EMEP Milletvekili Sevda Karaca, Meclise gelmesi beklenen Meclis Başkanlık Tezkeresine ‘hayır’ diyeceklerini belirterek, Kürt sorununda çözümün tezkereler değil, Kürt halkının taleplerinin kabul edilmesiyle gerçekleşeceğini vurguladı
Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Meclis’e gelecek olan Meclis Başkanlık Tezkeresi’ne ‘Hayır’ diyeceklerini vurgulayarak, “Kaynağı da çözümü de içeri de olan Kürt sorununu sınır ötesi operasyon ve üslerle çözme politikası, sorunu daha geniş alanlara yaymaktan, çözümsüzlüğü derinleştirmekten ve Türkiye’yi daha fazla muhatapla karşı karşıya bırakmaktan başka bir sonuç doğurmuyor” dedi.
‘Türkiye neden savaşta ısrar ediyor’
Karca konuya dair şu ifadeleri kullandı:
“İsrail’in Gazze’de sivil halkın üzerine bomba yağdırmasını eleştiren iktidar, ‘Terörizmle mücadele’ adı altında Kuzey Suriye’de Kürt yerleşim yerlerini ve bu yerleşim yerlerinin altyapı tesislerini bombalamayı bir başarı gibi gösteriyor. Türk askerini İdlib’de el Kaide’nin devamcısı HTŞ’ye kalkan yapan iktidar, her defasında Türkiye için tehdit oluşturmadıklarını ve güvenlik kaygılarının giderilmesi için müzakereye hazır olduklarını söyleyen Suriye Kürtleri ile görüşmek yerine neden savaşta ısrar ediyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın açıklamalarına göre Irak’ta sayıları 38’e varan askeri üsler sorunu çözmediğine göre bu üsler hangi çıkarları korumak için duruyor? Erdoğan’ın Irak Kürdistan Bölgesel yönetimi ile Irak doğalgazının Avrupa’ya taşınması konusunda anlaşma yapacaklarını açıkladığı dönemde kurulan bu üsler, ülkenin güvenliğini ve huzurunu korumayı mı, yoksa enerji ve inşaat tekelleri başta olmak üzere iktidarın kader birliği yaptığı tekellerin çıkarlarını mı korumayı amaçlıyor? Bu üslerde yaşamını yitiren askerler, milli güvenlik için mi yoksa başka çıkarlar için mi kurban edildi? Ne hikmetse hep seçim dönemleri öncesine, iktidara yönelik tepkilerin yoğunlaştığı dönemlere denk geliyor genç insanların savaşa kurban edildikleri haberi. Görüyoruz ki bu operasyonlar, tek adam iktidarının bekasını korumak için gerçekleştiriliyor, yoksul evlere ateş, tek adam rejiminin varlığını korumak için düşürülüyor. Siyasetçilerin görevi sorunun demokratik barışçıl çözümü yönünde sorumluluk üstlenmek yerine “terörizmle mücadele” adı altında bildirilere imza atıp savaş ve şiddet politikalarının devamını savunmak mıdır?”
‘Her dönem aynı senaryo ile karşı karşıya kalıyoruz’
Meclis Başkanlık Tezkeresinin Meclis’e geleceğini hatırlatan Karaca, “Asker cenazelerinin geldiği her dönem aynı senaryoyla karşı karşıya kalıyoruz: İktidar ve destekçileri tarafından yaratılan milliyetçi-şoven dalga üzerinden, bu ölümlerin gerçek sorumlularının kimler olduğu, sorunun kaynağı, nasıl çözülebileceği tartışması engellenmek isteniyor. Biz, nasıl ki sarayın gençleri gözünü kırpmadan ölüme yollayan; çözüm yerine ölüm, barış yerine savaş istediğini ilan eden sınırötesi operasyon tezkerelerine hayır dediysek, bugün meclise getirilecek olan Meclis Başkanlık Tezkeresine de hayır diyeceğiz. Çözüm daha fazla savaşta, daha fazla ölümde, daha fazla bildiride, tezkerede, hamasette değil! Akan kanın durması, huzur, barış ve kardeşliğin tesis edilmesi ancak Kürt halkının eşit yurttaşlık taleplerinin karşılanması, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümüyle mümkün… Bu ülkenin bütün işçi ve emekçilerinin savaş ve şiddet politikalarına karşı durmasıyla, demokratik barışçıl çözüm için birlikte mücadeleyle mümkün. Aslolan budur, partimiz bunun için mücadele etmektedir” diye konuştu.
‘İşçilerin canı sudan ucuz’
Basın toplantısında son 4 günde yaşanan iş cinayetlerine de dikkat çeken Karaca, “Ülkede her şeyin fiyatı artıyor, bir şey hariç: İşçi canı. Bu memlekette işçilerin canı gerçekten sudan ucuz. Bu ülkede her gün en az 5 işçi, çok basit şekilde önlenebilecek cinayetlerle hayatlarını kaybediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin açıkladığı verilere göre; AKP iktidara geldiği tarihten bu yana iş cinayetlerinde en az 32 bin 478 işçi hayatını kaybetti. 32 bin 478 hayat. Sermaye düzeni böyle öldüremediklerini de yavaş yavaş öldürüyor. Tokat’ta Kılıç Ayakkabı Fabrikası’nda çalışan 31 işçi, zehirli kimyasallarla ve iş güvenliği önlemi alınmaksızın çalıştırılmaya zorlandıkları için kalıcı hasarlarla boğuşuyor. Ölümden kurtulan işçiler, şimdi kollarında ve bacaklarındaki felçle yaşıyorlar” diye belirtti.
Ülkenin işçi ve emekçilerinin açlıkla, yoksullukla ve zulümle boğuştuğunu belirten Karaca, “Tek adam iktidarı ve onun ortaklarının baskı ve sömürüsüne rağmen ses çıkarmaya devam ediyor. Bu barbarlığa karşı ülkenin işçileri, emekçileri, ezilen halkları; birleşmek zorunda” dedi.
Karaca ayrıca, Organize Sanayi Bölgelerine, büyük patronlara can yeleği olsun diye öğrencilerin gönderildikleri MESEM’lerin çocuk işçilerin can pazarına döndüğünü vurgulayarak “Yani anne babanın canı ucuz, çocuğun canı bedava” vurgusunu yaptı.
MEB’in cemaat ve tarikatlerle protokollerin devam edeceği açıklamasını hatırlatan Karaca, “Protokoller; bilimsel laik eğitime rahmet okutuyor. Okulun kapısından bilimin girmesine müsaade yok ama tarikatı, cemaati, sağcı faşist örgütlerine kapı sonuna kadar açık! En temel kamusal görevinizi peyderpey devrettiğiniz, besleyip büyüttüğünüz örgütlere, taşeronlarınıza müsaade etmeyeceğiz! Açtığınız her stanta, yaptığınız her protokole, attığınız her adıma karşı; eğitim emekçileriyle, velilerle, öğrencilerle karşı duracağımızı bir kez daha buradan söylüyoruz” diye belirtti.
Kaynak: EVRENSEL