Ölüm kokusunun hakim olduğu Semsûr’a şehir dışından binlerce insan getirildi. Kütahya, Afyon, Sakarya, Trabzon, Tokat, Yozgat, Uşak gibi kentlerden getirilen bu insanlar, ‘Adıyamanlıyız’ deyip hangi mahalleden olduklarını söylemiyor
Depremin harabeye çevirdiği Semsûr’da (Adıyaman) resmi verilere göre bin 485 bina tamamen yıkılırken, 5 bin civarında binanın ise ağır hasarlı olduğu ve acil yıkılması gerektiği belirtildi. Resmi olmayan bilgilere göre ise, ölüm oranı çok daha yüksek. Depremin olduğu ilk günden bu yana Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan ve ismini vermek istemeyen bir sağlık çalışanı, 67 bin kişinin ölüm kaydının alındığını ifade etti. Cenazelerin hastane bahçesine battaniye içine sarılarak dizildiğinin altını çizen sağlıkçı, canını en çok yakan şeyin ise köpeklerin bazı cenazeleri yemesi olduğunu ifade ediyor.
Ölüm kokan kent
Kelimelerin bin bir zorlukla ağzından döküldüğü sağlıkçıyı geride bırakıp kentin içine doğru gidiyoruz. Kolik (Kahta) ilçesinden şehre gelindiğinde hastane bölgesinde yıkımın boyutlarına hemen şahit olmuyoruz. Ama hastaneden çıkar çıkmaz ölüm kokan kentin sessizliği ile karşılaşıyoruz. Yüzde 60’ı yıkılmış, geriye kalan yüzde 40’nın ise hasar gördüğü kentten gelen tek ses ise enkaz kaldırmak için çalışan dozerlerin sesi oluyor. Dozerlerin başında ise birkaç polis ve asker dışında bekleyen kimse yok.
Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan ve ismini vermek istemeyen bir sağlık çalışanı, 67 bin kişinin ölüm kaydının alındığını ifade etti. Sağlıkçı, canını en çok yakan şeyin ise köpeklerin bazı cenazeleri yemesi olduğunu ifade ediyor
Gavur Mahallesi
Enkaz kaldırma ise tamamen yıkılan kentin ana bulvarında yapılıyor. Kentin iç kısımlarına özellikle eski cezaevinin olduğu mahallelere doğru ilerledikçe yıkımın büyüklüğü daha çok görülüyor. Yoksul kesimin yaşadığı ve romanlara konu olmuş “Gavur Mahallesi”nden ise geriye bir şey kalmamış. Ölüm kokusundan duramadığımız mahallede, çok az sayıda insan kalmış. Kalanlar ise kendi imkanları ile boş arazide kurdukları derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor. Yanlarına yaklaştığımızda ilkin bizi devlet yetkilisi sanıyorlar. Hemen şu cümleleri sıralıyorlar: “Bize çadır lazım. Burada insan kalmadı herkes kendi imkanları ile kenti terk etti.” Gazeteci olduğumuzu ifade ettiğimizde ise, “Lütfen duyurun sesimizi. Kimse duymuyor bizi. Sahipsiz kaldık” diyorlar.
Enkazda hala insanlar var
Neredeyse hiçbir çalışmanın yapılmadığı mahallede, “Enkaz altında hala insanlar var mı?” diye sorduğumuzda ise, “Buradaki insanların yüzde 10’u dahi çıkarılmadı. Bunları da halk kendi imkanları ile çıkardı. Dolayısıyla hala binlerce cenaze var bu enkazların altında. Bu aldığınız koku ölen insanların kokusu. Burada duramıyoruz. Ama ne yapalım yapacak bir şeyimiz kalmadı” şeklinde cevaplıyor. Mahallede biraz daha ilerlediğimizde bir-iki parkın içine çadır kent kurulduğunu görüyoruz. Yaklaşık yüze yakın çadırın kurulduğu bu yerler ise tamamen dolduğundan, mahallenin ihtiyacını karşılamıyor.
