SES Adana Şubesi Eşbaşkanı Enis Akyüz, “Salgın, sağlık emekçilerinin değerlerinin anlaşılmasını sağlamış gibi görünse de sadece hak kayıplarına neden oldu” dedi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şubesi Eşbaşkanı Dr. M. Enis Akyüz, sağlık çalışanlarının koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunları MA’dan MA’dan Hamdullah Kesen anlattı. Türkiye’nin genelgeler ülkesine döndüğünü ifade eden Akyüz, yukarıdan birilerinin anlık kararlarıyla işleme konulan bir sistemsizliğin ülkeyi yönettiğini dile getirdi.
İş yeri hekimliğinin sorunları
İktidarın unuttuğu birinci basamağın en önemli ayağının işçi sağlığı ve işyeri hekimliği olduğunu aktaran Akyüz, işyerindeki kronik hastalığı olanları tespit edebilecek, sosyal mesafe ve çalışma şartlarını düzenlemek için gerekli önlemleri aldırabilecek olan işyeri hekimliğinin bir nevi patronun insafına bırakıldığını ifade etti.
Akyüz yaşanan sorunlara şöyle ifade etti; “Zaten OSGB denilen yanlış yapılanma nedeni ile hekimlerin, işyerindeki emekçilerle bağı zayıflatılmış, ayrıca işyeri hekiminin istihdamı işveren tarafından sağlandığı için gerekli uyarıları yaparken iş kaygısının da eklenmesine neden olmuş durumda. Kronik rahatsızlıkları olanlara idari/ücretli izin raporunu vermek için salgın başlarında TTB İşçi Sağlığı Kolu bir açıklama yapmıştı, umursayan olmadı.”
E-Nabız çömüş durumda
Kendisi de Aile Hekimi olan Akyüz, salgının başından itibaren Sağlık Bakanlığı’nın bir uygulaması olan e-nabız sitesinin kamudaki idari izinli kişilerin yüklenmesi sonucu çöktüğünü belirterek, “Çöken sistemi kurtarmak yerine; ‘e-nabızdan alamıyorsanız; aile hekimine gidin, uygun görürse Covid-idari izin tanısı girerek raporu verecek’ şeklinde bir uyduruk senaryo devreye konuldu. İşin çarpıklığı şu ki ‘Kovid idari izin’ diye bir tanı yok; hekim istese de giremez. Daha da çarpıklığı, hangi hastalığı olanlar izin hak eder; hangi hastalığı olanlar etmez, bunun bir netliği yok. Yani hekim ya kanuna uymaya çalışacak, gelen yazıya istinaden olmayan bir tanıyı bilmediği bir uygunluğa göre değerlendirecek ya da hekimlik değerlerini koruyacak ve çıkan bu saçma yazıyı görmezden gelecekti. Ama izin almak için devletinin yazısına istinaden insanlar ASM’lere akın ettiler; haklı olarak. Olmayan bir tanıyı bilmediği bir kritere göre veremeyeceğini söyleyen aile hekimleri ile vatandaş karşı karşıya geldi. 3 gün sonra yazı değişti” diye yaşadıkları durumu anlattı.
Filyasyon tepkisi
Akyüz, “Filyasyon” deyip durulan yöntemsizlikte de Aile Sağlığı Merkezi (ASM) emekçilerinin; çağrı merkezliği yapmaya başladığını söyledi. Akyüz yapılan yanlış yöntemi şöyle anlattı; “Güya filyasyon yapılıyor. Kişi hangi Aile Hekimine kayıtlı ise o birimin Aile Hekimi veya Aile Sağlığı Merkezi çalışanı günlük kişiyi arıyor; ‘öksürüğün ateşin var mı’ diye soruyor. Ek bir önlem olsa güzel olabilir ki salgın başında böyle idi. Ama şu an ‘tek’ yöntem bu kaldı. Hastam İstanbul’a gitmiş, orda çalışırken şüpheli olmuş, Adana’dan biz arıyoruz; ‘var mı öksürük?’ diye soruyoruz. Dostlar alışverişte görsün.”
Yaşanan hak kaybı
Salgın nedeniyle insanların ASM’lere yönlendiğini ve birinci basamağın yoğunluğunun arttığına değinen Akyüz, birinci basamağın asıl işlerini yapamaz hale geldiğini ifade etti. Birinci basamak sağlık emekçilerinin salgınına yakalanma riskinin çok yüksek olduğuna işaret eden Akyüz, sağlık çalışanının salgınına yakalanması takdirde iyileşene kadarki süreç boyunca maaşından kesinti yapıldığını ifade etti. Korumasız ve her an salgına yakalanma tehlikesiyle çalıştıklarını ifade eden Akyüz, “İşin aslı şu; bu salgın sağlık emekçilerinin değerlerinin anlaşılmasını sağlamış gibi görünse de aslında sadece hak kayıplarına neden oldu” dedi.
HABER MERKEZİ