Seyhan’da 11 yaşındaki bir çocuğun istismar edilmesi sonrası ırkçı saldırıya maruz kalan Suriyeli mülteciler, olayın organizeli olduğunu belirterek, can güvenliklerinin olmadığını dile getirdi.
Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Dumlupınar Mahallesi’nde 19 Eylül’de 11 yaşında bir çocuğa cinsel saldırı iddiası üzerine mahalleli sokağa çıktı. Failin Suriyeli olma ihtimali üzerine Suriyeli mültecilerin ev, işyeri ve araçları tahrip edildi. Adana Valiliği’nin 20 Eylül’de yaptığı açıklamada, Seyhan ilçesinde 11 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunan kişinin 15 yaşındaki A.K. olup, tutuklandığını duyurdu. Valiliğin açıklamasına rağmen 19 Eylül’den bu yana yurttaşlar saldırının bir Suriyeli tarafından gerçekleştirildiğinden hareketle Suriyeli mültecilerin mahallelerini terk etmesini istedi. Suriyeliler ise, yaşanan trajedinin tüm Suriyelilere mal edilmesini yanlış olduğunu dile getirdi.
‘Halep mahallesi’
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019 yılı verilerine göre, Adana’da 238 bin 234 Suriyeli yaşıyor. Suriyelilerin çoğunluğu ise Seyhan ilçesine bağlı Kocavezir, Meydan, Mirzaçelebi ve Gülpınar mahallelerinde ikamet ediyor. Suriyelilerin yerleştiği bu mahallelerde daha çok Türk, Arap, Kürt ve Romanlar yaşıyor. Büyük çoğunluğu Halep kentinden gelme olan Suriyeliler, ev ve işyeri kiralayarak, hayatlarını idame ediyor. Adana’nın Bit Pazarı olarak bilenen Kocavezir ve Mirzaçelebi mahallelere Suriyelilerin yoğun göçünden dolayı “Halep Mahallesi” deniliyor.
Suriyelilere linç girişimi
Türkiye’de yaşanan ekonomik başta olmak üzere birçok sorunu Suriyelilere bağlayan yurttaşlar, en ufak bir olayda da direkt Suriyelilere yöneliyor. Seyhan’da 19 Eylül’de yaşanan istismar olayının failinin Suriyeli olduğu ileri sürülmesi nedeniyle o günden bu yana Suriyelilere yönelik linç girişimleri devam ediyor. Şu ana kadar Suriyelilere ait 200’e yakın ev ve işyeri ile 60 araç tahrip edildi. Olaylarla ilgili 70’i aşkın kişi gözaltına alındı. Olaylardan sonra mahallelere sevk edilen binlerce polis, zırhlı araçlarla mahalleleri ablukaya aldı.
Türk bayraklı önlem
Olayın olduğu 4 katlı binada yaşayan 3 Suriyeli ve bir Türk aile, can güvenliği nedeniyle polis tarafından başka bir yere nakledildi. İstismarın yaşandığı mahallede yurttaşlar, istismarcının Suriyeli olduğunu ve artık mahallelerinde Suriyeli istemediklerini belirterek, Suriyelilerin mahallelerini terk etmesini istedi.
Polisin kuşattığı mahallelerde yaşayan Suriyeliler şimdilik evlerinde çıkamıyor. Suriyelilerin yağmalanan dükkanlarına Türk bayrakları asılırken, bazılarına ise “Türk” ve “TC” yazıldı. Bazı mahalleler Türk bayraklarıyla donatıldı. Yaşanan gerilimden zarar görmek istemeyen yurttaşlar da dükkanlarına bayrak asmayı tercih etmesi dikkat çekti.
‘Polis müdahale etmedi’
Yaşanan saldırıya anlam veremediklerini söyleyen Suriyeliler, “Suçumuz nedir? Bilmiyoruz. Neden yaşananları hepimize mal ediyorlar. Bu haksızlık” diyerek tepkilerini dile getirdi. Can güvenliklerinin olmadığını belirten Suriyeliler, saldırıların başka mahallelerden getirilenler tarafından polis gözetiminde yapıldığını ileri sürdü.
Muhammed Hasan Beker adlı Suriyeli mülteci, 4 yıldır esnaflık yaptığını ve saldırı sırasında dükkan civarında olduğunu söyleyerek, “‘Suriyeli istemiyoruz’ diyerek, bağırıyorlardı. 20 bin TL zararım var. Dükkanlara saldırı olduğunda polis müdahale etmiyordu. Eğer Suriyeli istemiyorlarsa, biz gidelim” dedi.
‘Suriyeliler gitsin’
Mahallelerde görüştüğümüz yurttaşlar, tüm sorunların kaynağının Suriyeliler olduğunu ileri sürerek, mahallelerini terk etmelerini istedi. Yaşananların yalnızca istismara maruz bırakılan çocuğu ve ailesini ilgilendirmediğini, sorunun tüm insanları ilgilendirdiğini vurgulayan Yüksel Uyar adlı yurttaş, yaşananların en çok da kadın ve çocukları etkilediğini belirtti. Uyar, istismar sonrası mahallenin ayaklanması ve Suriyelilere saldırmasını yanlış bulduğunu da sözlerine ekledi. Bazı yurttaşlar, Suriyelere saldırıların başka mahallelerden gelenlerin yaptığını ve Suriyelilerin evlerinden çıkamadığını aktardı.
‘Bir nefret dili var’
Suriyelilere dönük ırkçı saldırıların olduğu mahallelere giderek hazırladıkları raporu dün açıklayan İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Başkanı Avukat İlhan Öngör, ırkçı saldırılara tepki gösterdi. Olayın bilinçli ve organizeli yapıldığını ve polisin olaylara geç müdahale ettiğini aktaran Öngör, “Benzer cinsel istismar ve hırsızlık olaylarında gerek sosyal medyada gerekse de yazılı ve görsel medyada bu tür olayların faillerinin Suriyeli olduğu vurgusu yapılarak haberler yapılması toplumda Suriyelilere karşı bir nefret dili ve duygusu oluşmaya sebep olmaktadır. Bu nefret dili ve duygusu bugün Adana’da Suriyelilere karşı şiddete dönüşmüştür” dedi.
“Türkiye’nin yaşadığı sosyoekonomik sorunların faturası Suriyelilere çıkarılmakta ve Suriyeliler günah keçisi ilan edilmektedir” diyen Öngör, şöyle devam etti: “Bu nefret ve ırkçı söylemin şiddete dönüşmesi bizleri ciddi anlamda kaygılandırmaktadır. Özellikle olayın organizeli olduğu ve emniyet birimlerinin yeterli derece olaya müdahale etmediği iddiaları bizleri daha çok kaygılandırmaktadır. Suriyeliler ve Türkiye vatandaşları arasında beraber yaşama, empati yapma, savaş mağduru Suriyeli göçmenlere karşı insancıl bir bakış açısına ve politikalara ihtiyaç vardır. Özellikle devletin bu toplumsal barışı sağlamak ve yaşanacak olaylara engel olmak gibi temel bir görevi bulunmaktadır. Suriyeli göçmenler, devletlerarasında ve uluslararası ilişkilerde bir pazarlık aracı değildir. Bu bakış açısından derhal vazgeçilmeli ve Türkiye başta olmak üzere Birleşmiş Milletler üyesi olan tüm ülkeleri tarafı oldukları evrensel hukuk belgelerine riayet ederek, yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.”
MA / Hamdullah Kesen