TJA Aktivisti Xecê Şen, yıllarca yoldaşlık yaptığı Silopiya’da katledilen Sêvê Demir’i anlattı
Selman Çiçek
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinên Azad (KJA) üyesi Fatma Uyar, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, 4 Ocak 2016’da zırhlı araçtan açılan ateş sonucu katledildi.
Katledilen kadınlarından biri de Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir’di. Demir, Mêrdin’in Stewr ilçesine bağlı Şûtê (Şenocak) köyünde 1977’de dünyaya geldi. Baskı ve asimilasyon politikaları sonucu daha beş yaşındayken sürgüne maruz kaldı. Sêvê’nin mücadelesi ve arayışı Kürtlerin hakikat arayışının bir özeti gibi. Onun mücadelesi kadının kutsallığının kültürle buluşmasının hikayesi gibiydi. Bize bu hikayeyi 1996 yılından beri Sêvê’ye yoldaşlık eden TJA Aktivisti Xecê Şen anlattı.
Sürgünde başlayan yolculuk
Sêvê ile 1996 yılında Ege bölgesinde farklı alanlarda çalışırken tanıştıklarını belirten Şen, Sêvê’nin Aydın’da HADEP çalışmasında olduğunu, aynı zamanda birlikte Azadîya Welat gazetesini ev ev dağıttıklarını söyledi. Ortak çalışmalardan dolayı İzmir’de yapılan bir toplantıda Sêvê ile tanıştığını söyleyen Şen, “Sêvê ile yolculuğumuz bu tarihten sonra başladı. Bu uzun mücadele tarihinde çoğu zaman farklı alan ve mekanlarda olsak da mücadele ruhu bizi her daim yan yana tuttu” dedi.
Sêvê’nin hakikat arayışı
Her zaman dil ve kültürü esas aldı. Bu nedenle ilk olarak Azadîya Welat Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Sêvê güzel, tatlı, akıcı bir dile sahipti, Kürtçe bilmeyen arkadaşlar Sêvê’nin konuşması ardından mutlaka Kürtçe öğrenirlerdi
Sêvê’nin 4 yaşında iken Kürdistan’daki köy boşaltma politikalarından dolayı Manisa’ya göç ettiğini hatırlatan Şen, Sêvê’nin de her Kürt gibi asimilasyon ve otoasimilasyon politikaları ile küçük yaşlardan itibaren tanıştığını söyledi. Sêvê’nin küçük yaşlarından itibaren ırkçılık gerçekliği ile yüz yüze kaldığının altını çizen Şen, “Kürt dili ve kültürünün yasaklanması onda derin izler bırakıyordu. Kürt dili ve kültürü üzerindeki bu yasakçı zihniyet Sêvê’de derin çelişkilere neden oluyor. Sêvê’nin yaşadığı çelişkiler onu hakikati bulma arayışına sürüklüyordu. Sêvê’nin hikayesi de tam da bu arayışın başlangıcında başlıyor” diye belirtti.
Ev ev gazete dağıtıyordu
Sêvê’nin küçük yaşlarda ekonomik sebeplerden dolayı tarım arazilerinde çalıştığını, burada ırkçılıkla yuz yüze kaldığını belirten Şen, “Hiçbir zaman ölümden korkmayan biriydi, bu yüzden düşmanın ölüm dayatan politikalarına asla boyun eğmedi. Yaşamının en büyük mücadelesini ırkçılık ve cinsiyetçiliğe karşı verdi. Bu nedenle kendini daha çok kültür ve anadil üzerinde geliştirdi. Her zaman dil ve kültürü esas aldı. Bu nedenle ilk olarak Azadîya Welat Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Hem tarlada, pamuk, biber, domates topluyordu hem de halkını bilinçlendirmek için ev ev gazete dağıtıyordu. Bu çalışmalarından dolayı gözaltına alınarak yaklaşık iki yıl cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra mücadele arkadaşlarına değerlerini koruma sözü vererek yönünü Kurdistan’a veriyor” dedi.
Kürtçe sevgisi
Kürt dili ve kültürü üzerindeki yasakçı zihniyet Sêvê’de derin çelişkilere neden oluyor. Sêvê’nin yaşadığı çelişkiler onu hakikati bulma arayışına sürüklüyordu. Sêvê’nin hikayesi tam da bu arayışın başlangıcında başlıyor
Sêvê’nin uzun yıllar HADEP, DEHAP gibi siyasi partiler içerisinde kadın özgürlük mücadelesine öncülük ettiğini söyleyen Şen, Sêvê’nin kadın mücadelesinin özgün bir mücadele olacağı inancını taşıdığı için özgün mücadele arayışlarına girdiğini belirterek, şunları söyledi: “Sêvê’nin mücadele öncülüğü ve fikirsel katkıları ile 2005 yılında Devrimci Özgür Kadın Hareketi kuruluyor. Sêvê, bu mücadelenin içerisinde fedakar ruhu ile yer alarak öncülük misyonunu yerine getirir. Sêvê hangi alanda çalışırsa çalışsın esas önceliği her zaman anadil olmuştur. Sêvê’nin bu duruşu herkesi etkiliyordu. Sêvê ne zaman gülse, Kürtçe konuşsa yanındakiler utanırdı. Sêvê’nin Kürtçesinin ardından ‘Demek ki biz Kürtçe bilmiyoruz’ diyordu. Kürtçe bilmeyen arkadaşlar Sêvê’nin konuşması ardından mutlaka Kürtçe öğrenirlerdi. Kürtçe’ye verdiği önemden dolayı 2006 yılında TZP Kurdî içerisinde yer aldı.”
