Semsûr’da bulunan Zülfikar Yılmaz Çadır Kenti’nde sağlık çadırında çalışanlar gönüllü, ilaçlar halktan: Devletin olmadığı bir yer
Hüseyin Kalkan / Semsûr
Semsûr’da (Adıyaman) Zülfikar Yılmaz Çadır Kenti’nin özel bir yeri var. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Semsûr Şube Başkanı Zülfikar Yılmaz depremde yaşamını yitirdi. Bu çadır kentte onun anısına oluşturulmuş. Ve hâlâ gönüllü genç insanlar bu çadır kentte çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu çadır kente girdiğimizde ip atlayan çocuklarla karşılaşıyorsunuz. Çocuklar sürekli ip atlıyor çünkü başka oyuncakları yok. Bazen buradaki gönüllü çalışanlarla başka oyunlar icat ediyorlar ve oynuyorlar.
Trabzonlu-Liceli el ele
Buradaki en hareketli çadır, en çok insanın girip çıktığı çadır “Sağlık çadırı.” Sağlık çadırını gönüllüler yürütüyor. Şimdiye kadar birçok gönüllü çalışmış, gidip tekrar gelenler olmuş. Gelip henüz gitmeyenler var. Zülfikar Yılmaz Çadır Kenti’ni ziyaret ettiğimizde Trabzonlu Elif Koçanoğlu ve Liceli Zeliha Peker’le konuştuk. Bazen birlikte bazen tek tek söz alıp burada yaşananları ve yaptıkları çalışmaları anlatıyorlar: “Buraya ilk çadırlar kurulduğunda sağlık çadırı da kuruldu. Bir ihtiyaçtı. İlk açıldığında birçok hasta geliyordu. Birçok yaralı geliyordu. Enkaz altında kolu kalmış, bacağı kalmış yaralılar geliyordu. Burada müdahale ediyorduk. Pansuman işleri yapıyorduk. Bir de tansiyon hastaları, şeker hastaları çok geliyordu. Bu ilk süreçler için böyleydi. İlk süreç biraz daha yoğundu, biraz daha ilk müdahale noktasında gelişiyordu. Süreç ilerledikçe belli noktalarda sorunlar açığa çıktı. Enfeksiyon durumları açığa çıktı. Bitlenme vakaları görülmeye başlandı. Sağlık ihtiyacını gidermeden çok ilaç dağıtıyorduk. Biz bu süreçte ilaç dağıtımına azalttık. En çok ihtiyacımız olan ilaçları bıraktık.”
Devletsiz de oluyor
Burada devletten gelen bir şey yok. İlaçlar halktan ve Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) gelmiş. Sağlıkçılar da gönüllü. Bu çadırlarda ve sağlık çadırında hayat devletsiz yürüyor. Gönüllerden Zeliha Peker, ilaçların nereden geldiği ve nasıl dağıtıldığına dair şunları anlatıyor: “Halktan gelen ilaçlar oldu. Genellikle ağrı kesici ve akut hastalıkların ilaçları geliyor. Şeker hastalığı, tansiyon hastalığı için ilaçlar geliyor. Çeşitli kentlerdeki tabip odalarında ilaç yardımı oldu. TTB Genel Merkezi’nde de ilaç yardımı oldu ama genel itibariyle halktan geldi ilaçlar.”
Birlikte öğrenmek
Elif Koçanoğlu, birlikte öğrenme üzerinde duruyor. Buradaki çalışmalara dair şunları anlatıyor: “Bu çadır kurulduktan sonra ne kadar insana yardım ettiğimize dair net bir sayı vermem mümkün değil. Çadır ilk kurulduğunda burada değildim. İlk hafta çok yoğun hasta geldiğini arkadaşlar söyledi. Ben ikinci haftada geldim. Günde 40-50 hasta geliyordu. Ama sonra gelen hasta sayısı azaldı. Biz olabildiğince buradaki insanlara çok fazla ilaç vermemeye çalışıyoruz. İlk açıldığında buraya bir ilaç deposu gözü ile bakıldı. Burada ilaç dağıtıldığı sanıldı. Bu anlayışın önüne geçildi. Şu anda daha az hasta geliyor. Yavaş yavaş halkın biz gönüllerden beklentileri evrildi.”
Günde 5-6 hasta geliyor
Peker, çocukları anlatıyor, bazen gerçek hasta oluyorlar bazen sağlıkçı ablalarına, abilerine naz yapmak için hasta oluyorlar. “Çocuklar çok hasta oluyor mu?” sorumuzu Peker, şöyle yanıtlıyor: “Soğuk algınlığı çok oluyor. Bir de bitlenme vakaları var. Özellikle çocuklarda çok bitlenme vakaları var. Evleri yıkıldığı ve banyoları olmadığı için yıkanmıyorlar ve bitleniyor. Havalar ısınmaya başlıyor. Çok fazla toz var. Salgın hastalıkların başlama riski var.” Depremin yarattığı travmalar nedeni ile çadıra başvurular olmamış, “Bize direkt başvuran olmadı ama çok denk geldik. Kapıyı kapatmaktan korkan insanlar oluyor. Çocuklar hem deprem anında hem depremden sonraki olaylardan çok etkilenmişler.” diye anlatıyorlar. Son olarak buradaki deneyime dair şunları söyleyerek bitiriyorlar: “Arkadaşlarla birlikte deneyim kazanıyoruz. Geldiğimizden beri buradaki pratiklerde gözleme noktasında belli bir deneyim oldu. Bu deneyimlerin her zaman yararı olacaktır.”