Esra Y.’ye cinsel istismarda bulunan üç fail mahkemenin beraat kararı vermişti. Mağdur Esra Y., köy muhtarı ve imamı tarafından kurulan ‘mahkeme’ tarafından da yargılandı ve her bir fail tecavüz fail için aileden 100 bin lira para istedi. Yaşananlara isyan eden abla Dılğaz G., ‘Hem kardeşime tecavüz ettiler, hem de kardeşim öldü. Bir de kalkıp para istediler. Sesimizi ne mahkeme ne de köydekiler duydu’ dedi
Colemêrg’in (Hakkari) Şemzînan (Şemdinli) ilçesine bağlı bir köyde 27 Mayıs 2016 tarihinde Veysi, Zahir ve Nihat Yılmaz, 11 yaşındaki Esra Y.’ye cinsel istismarda bulunmuştu.
Çocuğun yaşananları yakınlarına anlatmasıyla beraber başlatılan hukuki süreç içerisinde tutuklanan üç fail hakkında Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, “Nitelikli cinsel istismar” ve “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından 42’şer yıl hapis cezası almış, faillerin Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptıkları itiraz başvurusu sonrası verilen ceza “usulden” bozularak failler hakkında tekrar yargılanma kararı verilmişti.
Ancak failler, tutuklandıktan 8 ay sonra “delil yetersizliği” iddiasıyla tahliye edildi. Faillerin tahliye edildiği tarihten 11 gün sonra Esra, şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Faillerin son duruşmada beraat etmesi ardından kararı istinafa taşımaya hazırlanan avukatların ise dava takibinden çıkarıldığı öğrenildi.
Esra’nın ablası Dılğaz G., Esra’nın maruz kaldığı cinsel istismar ve sonrasında yaşananları JINNEWS’ten Rabia Önver’e anlattı.
Esra zorla kaçırıldı
Esra’nın cinsel istismara uğradığını annesinden öğrendikten hemen sonra köye gittiğini söyleyen abla Dılğaz G., Esra’nın yaşamını yitirdiği güne kadar sürekli yanında olduğunu belirtti.
Dılğaz, “Esra bana başından geçenleri anlattığında hep ağlıyordu. Zaten öldüğü güne kadar da gözünden yaş durmadı. Nihat Yılmaz’ı abisi gibi görüyordu aynı köyde büyümüştük. Bana Nihat tarafından kandırılarak dışarı çıktığını söyledi. Dışarı çıktıktan sonra diğer iki kişinin de yanında olduğunu görünce Esra geri içeri girmek istemiş ama ağzını kapatıp uzaklaştırmışlar” dedi.
‘Esra’ya sürekli psikolojik baskı yapılıyordu’
Nihat, Zahir ve Veysi Yılmaz tarafından Esra’nın zorla kaçırılarak cinsel istismarda bulunduklarını söyleyen Dılğaz, Esra’nın susması için görüntülerini çekip tehdit ettiklerini belirtti. Dılğaz, “Esra çok darp edilmişti, öldüğünü düşünerek bir tepenin dibine atmışlardı. Esra’nın canına kıyacağını bilseydim sırtıma bağlar yanımda taşırdım. Köydekiler sürekli Esra’ya psikolojik baskı yapıyordu. Esra çocuktu kaldıramadı canına kıydı” sözlerini kullandı.
‘Üçü dışında kimse bana bir şey yapmadı’
Köylüler tarafından sürekli Esra’nın köyden çıkarılması yönünde aileye baskı yapıldığını aktaran Dılğaz, “Köylüler sürekli Esra’nın başkası tarafından tecavüze uğradığını söylüyordu. Ama Nihat’ın Esra’ya attığı mesajlar ortada. Esra canına kıymadan önce bana söylediği bir söz vardı, ‘Abla o üçü dışında kimse bana bir şey yapmadı’ dedikten sonra ‘odaya gidip uzanacağım’ dedi. Aradan 5-10 dakika geçmedi ses geldi. Küçük oğlum koşarak yanımıza geldi ‘teyzeme bir şey oldu’ dedi. Odaya gittiğimizde Esra kanlar içerisinde kalmıştı” ifadelerini kullandı.