Çocukların çırpınışı
Aldığımız bir duyum üzerine 3’üncü çevre yolunun geçtiği ve yeni yerleşim yerinin yapılacağı belirtilen, kentin üst kısmına doğru gidiyoruz. Buraya varmadan önce birkaç çadırın kurulduğu yerde durduk. Arabadan iner inmez bisikleti ile iki çocuk yanaştı yanımıza. “Abi siz hasar tespiti için mi geldiniz?” diye sorup cevap vermemizi beklemeden “Bizim evimiz şurada çok hasar görmüş gelin bakın” diyorlar. Gazeteci olduğumuzu söylememizin ardından, “Abi şu çadırları görüyor musunuz. Bunlar şehir dışından geldiler. Bizlere çadır vermediler, onlara verdiler, biz de onların yanında kalıyoruz” diyerek, yanımızdan ayrıldılar.
Bunlar buralı değil
Çadırların hemen yanından bulunan bir hurdacıya uğruyoruz. Çocukların iddialarını sorduğumuzda ise, “Doğrudur. Ama burada az var, siz 3’üncü çevre yoluna gidin. Nerden getirdiklerini bilmiyoruz. Türkiye’nin her tarafından plakalar var. Bu insanlar buralı değil” deyip, seslerini kamuoyuna duyurmamızı istiyorlar.
Bu insanlar nerden getirildi
Hisar Düğün Salonu’nun hemen üstünden başlamak üzere 3’üncü çevre yolunun alt ve üst tarafından, Oduncular Pazarı’na doğru kurulmuş yüzlerce çadır görüyoruz. Tamamı il dışından gelmiş. Araç plakalarından da anlaşılacağı üzere; Kütahya, Afyon, Sakarya, Trabzon, Osmaniye, Erzurum, Elazığ, Tokat, Yozgat, Çorum vs. birçok plaka görmek mümkün. Hiçbir çadır kentte görülmeyen asker ve polislerin buradaki yoğunluğu ise dikkat çekiyor.
Kürtçe bilmiyorlar
Yanlarına yaklaşıp “Nerelisiniz?” diye sorduğumuzda ise Semsûr’a ait olmadığı bariz bir şekilde görülen bir şive ile “Adıyamanlıyız” diyorlar. Kürtçe’ye dair tek kelime dahi bilmezlerken, “Peki hangi mahalledensiniz” deyince, susmayı tercih ediyorlar.
Hedef demografik yapı
‘Nerden getirildiklerini bilmiyoruz. Türkiye’nin her tarafından plakalar var. Bu insanlar buralı değil’ diyen Semsûrlular, çadır kentlerde acil kimlik ve ikametgah tespiti yapılmasını istiyor. Semsûrlular, ‘Tedbir alınmazsa demografi değişecek’ diyor
Bu duruma karşı çıkan Semsûr halkı ise şunları ifade ediyor: “Çadır kentlerde acil bir kimlik ve ikametgah tespitinin yapılması gerekiyor. İkametgahı Adıyaman olmayanların acil bir şekilde şehir dışına, yani geldikleri yerlere gönderilmeleri gerekiyor. Gerekli tedbirler alınmadığı sürece şehrin değişen demografik yapısı daha da değişecektir. Bu insanlar sırf karınlarını doyurmak için yerle yeksan olan Adıyaman’a gelmiş olamazlar. Gidecek başka bir yerleri olmadığı için de Adıyaman’a gelmiş olamazlar. Gerekli önlem alınmadığı sürece sayıları gittikçe artacaktır. Yakın zamanda can havliyle evlerini terk eden ve il dışına giden hemşerilerimizin evlerine dadanacaklar.”
Yetkililer sessiz
Sanal medya üzerinden de seslerini duyurmaya çalışan kent sakinlerinin çığlıklarını ise ne Adıyaman Valisi, ne Belediye Başkanı ne de kentteki hiçbir yetkili cevap dahi vermiyor.
Toprağınıza sahip çıkın
Öte yandan binlerce insanın terk etmek zorunda kaldığı kentte geriye kalanlar ise, içinde bulundukları tehlikeye karşı, “Kimse topraklarını terk etmesin. Evet zor günler yaşıyoruz. Bunu dayanışma ile aşabiliriz. Ama topraklarımız başka insanlara peşkeş çekiliyor. Lütfen gelin ve topraklarınıza sahip çıkın” çağrısı yapıyor.
HABER MERKEZİ