İmralı Heyeti üyesi ve HDP’nin eski Grup Başkan vekili İdris Baluken’in son romanı ‘Oko’ raflardaki yerini geçtiğimiz günlerde almıştı. 21 Şubat 2017 tarihinden beri siyasi tutuklu olan Baluken’in, cezaevinde kaleme aldığı ilk kitap ise ‘Üç Kırık Dal’. Gazete Duvar’dan Soner Sert, Baluken ile avukatları aracılığıyla Dipnot Yayınları etiketiyle çıkan son kitabı ‘Oko’ üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Cezaevindeki üretkenliği ile edebiyat dünyasına iki önemli eser kazandıran Baluken, yeni çalışmalarının da olduğunu da ifade ediyor.
‘Sanat yaşama anlam katıyor’
Siyasetin düz ve direkt oluşundan uzaklaşıp, edebiyatın biçimsel denemeleri üzerine kafa yormanızın ve yaşamı, köpeklerin bakış açısından anlatmanızın sebebi nedir sorusunu yanıtlayan Baluken, siyaset ve sanatın yaşamı anlamlandırmanın en etkin olanakları içerdiğini ifade ediyor.
Sanat ve siyasetin yaşama müdahil olma isteğini üst seviyede gördüğünü belirten Baluken sözlerine şöyle devam ediyor,” Bu müdahale eşitsizliği, düzensizliği, çarpıklığı teşhir etme ve onu olumluya doğru evriltmeyi amaçlar. Her iki alanı, aynı ruhun taşındığı farklı bedenler olarak tanımlamak kanımca yanlış olmaz. Bu iki bedenin yapısal ve nitelik farkları amaca ulaşma hususunda farklı yöntem ve zenginlikleri sunar. Bu yöntemlerin etkinliğini belirleyen dinamiği ise siyaset için eylemin gücü, sanat için ise yaratıcı güç olarak tanımlamak mümkündür. Eylem koşullarının kısıtlı olduğu zamanların tümünde, yaratıcı güç bu kısıtlılığı aşmak için çabalar.
İnsanlık tarihinin en buhranlı döneminde dahi sanatın yaratıcı hüneri umudu diri tutmuş, süreç içerisinde eyleme geçen siyaset ise bu umudu gerçeğe dönüştürmüştür. İnsanlığın genel kazanımları bu etkileşim sayesinde ete kemiğe bürünmüştür, diyebiliriz. “Oko”nun yaratım sürecini de bu çerçevede özetleyebilirim. Hayırsız Ada katliamından bahsederken iyilik ile kötülüğün çarpışmasını gözler önüne sermek, bütün canlıların yaşam hakkına dikkat çekerken insanlığın kendisi ile yüzleşmesini önermek ve özgürlük ile tutsaklık diyalektiğine ilgi çeken bir kurgu üzerinden incelemek ancak edebiyatın ya da sanatın sunduğu yöntemler sayesinde olabilirdi. Bulunduğum koşullarda bu imkân benim açımdan oldukça kıymetliydi.”
‘Kürtçe yazacağım’
Eserlerini Kürtçe yazma isteğinin olduğunu da belirten Baluken, Kürtçe yazı ve yayın konusunda akademik ve bilimsel yetkinleşme sürecine ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor. Kürtçe yazmanın kendisi için bir hedef olarak gördüğünü söyleyen Baluken, “ Cezaevi koşullarında Kürtçe mektupların dahi sansüre uğradığı bir ortamda bu hedefime ulaşmam gecikebilir. Ancak er ya da geç bu amaç gerçekleşecek.”
Yeni bir kitap
Yeni bir kitap hazırlağından da bahseden Baluken sözlerine şöyle devam ediyor,”Biriktirdiğim notlar ve karaladığım müsveddeler var. Dışarı ile paylaşma işini dostlardan ve okuyuculardan gelen dönüşler belirliyor. “Üç Kırık Dal” öylesi bir beklenti üzerine yayımlandı. Ondan sonra gelen mektuplar ve bana ulaşan mesajlar o dönem koğuşumdaki tek ve vazgeçilmez arkadaşım “Oko”yu göndermemi sağladı. “Oko”dan sonraki dönüşler bakalım nasıl olacak. Çalışma notlarımın buradaki arkadaşlığını önemsiyorum. Dışarı çıkma zamanı geldiğinde, onlar da beni sıkıştırmaya başlıyor diyebilirim.”
İSTANBUL