Bugün Hrant Dink’in katledilişinin 16. yıldönümü. 16 yıl önce bir barış güvercini vuruldu.
Duruşu ve söyleminde barışa ve demokrasiye vurgu yaptı hep. Vurulmadan önceki son yazılarının birinde, içinde bulunduğu ruh halini şöyle belirtiyordu:
“Muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olacak. Yargılanmalar sürecek, yeniler başlayacak. Kimbilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım? Ama tüm bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım. Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”
Ama O, ne kadar acımasız bir sistemde yaşadığımızı aslında biliyordu… Türkiye’de güvercinleri de vururlardı.
***
Malatya’da doğmuştu. Yedi yaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a göçtü. Kısa süre geçmeden anne ve babasının boşanması nedeniyle iki kardeşiyle birlikte ortada kaldılar ve Gedikpaşa’daki Ermeni Protestan Kilisesi’nin çocuk yuvasına kondular. Üç kardeş ilkokulu bu kiliseye bağlı İncirdibi İlkokulu’nda okuyup, yazları da okulun Tuzla’daki kampında barındılar. Hrant Dink Ortaokulu Becziyan, liseyi ise Üsküdar’daki Surp Haç Tıbrevank yatılı okulunda tamamladı. Lisenin ardından İstanbul Fen Fakültesi’nde Zooloji (lisans) okumaya başlayan Dink, bu esnada ilkokuldaki yuvada tanıştığı Silopi doğumlu Ermeni Varto Aşireti’nden Rakel Yağbasan ile evlendi. Eşiyle birlikte Tuzla’daki Çocuk Kampı’nı yönetmeyi üstlendiler ve Tuzla Kampı’nın devlet tarafından ellerinden alınması sırasında mücadele ettiler.
Dink bu dönemde siyasal görüşleri nedeniyle ve değişik vesilelerle üç kez gözaltına alındı ve tutuklandı. 1980-1990 yılları arasında iş hayatıyla yetindi ve kardeşleriyle birlikte bir kitabevi işletti. Bu sıralar, 1996’da, birkaç arkadaşıyla AGOS Gazetesi’ni kurdu. Bu tarihten itibaren de yazdığı yazılarla, Türk ve yabancı basında dile getirdiği görüşlerle dikkat çekti.
***
Dink Türkiye’de değişik yargılamalara tabi tutuldu ve bazı davaları da halen sürüyordu. 2002 yılında Urfa’da verdiği bir konferansta ‘Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim’ dediği için, ‘Türklüğü aşağılamaktan’ üç yıl yargılandı ve sonunda bu davadan beraat etti. Vurulmadan önce bir makalesi nedeniyle açılan davada ise, yine Türklüğü aşağılamak suçundan altı ay hapse mahkûm oldu ve bu cezası ertelendi. Dink’in yargılandığı iki dava daha vardı.
O, Ermeni kimliğinden dolayı hep horlandı, aşağılandı ve dışlandı… Ayrımcılığa uğramanın tecrübeleriyle pişmiş biri olarak bir hafta önce yazdığı bir yazısında her şeyin farkında olduğunu belirtiyordu.
“Birileri karar verdi ve ‘Bu Hrant Dink artık çok olmaya başladı… Ona haddini bildirmek gerek’ diyerek harekete geçti. Kabul ediyorum, kendimi ve Ermeni kimliğimi çok merkeze alan bir iddia bu. Abarttığım öne sürülebilir. Ne var ki benim ruhsal algılamam bu… Elimdeki veriler ve yaşadıklarım bana bu iddiam dışında bir seçenek bırakmıyor. İyisi mi şimdi bana düşen tüm yaşadıklarımı ve sezgilerimi sizlere aktarmak. Sonrası sizin bileceğiniz.”
Rakel Dink’in ifadesiyle: “Bir bebekten bir katil yaratan karanlık sorgulanmadığı sürece” adalet yerini bulmayacaktır.
***
Not: Bugün Agos bürosu önünde anma töreni var. Hrant Dink Vakfı ve anmayı düzenleyen ‘Hrant’ın Arkadaşları İnisiyatifi’ tarafından yapılan duyuruya göre Hrant Dink, bugün saat 15.00’te, 16 yıl önce öldürüldüğü yer olan Agos gazetesinin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde anılacak.