AKP iktidarı, 2011 yılındaki siyasi, askeri ve iktisadi bunalımların içinden çıkmak için himayesindeki STK’ler üzerinden organize ettiği “Sensiz Olmaz!” yürüyüşünün ikinci perdesini “Kürt anaları” adıyla bu kez Diyarbakır’da örgütlüyor.
Sedat Yılmaz/MA
Tayyip Erdoğan yönetimindeki AKP iktidarı, 2011 yılında yaşadığı askeri-siyasi ve iktisadi gibi çoklu sorunların içinden çıkmak için himayesindeki bazı Sivil Toplum Kuruluşu (STK) üzerinden organize ettiği “Teröre Karşı Sensiz Olmaz!” yürüyüşünün ikinci perdesini Diyarbakır’da açıyor. 2010 yılında yapılan 12 Eylül referandumunun hemen ardından “Yeni Türkiye”nin temellerini güçlendirmek için 12 Haziran 2011 yılında yapılan genel seçimlerden başarıyla çıkan AKP; siyaset, ekonomi, hukuk, eğitim, dış politika, insan hakları ve bürokrasiyle kavgasını çözemedi. Aynı zamanda Kürt sorunu ve “Arap Baharı” gibi dev dalgaları “Neo-Osmanlı” fikriyle karşılayan AKP, bir yandan da “ortağı” Fethullah Gülen Cemaati’nden operasyonlar yiyordu.
2011’de koşullar nerdeydi?
Türkiye 12 Haziran 2011 tarihinde en kritik seçimlerinden birini yaşadı. Bu süreçte “Vesayet rejimi” olarak adlandırılan askeri müdahaleleri tamamen geride bırakmak ve bürokrasiyle olan kavgasını tarihe gömmek isteyen AKP, halktan istediği desteği aldı ve sandıkta tek başına iktidar olarak çıktı. AKP birinci parti oldu, bürokrasideki dönüşümü de sağlamaya başladı ancak ortağı olan Fethullah Gülen Cemaati, 2008’de Ergenekon, 2009’da “KCK”, 2010’da ise “İrtica ile mücadele” ve Balyoz davalarıyla sürdürdüğü operasyonları bu süreçten sonra da çekmeye devam ediyordu.
Yeni anayasa süreci
Aynı yıl sıkışmayı bertaraf etmek isteyen AKP, bugün dile getirdiği “sistem revizyonu” gibi yeni bir anayasa sözünü piyasaya sürdü. Dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek, anayasa konusunu noktalamak istediklerini ve toplumun her kesiminden gelecek görüşleri kabul edeceklerini ileri sürdü.
Ekonomik büyüme yavaşladı
2011 yılının ikinci çeyreğinde ekonominin büyüme ivmesi yeniden yavaşladı, güven zedelendi ve gelgitler 2013’e kadar sürdü.
Eğitimde yeni dönem
AKP toplumsal desteği canlı tutmak için önceki yıllarda mağdur edilmiş mütedeyyin kesimlere yönelik bazı adımlar atmaya başladı ve başörtüsü serbestliği kararını aldı. Aynı yıl Türkiye tarihinde yayımlanmış en kapsamlı öğrenci affı çıkarılarak, kapsayıcılık görüntüsü verildi.
Kürt sorununda silahlı çözüm
Bu gelişmeler yanı sıra Türkiye’nin kangrenleşen Kürt sorununda da yeni bir evreye girildi. PKK ile 2009 yılında Oslo’da yürütülen gizli görüşmeler daha sonra cemaat tarafında deşifre edilecekti. Ve tarih 28 Aralık’ı gösterdiğinde Şırnak’ın Uludere ilçesi Roboski Köyü’nde 34 köylünün ölüm fermanıyla savaşın derinleşeceği gösterildi. Böylece Kürtlerle barışma ve çözüm ihtimali yeniden karamsarlığın ağır bastığı karanlık bir yıla girildi.
Kapıda Arap Baharı
AKP iç çelişki ve çatışmaları organize etmeye ve hakim olma çalışmalarını yürütürken, “Büyük Osmanlı” hayaliyle karşıladığı Arap Baharı da dalga dalga yayılmıştı. 17 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan isyan süreci, Yemen, Mısır, Libya ve Türkiye’nin yanı başı olan Suriye’ye 15 Mart 2011’de sıçramıştı bile. İçeride “Yeni Türkiye”yi kurmaya çalışan AKP, dışarıda da Neo-Osmanlı hayaliyle Şam’da Cuma namazını kılmaya niyetlendi.
‘Sensiz Olmaz!’
Ancak ne var ki iç ve dış siyasi-askeri ve iktisadi sorunlar AKP’ye istediği ivmeyi kazandıramıyordu. Hayali kurulan bugünkü Türkiye’nin temellerinin örülmesi için Erdoğan’ın daha fazla desteğe ihtiyacı vardı. Bu yüzden de “korku, rüşvet ve kayırmacılıkla” bünyesinde topladığı 25 STK üzerinden “Birliğe Çağrı Platformu” kurduruldu. “Teröre Karşı Sensiz Olmaz” adıyla 30 Ekim 2011 Pazar günü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bağımlılıklarını itiraf etmiş meslek örgütleri, sendika konfederasyonları, dernekler ve siyasi partilerin desteğiyle İstanbul’da büyük bir yürüyüş yapacaklarını duyurdu. “Milletimizin birlik ve bütünlüğünü hedef alan bu olaylar karşısında bizler sessiz kalmayacağız” diyen Hisarcıklıoğlu, “terör” adı altında Kürtlere karşı “İşçiyiz, işvereniz, esnafız, memuruz, emekliyiz, çiftçiyiz, doğuyuz, batiyiz, kuzeyiz, güneyiz. Biriz, beraberiz. Oynanan kirli oyuna hep birlikte karşı duracağız. Birliğimizi savunacağız. Hepimiz biliyoruz ki, bu milletin tarihinde kirli oyunlar eksik olmamıştır. Bu kirli oyunları, her zaman milletimizin azim ve kararlılığı bozmuştur. Bizim en büyük gücümüz, kardeşliğimiz olmuştur. Bugün kardeşlik bağlarımızı zayıflatmak isteyenler bilmelidir ki, bu toprakların mayası çok güçlüdür” çağrısını yapıtı.