Güzel, tatlı, akıcı bir dil
“2006 yılında Sêvê ile TZP Kurdî’de tekrar yollarımız kesişti” diyen Şen, Sêvê’nin yoldaşlığının her zaman kendisini derinden etkilendiğini söyledi. Sêvê’yle dil mücadelesi vermenin kendisi için bir mutluluk olduğunun altını çizen Şen, “Sêvê güzel, tatlı, akıcı bir dile sahipti, aynı zamanda bir amaca da sahipti. Bu özelliği benim üzerimde derin bir etki bıraktı” diye konuştu.
‘Buradayım ve varım’
Sêvê’nin 2009 yılında ise KCK operasyonları adı altında tutuklandığını hatırlatan Şen, “Bu süreçte TZP Kurdî’nin mahkemelerde Kürtçe savunma verme eylemselliği bu dava ile birlikte hayat buldu. Sêvê de bu eylemselliğe öncülük eden yoldaşlardandı. Mahkemelerde büyük bir ısrarla, fedakar bir ruhla, korkusuz bir düşünceyle Kürtçe’yi savundu. Mahkemeye ‘Ben bir Kürt kadını olarak buradayım ve varım’ demesi mücadelesinin de en büyük özeti idi. Bu duruşu ile hem mahkemede hem de halk arasında dilin koruyucu sembolü olarak görülüyordu. Elbette bu kavram kendiliğinden bir kerede ortaya çıkmadı. Sêvê’nin yaşamı boyunca verdiği mücadelenin bir sonucuydu” dedi.
Direnişi tecridi kırdı
“Sevê’nin beş yıllık zindan mücadelesi de direnişlerle dolu idi” diyen Şen, Sêvê’nin zindan mücadelesini de şu sözlerle özetledi: “Bu direnişlerden biri de 12 Eylül 2012’deki büyük açlık greviydi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı yüzlerce tutsak gibi Sêvê de bedenini açlığa yatırmıştı. Burada büyük bir mücadele sergileyerek 68 günün sonunda tecridi yoldaşları ile birlikte kırmayı başarıyorlar. 2014 yılında cezaevinden çıktıktan sonra da DBP ve KJA içerisinde rol ve misyon alarak büyük bir özveri ile mücadele etmeye devam ediyor.”
Berxwedan Jiyan e
Ne zaman ona telefon açsam diyordum: ‘Porxeleka min tu cavayî (Kıvırcık saçlım, nasılsın)’, o da bana ‘çavbelaka min Berxwedan Jiyan e (Yaşamak Direnmektir)’ diyordu. Onlar mücadelemizin ruhu. Sonsuza dek aramızda olacaktır
Nisêbîn ve Kerboran’da çalıştığı dönemde Sêvê’nin Cizîr ve Silopiya’da çalıştığını söyleyen Şen, “Neredeyse her gün birbirimizin sesini duyuyorduk. Ne zaman ona telefon açsam ona diyordum: ‘Porxeleka min tu cavayî (Kıvırcık saçlım, nasılsın)’, o da bana ‘çavbelaka min Berxwedan Jiyan e (Yaşamak Direnmektir)’ diyordu. 18 Ekim 2015 yılında Kerboran’da tutuklandım. 5 Ocak 2016 yılında ise televizyonda Sêvê ve iki arkadaşının şehadetini öğrendim. O an sadece Sêvê’nin BERXWEDAN JİYAN E sözleri yankılandı kulağımda” dedi.
Direnişin öncüsü kadınlardır
Şen, iktidarların soykırım politikalarını sisteme karşı direnen güçler üzerine kurduğunu söyledi. “Şüphesiz, direnen en büyük güç kimdir: Kadındır” diyen Şen, bunun bir gerçeklik olduğunu söyledi. Bu gerçekliğin Kürdistan gerçekliğinde daha somut hale geldiğini söyleyen Şen, “Tarih boyunca Kurdistan’da büyük direnişler sergilenmiştir. Dersim, Koçgiri veya diğer isyanlara baktığımızda en büyük direnişe kadınlar öncülük etmiştir. Zarife, Besê ve Rindêxan’ların şahsında direniş ruhu Kürdistan topraklarında yaşıyor. Bu ruhu tarihten bağımsız ele alamayız . Tarih ne yarındır ne geçmiştir. Tarih şimdidir, yaşıyor. Dün yaşanan her olay dünde kalmadı, Kurdistan topraklarında o olay her daim yaşanıyor. Silopiya katliamı da Kürdistan direniş tarihinin somut bir örneğidir. Silopiya’ dan Cizîr’e sayısız direnişler sergilendi. Bu direnişlerin öncülüğünü tıpkı tarihteki gibi kadınlar yaptı.”
‘Mücadelemizin ruhuydu’
Sêvêlerin şahsında kadın iradesini kırmanın hedeflendiğini söyleyen Şen, “Özel savaş politikasının amacı onları katlederek kadın öncülüğünü yok ederek bir başarı elde etmektir. Ancak katliama rağmen başarıya ulaşamadı. Onların fiziki kayıpları bizim için büyük bir kayıptı. Onlar mücadelemizin ruhu, esas özneleriydi. Onların özgürlük mücadelesi bugün fiziki olarak aramızda değil ama özgürlük mücadeleleri sonsuza dek aramızda olacaktır” dedi.