Yaşanan savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli mültecilerin AKP-MHP iktidarı tarafından kullanıldığı ifade ediliyor. Özellikle selefi olan mültecilerin bekçilik veya güvenlik görevlisi yapıldığı iddia edildi
Ali Kasım
Türkiye’deki mülteci krizi gün geçtikçe büyümekte ve bu kriz Afganistan’dan gelen göçmenlerle birlikte toplumsal ve ekonomik sorun olmaktan çıkıp siyasi bir soruna dönüşmüş durumda. Halkın uzun süre rahatsız olduğu bu konu artık yeni seçim dönemine giren Türkiye’nin yeni siyasi dengelerin ve tarafların oluşmasına, zaman zaman ise keskin ve uç söylemlerin açığa çıkmasına evrildi. Toplum ve muhalefetten çıkan bu tepkilere karşılık ise AKP-MHP iktidarının tavrı mültecilerin ülkelerine gönderilmeyeceği üzerineydi. Fakat son dönemde değişen siyasi ve seçim iklimi, iktidarın tekrardan Suriye topraklarına yönelik uzun vadeli hesaplarından kaynaklı bir kısım mültecinin Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’nin ele geçirdiği alanlara yerleştireceği ifade edildi.
Kamplardaki durum
Öte yandan AKP-MHP iktidarının selefi düşüncede olan mültecileri çete liderleri aracılığıyla devletin çeşitli kademelerinde koydukları belirtildi. Suriye iç savaşından bu yana Urfa, Antep, Kilis ve Hatay’da kurulan mülteci kamplarının Türkiye bağlantılı çete grupların eleman yetiştirme kamplarına dönüştürüldüğü ifade edilirken, “tetikçilik”, “ajanlaştırma” gibi çok sayıda faaliyetlerde, Libya, Karabağ, Afganistan, Ukrayna gibi savaşlarda kullandırıldıkları iddia edildi. Yine yüzbinlerce mültecilerin Türkiye vatandaşı yapılarak, seçim anketleri ve seçimlerde kullanılmaya hazırlatıldıkları aktarıldı.
Bekçilik kayıtları
Mültecilerin bekçilik veya güvenlik görevlisi olması için kayıtlarının da alındığı belirtildi. Bu kayıtları ise Urfa’da Mesut isimli bir subayın ve Suriyeli olan Ebu Haris Reqawi isimli bir kişinin aldığı iddia edildi. Ebu Haris’in de Ehrar El-Şam grubunun güvenliğinden sorumlu kişi olduğu belirtilirken, IŞİD’in bulundukları bölgeye saldırmasının ardından Türkiye’ye gelerek devlet kademelerinde çalıştığı ifade edildi.
İktidarın politikası
Bekçiliği, bir ülkenin güvenliğinin kılcal damarlarına benzetmek çok yanlış olmaz. Bekçilik ülkede yaşanan tüm kirli işlerin illegal yürütüldüğü ya da yürütülen illegal düzenin aklandığı bir kurum olarak oluşturuldu ve o şekilde de yürütülmekte. Uygulanan her türlü toplumsal şiddetin normalleştiği bu kurum aracılığıyla, devletin özel operasyonlarıyla mafya ve çete gruplarından ele geçirdiği kayıt dışı cephane, silah ve askeri malzemelerin ‘Güvenlik Kolluk Güçleri’ adı altında zimmete geçirilmekte. Yürürlüğe girecek olan bu bekçi uygulaması, her ne kadar bekçilik yürürlüğü kararnamesine uygun olmasa da iktidar için insan sömürüsü öncelikli bir uygulamadır.