Balık tutan Şeladizeli 4 yurttaşın hava bombardımanında öldürülmesi üzerine, TSK üssünün basılmasının ardından Barzani hükümeti halkı suçlarken, eylemcilerin mesajı ise eski tartışmaları alevlendirdi. KDP dışındaki tüm parti ve oluşumlar topraklarındaki askeri üslere karşı çıkıyor
Aziz Oruç/Süleymaniye
Federe Kürdistan Bölgesi’nin Dihok kentinin Amediye ilçesine bağlı Şeladize kasabasında TSK’ye ait askeri üssün halk tarafından basılması bir anda tüm gözleri buraya çevirdi. Tam da Kobani’nin IŞİD’den kurtarıldığı 26 Ocak’ın yıldönümünde yaşanan büyük eylem için Türkiye ve Federe Kürdistan Hükümeti ‘PKK provokasyonu’ açıklamasına sarılırken, gerçek görünenden çok farklı. Behdinan’ bölgesindeki Amediye, Şeladize, Hetute, Deralok, Qeladize Türkiye’nin hava saldırılarının en çok olduğu, sivil ölümlerin yaşandığı, halkın en fazla göç ettiği alanların başında geliyor. Bölgede yaşayan halk yıllardır Türkiye’nin saldırılarına maruz kalıyor. Neredeyse her aileden en az bir kişi Türkiye’nin saldırılarında yaşamını yitirmiş, yaralanmış ya da saldırılardan zarar görmüş. Aslında bölge halkı bu durumu şöyle özetliyor: “Saddam zamanında her aileden en az bir kişi katledildi, şimdi Saddam yok ama Türkiye’nin saldırılarından dolayı her aileden en az bir yakınımızı kaybediyoruz.”
Roboski’den Deralok’a
Şeladize’de ne olduğunu kısmen anlamak için bunlar yeterli olsa da asıl patlama 23 Ocak’ta yaşanan sivil ölümlerinden sonra yaşandı. Türkiye’nin 23 Ocak’ta Amediye’ye bağlı Deralok ve Hetute beldelerine yönelik hava saldırıları sonucunda 4 sivil yaşamını yitirdi, 2 sivilden ise hala haber alınamıyor. Oysa hava saldırısında öldürülenler Zê Nehri’ne (Zap) balık tutmaya gitmişti. Hava saldırılarından sonra bin bir zorlukla olay yerine giden köylüler, belki en acı duyguları yaşıyordu. Ne acıdır Kürt halkı bu acıyı 2011 yılında Roboski’den de biliyor. Savaş uçaklarının bombardımanı ile ‘kaçakçı’, ‘terörist’ denilerek, çoğu çocuk 34 sivil katledilmişti. Deralok’ta da Zê Nehri üzerinde gençlerin tuttuğu balıklar ile cenazeleri yan yana düşmüştü. İşte köylüler bu gerçeği bu acıyı anlatıyordu, “Bakın bunlar balık tutmaya gitmişler, sivillerdi” diyordu. Çünkü bombardıman yapılmadan önce bölgede uzun süre keşif uçakları dolaşmış. Öyle anlaşılıyor ki keşif uçakları gençlerin nehirde balık tuttuğu ve sivil olduğunu tespit etmişti. Peki tıpkı Roboski’de olduğu gibi Deralok’ta da sivil oldukları bilinmesine rağmen mi hava saldırısı yapılmıştı? Bu sorular halen yanıtını bulmuş değil.
Turizm merkezi
Deralok tam da gençlerin Zê Nehri’ne gidip balık tutacağı, gezeceği, piknik yapacağı bir yer. Yani bombalanacak yer değil. Deralok, tarihiyle, doğasıyla bilinen çok önemli merkezlerden biri. Şerane, Biyawe, Şeranik ve Reşave’de birçok yeri yazın serin kışın ise sıcak olduğu için Deralok’un dışından da her yıl binlerce kişi ziyaret eder. Zê Nehri de tam ortasından geçer. Dört mevsimde güzellikleriyle bilinen Deralok, kışın ve sonbaharda ziyaretçi akına uğruyor.