‘Esra 2 defa intihara kalkıştı’
Esra’yı o halde gören annesinin baygınlık geçirdiğini, o günden sonra annesinin sağlık durumunun da kötü olduğunu kaydeden Dılğaz, “Esra ölmeden 4 gün önce köy büyükleri eve geldi. Esra ile konuşacaklarını söyleyip odaya götürdüler. 2 saat sonra Esra odadan çıkınca kafası yarılmıştı, kanıyordu, dövmüşlerdi, yüzünde tokat izi vardı. Neden yaptınız dedik, ama bize bir şey demeden evden çıktılar, Esra o günden sonra hiç konuşmadı” dedi. Esra’nın birkaç kez daha intihar girişiminde bulunduğunu paylaşan Dılğaz, son seferinde yetişemediklerini savundu.
‘Sesimizi ne mahkeme ne de köydekiler duydu’
Öte yandan cinsel istismar gerçekleştikten sonra failleri savunan köylüler, muhtar ve imam, “çocuk ölmüş, küçüktür yalan söylüyor” gibi söylemlerle hem aileyi hem de çocuğu zan altında bırakmış, köyde bir mahkeme kurmuş ve imamın “kim yemin ederse ona inanacağız” demişti. Bu mahkemede, önce Esra Y.’ye sonra faillere yemin ettirilmiş, ancak Esra Y.’ye değil, faillere inanılmış ve çocuk hedef gösterilmişti.
Mahkemede görülen birkaç duruşma sonrası köy imamı aileye, “Şikayetinizden vazgeçin, bu gençlerin ismini tecavüzcüye çıkardınız” demiş ve fail için de aileden 100 bin TL istemişti. Yakınları, faillerin tutuklanmadığı sürece, faillerin köylülerin gözünde masum ve suçsuz olarak görüneceği söylenmiş, 8 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılan failler, köylüler tarafından davul-zurna ile karşılanmıştı.
Köy heyeti tarafından sık sık tehditlere ve baskılara maruz kaldıklarını ve köyde yaşananları hatırlatan Dılğaz, bu ülkede adaletin olmadığını vurgulayarak, “8 ay cezaevinde kalan failler için bizden 300 bin TL istediler. Hem kardeşime tecavüz ettiler, hem de kardeşim öldü. Bir de kalkıp kendileri için para istediler. Mahkeme bu kadar baskı altında olduğumuzu biliyordu ama görmezden geldi hep. Sesimizi ne mahkeme ne de köydekiler duydu” sözlerini kullandı.
‘Suçlular evlerinde rahat rahat oturuyor’
Dosyanın yeniden gündeme geldiği günden beridir suçluların kimler olduğunu herkesin bildiğini kaydeden Dılğaz, delillere rağmen faillerin beraat ettiğine dikkat çekti. Dılğaz, “Mahkeme 7 yıldan sonra bizi, aileyi suçlamaya başladı. Biz yıllardır suçlular ceza alsın diye mücadele ediyoruz. Sırf bu yüzden köylüler bizi yok sayıyor, ama mahkeme heyeti suçu onlarda değil bizde arıyor. Asıl suçlular, evlerinde rahat rahat oturuyor” sözleriyle faillerin beraat etmesine tepki gösterdi.
‘Dosyayı her yere taşıyacağız’
Dılğaz, son olarak şunları kullandı:“Son görülen mahkemede, tecavüzcüler gelmedi. Beraat edileceklerini 15 gün öncesinden öğrenmişlerdi. Bu yüzden çok rahatlardı, gelmediler. Beraat aldıklarında köyde kutlama yaptılar. Evimizin dibine kadar gelerek, havai fişek attılar. Biz bütün bunlara rağmen Esra’nın hakkını aramaya devam edeceğiz. Gerekirse bu dosyayı her yere taşırız, ama asla vazgeçmeyiz.”
COLEMÊRG