Hisarcıklıoğlu, bu kapsamda Türk-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen, Hak-İş ve TESK başkanlarını da yanına alarak, CHP, Saadet Partisi, DBP, Has Parti, DSP, BBP ve bazı STK’lerle görüşerek, AKP adına destek istedi. Gerek muhalefetin karşı çıkışı gerekse aralarındaki çelişki ve çatışmalardan kaynaklı bir türlü dikiş tutmayan “Sensiz Olmaz!” yürüyüşü Van’da meydana gelen büyük deprem fırsat çevrilerek ertelendi ve üstü kapatıldı.
2013 Gezi direnişi iktidarı bir kez daha derinden sarsmıştı. Şoku atlatamayan AKP’ye bir darbe daha yine ortağı Gülen Cemaati’nden gelmişti. 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğulları ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun yakın akrabasının da olduğu bir gruba yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlatıldı. Zora düşen iktidarın, Kürtlere sarılmanın dışında çaresi kalmamıştı. Bu yıl Kürtlerle kurduğu “Çözüm Masası”nda ekonomiden siyasete, her alanda derin nefesler almaya başladı. Ancak batmış esnaf hesabıyla demokrasi yerine milliyetçi ve ırkçı politikada medet uman AKP, yeniden “teröre lanet yürüyüşleri” adı altında HDP şahsında Kürtleri karşısına alarak 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine hazırlandı. Seçimin sloganlarından biri de ne tesadüf ki, “Sensiz Olmaz Projesi” diye atıldı.
Kaset başa sardı
HDP’nin parti olarak seçime girmesi sonucu tek başına iktidar olmayı kaybettiğini gören AKP, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la kurduğu “Çözüm Masası”nı devirdi. 7 Haziran seçim sonuçlarını tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu gibi kabul edilmeyerek iptal edildi. 1 Kasım’da yeniden tek başına iktidar olan AKP, bu süreçte DAİŞ’e yüklenen birçok toplu katliamı açığa kavuşturmaktan uzak durdu. Bu süreçle iç içe savaş koşulları hızla şiddetlendi ve kent merkezlerine kadar sıçradı. Kürtler “Çöktürme Planı” ile dize getirilmeye çalışılırken, “15 Temmuz 2016 askeri kalkışma” yaşandı. Hükümet, 21 Temmuz’da OHAL ilan ederek “Allah’ın bir lütfu” olarak “Yeni Türkiye” için peş peşe Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yayınladı. Hak, hukuk, adalet ve özgürlüklerin askıya alındığı süre içerisinde binlerce insan işsiz bırakıldı ve cezaevlerine konuldu. İçerde bunlar yaşanırken, Emevi Camii’nde kılınacak öğlen namazına artık geç kalınmıştı. En azında Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim şekli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak değişmişti. Fakat ekonomi dibe vurdu, Kürt sorunu uluslararası boyut kazandı, AKP tutunduğu MHP’yle hükümet ediyor, İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin ve Adana gibi büyükşehirlerin çoğunu kaybettiler; Suriye’de girilen bataklık İdlib’de sona gelindi ve parti iç çatışmalar alevlendi…
‘Sensiz olmaz’ yine sahnede
AKP, tıpkı 2011 yılında olduğu gibi bugün de içeride ve dışarıda, askeri-siyasi ve ekonomik olarak bir bunalımın içinde ve yönetme becerisini kaybetmiş durumda. MHP’yle oluşturduğu “Cumhur İttifakı” artık Erdoğan iktidarını ayakta tutamıyor. Bu yüzden de 2011 yılında fiyaskoyla sonuçlanan “Sensiz Olmaz!” yürüyüşü bugün halk içinde hiçbir itibarı kalmamış Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu gibi bazı “Kürtler”, 90’ların cinayet şebekesi Hizbullah, ihbarcılığı mahkeme tutanaklarında sabit Doğu Perinçek, “bana bir ekmek düşer mi” düşüncesinde olan bazı “İslamcı Kürtler” ile birlikte HDP’nin kapısına dayanmış durumdalar. Bu yüzden de bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından yönetildiği izlenimi veren “Mülki İdare Haber” isimli Twitter hesabında 3 Eylül’de yapılan “Çocukları PKK terör örgütü tarafından kaçırılan annelerin, örgütün elinden çocuklarını geri alma mücadelelerine destek verilmesi; hem onların çocuklarına kavuşmalarına, hem de bölgedeki psiko-sosyal ortamın değişmesine büyük katkı sağlayacaktır” açıklamasının ardından HDP’ye karşı “Kürt analar” adıyla çok yönlü kuşatma ve provokasyonlar üst üste organize edilmeye başlandı. 2011 yılında organize edilen “Sensiz Olmaz!” yürüyüşü gibi bugün tüm antidemokratik güçlerin ortaklığıyla yaratılmak istenen kampanya da fiyaskoyla sonuçlanacağını tarih herkese gösterecek!
Temcit pilavı gibi ısıtılan bu eski oyun AKP’yi kurtarır mı, ömrünü bir süre daha uzatır mı bilemem ancak ve ancak Türkiye’nin düze çıkması ve Kürt sorununun çözümü adil ve eşit bir barış masasıyla mümkündür.