Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor öz-yaşam öyküsü ve hikaye kahramanlarıyla iç içe geçen içeriğiyle Barış adlı çocuğa varılan bir oyun. İşin içinde bir ironi yoksa bu çocuk aynı zamanda alegorinin yeri de oluyordur
Arjin Yıldız
Theodor W. Adorno, Franz Kafka üzerine yazısında bir yerde şöyle bir ifade kullanır; (…) Kafka’nın yazısı (…) temsil değil alegori arayışında dışlanmışların yanında yer alır. Temsil, alegori ve dışlanmışlar: estetik ve politikanın alanına ait bu üç terim arasındaki farklar ve ilişkiler Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor’un da analizi olabilir.
Alegori dışlanmışların yanında yer alıyor demek o zaman temsil orada değildir de demektir. Belki de temsil burjuvanın alanına aittir, Pessoa, Cioran gibi çağdaş örnekler düşünülebilir. Alegori 20. yüzyılın büyük Marksist estetisyenlerinin ellerinde daha çok klasik yapıtlarda teşhis edilen özel, devrimci bir analiz aracına dönüştü. Seçilmiş Yakınlıklar (başka çevirilerde Gönül Yakınlıkları) tam da buraya örnek gösterilir; tabii modern dünyanın doğuş muştusu olarak. Son olarak dışlanmışlar; bu terim en çarpıcısıdır, nesnel ölçüttür çünkü evrensel dışlanmışlar vardır. Dışlanmışlar, ezilenler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar ve Türkler… Soysal için Cumhuriyetin 50. yılı bu sayılanların başına getirilenlerin bir tür bilançosu.
Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor öz-yaşam öyküsü ve hikaye kahramanlarıyla iç içe geçen içeriğiyle Barış adlı çocuğa varılan bir oyun. İşin içinde bir ironi yoksa bu çocuk aynı zamanda alegorinin yeri de oluyordur. Barış, her şeyden evvel kimsenin acı çekmemesi demek. Bu açıdan Sevgi Soysal’ın cumhuriyetten beklentisi çok büyük. Büyük kırılma 12 Mart’ta başlamış, faşizm, Aybar, Boran, Çayan, MDD gibi dönemin politik ilgileri onun da ilgileri olmuş.
Oyun tam da bu unsuruyla, cumhuriyetin yol açtığı telafisiz kayıpta ısrar ettiği için alegoriye yaklaşıyor. Bu onun nahif ulusalcılığının skandal yaratmaksızın dile gelmesini sağlıyor. Barış adlı çocuk deus ex machina gibi bütün bu zorlu, çelişik, kompleks bütünü cumhuriyetten beklenti içinde çözüyor.
İki şey; Sevgi Soysal alegoriye yaklaşıyorsa da dramın içinde kalmaktadır. Bir diğeri, oyun bu yaklaşılmışsa da tamamlanmamış alegoriyi tamamlayabilirdi. Bir yanda deus ex machina olarak Barış adlı çocuk ya da cumhuriyet, diğer tarafta yıkımın unsurlarına maruz kalmış yazar bir oyunun içinde bu alegori tamamlanabilir ve tragedyalara uzanan akrabalığını modern alegori olarak bir krizalite dönüştürebilirdi.