Seydi Fırat
KDP’nin Şengal saplantısı mı, Şengal kompleksi mi, Şengal’e düşmanlığı mı! Her ne ise bir türlü geçmiyor. Toplamında bir kötülük olarak habire Şengal’i hedefliyor. Kendisinin yanı sıra başka kesimleri de Şengal’e karşı, Şengal’deki Êzidîlere karşı saldırıya katmak için elinden geleni esirgemiyor.
Geçen gün Irak ordusu ortak komutanlık odasındaki KDP Temsilcisi Liwa Abdullah Xalik Tilet, Irak ordusuna Şengal’e karşı güç kullanma çağrısında bulundu. Söz konusu temsilci Irak ordusuna, Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ), Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ) güçlerine karşı zor kullanarak Şengal’den çıkarması çağrısında bulundu.
KDP temsilcisinin çağrısı, Êzidî kurumlarını tasfiye etme, Êzidîlerin iradesini kırma çağrısıdır. Yeni bir fermanı Êzidîlere dayatma çağrısıdır. KDP’li Komutanın talebini KDP’nin kurumsal talebi olarak okumak gerek. Şengal’e karşı, Êzidîlere karşı bu ne düşmanlık, bu ne kin, bu ne zalimlik diye vicdan sahibi herkesin sorgulaması ve tepki göstermesi gerekiyor.
KDP, Êzidîlerin güven içinde yaşamalarını, kendilerini özgürce ifade etmelerine yönelik hiçbir zaman samimi bir yaklaşım içinde olmadı, ayrımcı bir yaklaşımları oldu. Kritik dönemlerde Êzidîleri hep yüzüstü bıraktı, katliamlarla yüz yüze bıraktı. DAİŞ’in 2014 Ağustosu’nda Şengal’e saldırıp katliam gerçekleştirmesine yol veren güç KDP’dir, Şengal o zaman KDP’nin koruması altındaydı (Hem de ne koruma). KDP’ye bağlı binlerce peşmerge Şengal’de bulunuyordu. “Şengal’in güvenliğinden, Êzidîlerin güvenliğinden biz sorumluyuz” diyorlardı. DAİŞ saldırınca o güvenlik mekanizması, o sorumluk bizde söylemi ortadan kayboldu. Sonuç kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Êzidîler ağır bir katliama maruz kaldılar. DAİŞ, binlerce insan katletti. Yüzbinlerce insan göç etmek durumunda kaldı. Kadın-çocuk binlerce kişi DAİŞ tarafından kaçırıldı, kaçırılanların ağırlıklı bir bölümünün akıbeti daha bilinmiyor. Böyle bir tablonun ortaya çıkmasına yol veren güç KDP’dir. DAİŞ saldırıları karşısında Êzidîleri hazırlıksız bırakan gücün kendisi yine KDP’dir.
KDP’nin Êzidîlere yönelik siyaseti sırf DAİŞ’in Êzidîlere saldırmasına yol vermekle sınırlı bir durum değil, DAİŞ katliamından sonra ortaya çıkan Êzidî iradesini tasfiye etmeyi hedefleyen bir siyaset güdüyor KDP.
Êzidîler DAİŞ’le savaş içinde örgütlendiler, güvenliklerini geliştirme alanında bir yapılanmaya gittiler. Soykırıma maruz kalan bir toplum, bir halk başka ne yapabilirdi? Irak’ın istikrarsız, güvensiz zemini ve dengesiz güç trafiği içinde kendi güvenliklerini başka nasıl sağlayabilirler, azıcık insani ve ahlaki bir tutuma sahip olan bir güç, bir siyaset bırakalım Êzidîlerin siyasi ve güvenlik alanındaki örgütlülüne karşı çıkmayı destek olmayı tercih eder. KDP’nin tercihi maalesef bu yönlü değil, Êzidîlerin örgütlü bir güç olmalarına karşı saldırgan bir tutum sergiliyor, ortaya çıkan iradeyi tasfiye etmede olmasa olmaz kabilinde bir saplantı içinde.
Bu temelde 9 Ekim 2020’de KDP Irak’la Şengal’e karşı 9 Ekim Anlaşması’nı imzaladı ve o anlaşma temelinde Şengal’i siyasi ve diplomatik alanda izole etme sürecini başlattı, bununla yetinmeyerek Irak’ı Şengal ve Rojava arasında duvar örmeye teşvik etti. Ve Irak şimdi o duvarı örüyor. Tarihsel olarak izolasyona ve defalarca soykırıma maruz kalan bir topluluğa karşı KDP’nin sergilediği yaklaşım son derece tehlikeli ve insanlık dışı bir yaklaşım. Bununla kendi saplantılı ruh halini ne derece tatmin edecek. Türkiye’den, AKP-MHP iktidarından nasıl bir ödül alacak, nasıl bir kirli çıkar sağlayacak bakalım. Ama Şengal politikasının hem Şengal açısından hem de Kürt halkının geneli açısından tehlikeli ve zararlı olduğu ortada.