Öfke büyüktü
Şeladize’de öfke büyüktü. Köylüler hava saldırısında ölen yakınlarının cenazelerini bile bulamıyordu. Acılarını, öfkelerini içlerine gömerek, köy köy, mağara mağara, kaya kaya çocuklarının, yakınlarının cenazelerini aradılar. Düşünün ki köylüler Deralok’taki hava saldırısında yaşamını yitirenlerin cenazelerini ararken, Hetute’de bir mağarada aynı gün yapılan hava saldırısında yaşamını yitiren Ziyad Hecî Zêro ve Bextiyar Hesen’ın cenazesini bulacaktı.
Öfke patlaması yaşandı
Behdinan halkı direniş kimliğiyle biliniyor. 1991 yılında da Zaxo, Deralok, Şeladize, Amediye halkı Saddam’ın zulmüne karşı ayaklanıp, tüm bölgeyi işgalcilerden kurtarmıştı. 23 Ocak’ta sivillerin ölümünden sonra halkın Türkiye’ye karşı tepkisi çok daha fazla oldu. Aslında eylemler 26 Ocak’tan önce başlayacaktı. 25 Ocak’ta Deralok asayişinin halkı engellemesine rağmen yüzlerce kişi toplanıp, Türkiye’nin saldırılarını protesto etti. Ama halkın sivil ölümlere karşı Türkiye’ye öfkesi dinmiş değildi. Halk yıllardır bölgede yerleşim yerlerine çok yakın yerlerde kurulan askeri üslerden artık bıkmıştı. Şeladize, Deralok, Hetute halkının öfkesi sadece 4 sivilin ölümüne duyulan bir öfke değildi. Yılların birikmiş öfkesinin patlamasıydı.
12 yaşındaki çocuk öldürüldü
Halkın öfkesine karşılık veren askerlerin açtığı ateşle 12 yaşındaki Hisen Rekan isimli çocuk yaşamını yitirdi. Olayların büyümesi üzerine savaş uçaklarının bölgede alçak uçuş yapıp sonic patlamalara neden olması nedeniyle de 50’li yaşlarda ismi açıklanmayan bir kişi geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Aynı müdahalede 6 kişi yaralandı.
‘Askeri üsler kapatılsın’
Kadınların ön saflarda ellerinde dövizler ve pankartlarla başlayan yürüyüşünün yönü bir anda Şeladize’de bulanan Sire Askeri Üssü’ne çevrildi. Binlerce kişi, asayiş güçlerinin müdahalesi ve dikenli tellere aldırış etmeden askeri üsse girerek, araçları, çadırları, tankları ateşe verdi, üssü taşladı. Öfke büyük olduğu kadar eylemcilerin kararlılığı da büyüktü. Askeri üste bulunan onlarca asker ve ağır silahlara rağmen halk tüm engelleri aştı. Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri üslerinin kapatılması ve askerlerin çıkmasını isteyen halk, Erdoğan’a olan tepkilerini de sloganlarıyla gösterdi.
Sonrası Şeladize’de
yaşananlar böyleyken, aslında sonrasında yaşananlar da bir o kadar yankı uyandırdı. Kobani’nin özgürleştirildiği bir günün yıldönümünde bu eylem kendinden epey söz ettirirken, Kürdistan Bölgesi’nde 1991’de bu yana varlığını koruyan Türkiye’ye ait 20’nin üzerinde askeri üsler, MİT merkezleri bir kez daha gündeme geldi. Bir de direnişe karşı yapılan açıklamalar, halkın hedef gösterilmesi, eyleme katılanları soruşturmalarla tehdit etmek gibi birçok gelişme yaşandı.
