Aile birliği diye bas bas bağıran yetkililer ailelerin iç huzurunu bozdunuz. Eserinizle mutlu musunuz? Kirli siyasetinizin devamı için gençlerimizi uyuşturucuya, fuhuşa teşvik ediyorsunuz. 90’lardaki hükümet bu ortamı yaratarak gençleri siyasetten uzak tutmaya çalışıyordu. Aynı siyasi düşünce bugün en üst boyutuyla devrede. Bu cendereden kurtulmanın bir adımı olarak yerel seçimlerde kendi birliğimizi sağlayarak sağlam bir yapılanmanın temel taşlarını döşemeye başlamalıyız.
Tüm yaşananlara rağmen özgürlük ve barışa özlemle NEWROZ PÎROZ BE.