Semsûr Emek ve Demokrasi Platformu 6 Şubat depremlerine dair ‘Umut ve dayanışma ile kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz’ paneli düzenledi. İHD Eşbaşkanı Küçükbalaban ‘Depremde bin 902 çocuk kayboldu. Bu çocuklardan bin 820 çocuğun kimliğinin tespit edildiğini ancak 82 tane çocuğun halen kimliklerinin bilinmediği söylendi’ dedi
Semsûr Emek ve Demokrasi Platformu, “Umut ve dayanışma ile kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz” konulu bir panel gerçekleştirdi. 2 oturumdan oluşan panel Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirildi. Panele Semsûr Emek ve Demokrasi Platformunun bileşenleri, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve konsey üyeleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ve merkez yöneticileri, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ve yöneticileri, Riha ve Dîlok Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ve Semsûr’da bulunan diğer sivil ve demokratik kitle örgütleri katıldı. Panel depremde yitirilen yurttaşlar adına 1 dakikalık saygı duruşuyla başlatıldı. Ardından deprem süreci ve yapılan gönüllü faaliyetli içeren bir sinevizyon izletildi.
Moderatörlüğünü Adıyaman Tabip Odası Başkanı İsmail Tosun’un yaptığı panelde konuşan KESK Eş Genel Başkanı Koçak, “Deprem ve kamusal hizmetler” başlıklı konuya dair konuştu.
6 Şubat depreminde hem bir yurttaş hem de bir sendika temsilcisi olarak yaşadıklarını aktaran Koçak, “Devletin elimizi kolumuzu bağladığı bir süreç yaşadık. Bir anlamda bizim yola çıkışımız engellendi. -Dayanışmaların buraya ulaştırılması sağlayacak araçlara bile izin verilmediği bir süreçten bahsediyoruz” dedi.
Fincancı: Devlet enkaz altında kaldı
Ardından “Deprem ve sağlık organizasyonu” konulu konuşmasını gerçekleştiren Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, her 3 kişiden birinin depremden sonra evsiz kaldığını kaydetti. Fincancı Semsûr’un depremden en çok etkilenen kentlerden biri olduğunu belirterek şunları söyledi: “Adıyaman’da enkaz kaldırma çalışmalarında eğer yağmur yağmıyorsa kent tümüyle toza bulanıyor. Adıyaman’da Hatay’da, yapılan ölçülmelerde, TTB merkezlerinde kurduğumuz hava ölçüm cihazlarına göre hava kirliliği ortalama değerlerden 3 kat daha fazla olduğunu gördük. Bu çok ciddi bir sağlık riski. Bu nedenle birçok insan sağlık sorunu yaşıyor. Adıyaman’da her 10 aile sağlık merkezinden dokuzu yıkılmış durumda. Devletin hiçbir sorumluluk üstlenmediği, devletin sunması gerektiği sağlık hizmetlerinin de enkaz altında kaldığın tanıklık ettik. Ama biz bunu pandemide de gördük. Hepimizi hasta kılmıştı, bizi ölüme terk etmişti. Biz bu ölümü yakından izlemek zorunda kalmıştık. Onların verdiği rakamla 100 bin, TTB pandemi çalışma grubunun belediyelerden derlediği verilere göre 300 binden fazla. Yani üçte birini söylediler. Şimdi depremde yitirilen canların 50 bin olduğunu söylerken bir kamu yetkilisi 130 diye bir rakam telaffuz etti. Ama tüm verilerle birlikte baktığımızda yüzbinleri buluyor yitirdiğimiz canlar. Sağlık kurumlarının yakıldığını gördük biz bu depremde. En sağlam olması gereken yerler ne yazık ki zarar gördü. Bu nedenle enkazlardan çıkan yaralı insanların da gidebilecek bir yer olmadığı için yitirildiğini biliyoruz.”
Deprem davalarında cezasızlık
Ardından Adıyaman Barosu Başkanı Bilal Doğan, “Depremde Hukuksal Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı konuşma yaptı. Doğan, deprem sürecinde gerçekleşen davalarının Türkiye’deki cezasızlık politikasına birer örnek olduğunu belirterek, “İlk önce bu cezasızlık politikası ile mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Bin 902 çocuk kayboldu
İHD Eşbaşkanı Hüseyin Küçükbalaban, deprem sürecinde iktidarın ve devlet kurumlarının yetersizliklerini ve uyguladıkları politikaları hatırlattı. Depremin ilk günlerinde OHAL ilan edilmesine değinen Küçükbalaban şunları söyledi: “Devlet bu süreci kendi yararına kullanmaya başladı. Gözaltı süresi 4+3 gün yani 7 güne çıkartılmış. Bunun depreme ne katkısı olacak bilmiyoruz. İnsanların bilgiye erişimi engellendi. Bu süreçte 230 tane gazeteci gözaltına alındı. Tamamı alanlardan uzaklaştırıldı. Depremde Suriyeli mültecilere verilen çadırlar onlardan alındı. Kürt köyleri yardımlara daha az erişti. Bunlar ayrımcılıktır, devlet bunu önceden de yapıyordu çünkü devletin kendi kodları var ve kendi makul insanına yardım etmeye çalıştı buna depremde de şahit olduk. İnsanlar gözaltına alındı ve bir kişi işkenceden hayatını kaybetti. Kayıplara gelirsek bizim kayıtlarımıza göre bin 902 çocuk kayboldu. Bu çocuklardan bin 820 çocuğun kimliğinin tespit edildiğini ancak 82 tane çocuğun halen kimliklerinin bilinmediği söylendi.”
Yapılması gerekenler konuşuldu
Son olarak “Deprem ve kent” konulu bir konuşma yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Adıyaman İl Temsilcisi Osman Özdemir, yeniden yapılacak olan yapılar ve kurulacak olan kent merkezinde yapılması gerekenleri sıraladı.
Özdemir’in konuşması ardından ilk oturumu sona eren panelin ikinci oturumu kısa bir aradan sonra devam etti.
İkinci oturum Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Semsûr Şubesi Kadın Sekreteri Rengin Kılınç’ın moderatörlüğünde serbest kürsüyle devam etti. Kürsüye kentte çalışmalar yürüten kurum temsilcileri ve çok sayıda yurttaş çıkarak yaşanan süreci ve yapılması gerekenleri tartıştı. Kürsüye çıkan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Semsûr İl Eşbaşkanı Hüseyin Coşkun söz aldı. Coşkun, deprem sürecinde iktidarın yurttaşları yalnızlaştırdığını vurgulayarak, “Her süreçte olduğu gibi bu süreci de dayanışmayla atlatacağız” dedi.
Serbest kürsü ardından panel plaket dağıtımıyla sona erdi.
HABER MERKEZİ