Barzani halkı tehdit etti
Olayın yaşandığı sıralarda ilk açıklamayı yapan Erdoğan, şunları söylüyordu: “Şeladıze’de yanlış yaptılar, uçaklarımızı, SİHA’larımızı gönderdik hemen dağıldılar.” Peki Türkiye’nin hava saldırılarında 6 sivilin yaşamını yitirdiği Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani ne diyordu? Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşüp, özür dilerken, halkı da suçlayıp, haklarında soruşturma açmakla tehdit ediyordu. Ne acı değil mi?
Gazeteciler gözaltında
Ama durun bu kadar da değil, gün boyu halkın tepkisini, direnişini canlı canlı dünyaya duyuran NRT TV ekibi, olayların ardından Dıhok’a dönerken KDP asayişi tarafından gözaltına alındı, kamera, fotoğraf makineleri ve kartlarına el konuldu. Gelen tepkiler üzerine gazeteciler serbest bırakılırken, malzemeleri ise verilmedi.
Barzani tehdit etti
Barzani’nin 27 Ocak’ta yaptığı açıklamasının hemen ardından Dıhok Asayiş güçleri NRT TV’nin Dıhok Ofisi’ni hiçbir gerekçe göstermeden kapatırken, ofis sorumlusu da gözaltına alındı. Dıhok ve Şeladize’de de çok sayıda aktivist ve yurttaş gözaltına alındı. Bedel Berwari ve Salih Rekani isimli aktivistler de asayiş güçleri tarafından gözaltına alındı.
Yaman çelişki
KDP ve Barzani, hava saldırılarında sivillerin ölümünü protesto eden halkı suçlarken, Irak devleti ise Türkiye’nin saldırısına karşı sert bir nota yayınladı. Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak uyarıldı.
KDP dışında tüm partiler tepkili
Irak’ın yanı sıra YNK, Goran Hareketi, Tevgera Azadi, Kürdistan Komünist Partisi, Emekçi Partisi, Yeni Nesil Hareketi, Yekgirtu, Komela İslami, Şengal Demokratik Özerk Meclisi, KNK ve birçok parti yaptığı açıklamalarla Şeladize’deki sivil ölümlere tepki göstererek, Türk askeri üslerinin kapatılması ve askerlerinin sınır dışı edilmesini istedi.
Her yerde üsleri bulunuyor
Şeladize’de yaşananlar ne ilk ne de son gibi görülüyor. Çünkü Türkiye, 1983 yılından beri Federe Kürdistan Bölgesi’ne birçok sınır ötesi operasyon yaptı. 1991’den bu yana 20’nin üzerinde askeri üs ve MİT merkezi kurdu. Türkiye’nin Batufa, Kanimasi, Bamerne, Amediye, Deraluk, Şeladize’nın yanı sıra son süreçte Bradost, Bermize, Lelikan, Geliye Reş gibi alanlarda kurduğu askeri üsleri bulunuyor.
Halkın tavrını doğru okumak
Şeladize halkının tavrı doğru okunmalı. Çünkü halk haklı olarak hava saldırılarında artık sivillerin ölmesini istemiyor ve bölgede bulunan Türk güçlerinin de çıkmasını istiyor. Önemli bir diğer husus da tüm Kürdistani güçlere verilen mesaj. Tüm siyasi partilerden ve güçlerden de tutum istiyor. Şeladize’de askeri üsse yönelik yapılan eylem sırasında kameralara konuşan bir yurttaşın sözleri de aslında tüm yaşananları özetliyor. Şöyle diyordu öfkeyle: “Biz Kürdüz. Tüm parçalar birdir, Kürdistanlıyız. Düşmanların çizdiği sınırları kabul etmiyoruz. Sykes Picot’u kabul etmiyoruz. Kürdistan bir parçadır, dört parça olarak kabul edenler Sykes Picot’un ortaklarıdır. Erdoğan’ın işbirlikçileridir. Yaşasın Kürtlerin birliği.”