Yeni Yaşam’da bir önceki yazımda Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istihdam verileri hakkında yazmış, veriler içinde yer alan ve tamamını kadınların oluşturduğu “ev işleri ile meşgul” kategorisine neden içerlediğimi anlatmıştım. Ev işleriyle meşgul olduğu için istihdam dışında sayılan 11 milyon nüfusun tamamının neden kadınlar olduğunu sormuştum. İstihdamda sayılan 9 milyon kadının ev işleriyle meşgul olmadığını nerden çıkarttıklarını merak etmiş patriarka-kapitalizm ikilisine iki çift laf etmiştim.
Yazının üzerinden bir hafta geçmişti ki gazetemiz kırgınlık ve sitem dolu bir mektup aldı. TÜİK yazımda yer alan bazı ifadeler karşısında cevap ve düzeltme hakkını kullanmak istiyordu.
Şimdi TÜİK’in itirazına geçmeden önce sizi sıkmak pahasına yazıda ne dediğimi kısaca anımsatmak istiyorum: “…Ne demek “ev işleriyle meşgul olmak”? Az değil 11 milyon kadın bu statüde. Ücretli bir işte çalışmıyor ve ev işleriyle meşgul oluyor. Peki, ücretli bir işte çalışan resmi rakamlara göre yaklaşık 9 milyon kadın ev işleriyle meşgul olmuyor mu?
…Cinsiyetçi iş bölümü, ev işi olarak tanımlanan ve beslenme, temizlik, yaşlı, hasta, çocuk bakımı gibi hane içinde yaşamın sürdürülmesine dair işleri kadınların omzuna yıkan tarihsel ve toplumsal bir olgu. “Ev işleri”nin duygusal emekle daha da karmaşık hale gelmesi de işin bir başka boyutu. Sadece Türkiye’de değil ataerkil düzenin temel toplumsal zemin olduğu tüm toplumlarda yani neredeyse yer kürenin tamamında kadınlar ev işleriyle meşgul. Ücretli bir işte çalışsın çalışmasın “ev işleri” kadının meşgul olması, kendi yapmasa bile yapılmasını organize etmesi gereken bir konu. Üstelik de bu işler karşısında sarf ettikleri emeğin karşılığı da yok.”
TÜİK’in bu son derece sarih ve verilerin hesaplanmasından çok oyunun kuruluşuna dair itiraz içeren satırlara yanıtı ise “öyle her ev kadınına ev kadını demiyoruz ne sandınız siz?” şeklinde. TÜİK’ten gelen yanıt şöyle çünkü: Ev işleriyle meşgul başlığı altında sınıflanan kadınlar; çalışmayan, iş aramayan ve iş aramama nedeni sorulduğunda da “ev işleriyle meşgul olduğu için” iş aramadığını belirtenlerdir. Düzenli bir işi olmayan, çoğunlukla evde ev işleriyle ve çocuk bakımıyla ilgilenen tüm fertler yazınızda ifade edildiği gibi, ankette doğrudan “ev işleriyle meşgul” başlığı altında sınıflandırılmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, Araştırmada öncelikli olarak tüm fertlerin çalışıp çalışmadıkları ayrıntılı olarak sorulmakta, hatta düzenli nitelik arz etmeyen, çoğunlukla evde ve sınırlı sürelerle yapılan ve çalışma durumuna ilişkin ilk soruya “………..” tarihleri arasında (referans haftası içinde) nakdi veya ayni gelir elde etmek amacıyla bir işte çalıştınız mı?) cevap verirken atlanabilecek bazı işlerin hatırlatılabilmesi için “……..” tarihleri arasında (referans haftası içinde) ev kadını, öğrenci veya emekli bile olsanız nakdi veya ayni gelir elde etmek amacıyla veya ücretsiz aile işçisi olarak bir saat bile olsa bir işte çalıştınız mı?” şeklinde bir soru daha sorulmaktadır. Eğer bu soruya da “hayır” yanıtı verilmiş ise bu kişiler istihdama dahil edilmemekte ve işsiz koşullarını da sağlamıyor ise işgücü dışında sayılmaktadır.”
Oysaki bizim için sorun istatistiklerde kimlerin ev işleriyle meşgul statüsünde sayıldığı değil, ücretli bir işte çalışsın çalışmasın tüm kadınların zaten cinsiyetçi iş bölümü yüzünden ev işleriyle meşgul olması ve bu meşguliyetler için sarf ettikleri emeğin karşılığını almamaları.
Ayrıca TÜİK’in cevabında bizim için sorunlu bir başka durum daha var. Günlük bir işte, yevmiyeli bir işte birkaç saatliğine çalışan bir kadın da çalışmış sayılıyor. Kayıt dışı olması, geçici bir işte çalışmış olması fark etmiyor. TÜİK nezdinde bu tip çalışma istihdamın parçası sayılabilir ama bizim kadınlar için “iş” derken kastımız sağlam statüde, yaşanabilir ücret alınan, güvenceli işler. Daha azıyla yetinmeyeceğiz!