Türkiye, Kandil bölgesine yapılan operasyonları konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçim konuşmalarında sık sık operasyona ve “terör”e vurgu yapıp Kandil’e az bir mesafenin kaldığını, yakında ele geçirileceğini belirtmesi (Nisan-Haziran açıklamaları Basın), ardından Şengal ve Mahmur’u hedef göstermesi, (7 Haziran 2018) büyük televizyon kanallarının bu konudaki “survivor” tarzı yayınları, muhalefetin eleştiri oklarının odağı oldu.
CHP’nin Başkan adayı Muharrem İnce’nin “davullu zurnalı operasyon olmaz” eleştirisiyle başlayan polemiğe, İYİ Parti, SP başkan adayları da katılınca, iş iyice büyüdü.
Muhalefet haksız mı?
Öncelikle sınır ötesi operasyonların, sadece AKP hükümetinin icraatı olmadığı biliniyor. Önceki hükümetler de bunu bir politika aracı olarak epey kullandı. Yani sürpriz bir durum yok. Türkiye, 1984-1998 döneminde çok büyük operasyonlara tanık oldu. Her seferinde de “kökünü kazıyacağız” denildi. AKP, iktidara geldiği 2002’den 2007’nin sonuna kadar operasyon yapmadı. Yani ihtiyaç duymadı. Ki zaten OHAL’i kaldırmak ve “Kürt sorunu benim sorunumdur” diyerek önemli bir sempati toplamıştı. Ancak sonunda sihir bozuldu! AKP de sınır ötesi operasyon kervanına dahil oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı buna kim “ikna etti” bilinmiyor! Derin devlet mi, silah tüccarları mı, yoksa AKP içindeki lobiler mi!
AKP’nin sınır ötesi ilk operasyonu 1 Aralık 2007 tarihinde gerçekleşti. Onu 6 hava operasyonu daha izledi. Sonra… 2008’de üç, 2011’de iki, 2012’de bir sınır ötesi hava operasyonu gerçekleştirildi. 2013-2014’teki çözüm sürecinde operasyonlar bıçak gibi kesildi.
Üç yıllık sessizlik, HDP’nin sürpriz yapıp 81 milletvekili çıkardığı 7 Haziran seçimlerinden tam 40 gün sonra bozuldu. F-16’lar bir kez daha sınır ötesine havalandı. 2016’da üç, 2017’de 10’u aşkın bombardıman gerçekleşti.
Ancak, 2018’e girildiğinde durum aniden değişti! Sınır ötesi hava bombardımanı Afrin’den sonra neredeyse rutin uçuşlara dönüştü. 2002-20017 döneminde, Federe Kürt Bölgesi’ndeki Kandil’e yönelik düzenlenen sınır ötesi hava harekatı sayısı 28 iken, sadece 10 Mart-10 Haziran 2018 tarihleri arasında 33’ü buldu.
Tablo, polemik açısından oldukça elverişli. Prusyalı General Carl von Clausewitz’un “Savaş başka yollarla ulaşılmayan hedeflerin şiddete başvurularak elde edilmesi yöntemidir” sözü ünlüdür. Yani yabana atılacak bir şey değil. PKK Lideri Öcalan’ın 1998’de Türkiye’ye teslim edilmesinin Ecevit’i Başbakanlığa taşıdığını hatırlayalım. Bu durumda hükümet, Afrin’i kontrole almayı sağlayan askeri başarıyı seçim için yeterli görmedi mi?
Öyle ise muhalefet, “haksız rekabet” eleştirisinde haklı!
Ancak eleştirinin sadece zamanlamaya odaklanması da dikkkat çekici. Örneğin, ekonomik krizin çok konuşulduğu bir süreçte bu kadar yüklü operasyonların maliyetine değinilmemesi ilginç. Oysa silah envanterinin önemli bir bölümü dolar ile satın alınıyor. Dolayısıyla TL’nin, dolar karşısında yaşadığı kayıplar göz önüne alınırsa bu maliyetin misliyle artacağını söylemek afaki olmaz.
Peki karşılığı? Yeni bütçe yapılmayacağına göre, ya başka bir ihtiyaçtan kesintiye gitmek ya da borçlanmak gerekiyor.
Yoksulluk sınırının bin 243 TL olduğu, asgari ücretin bin 603 TL olduğu bir süreçte, AKP hükümetinin ABD’den 11,5 milyar dolar karşılığı 100 F-35 alma çabasını da hatırlatalım.
Meramımızı anlatmak için bir de rakamlara baş vuralım…
2007 yılına ait yaklaşık rakamlara göre, F-16 savaş uçağının sınır ötesi 4 saatlik uçuşu 20-25 bin doları buluyor. Yüklü mühimmat maliyeti ise 65 bin dolar. Bu durumda her uçağın 1 saatlik bombardımanın maliyeti TL cinsinden karşılığı yaklaşık 227 bin 500 TL ile ifade ediliyor (2017 ort. dolar kuru: 3.643 TL). Neredeyse Türkiye ortalamasına göre bir ev fiyatı kadar. 2018 dolar kuruyla 292 bin 500 TL ediyor.
2007-2017 döneminde yaklaşık 30 sınır ötesi bombardıman yapılmış. Ancak bu hava operasyonlarının her bir seferine kaç uçağın katıldığını bilmiyoruz. Ama elimizde Genelkurmay’ın açıkladığı 2017 bilançosuna yansıyan rakamlar var. Örneğin, 2017’de 399 sınır içi ve sınır ötesi harekat yapıldığı belirtiliyor. (Basın)
Bu durumda, operasyonun sadece bir uçakla yapılması halinde, 399 aileyi bedava ev sahibi yapacak olan para, bombalara ve mazota vs. gitmiş.
Operasyona gözlemci uçaklar, helikopter ve karadaki zırhlı araçların gideri, atılan bombalar, dahil edildiğinde, 2017’de askeri operasyonlara giden para ile neredeyse Osman Gazi Köprüsü yapılabiliyor.
Bir de Kürt sorununu çözmek için askeri yöntemlerin geçerli olduğu süreçlerde, asgari ücret-doları ilişkisine bakalım.
2008’de asgari ücret, dolar bazından: 357.38 (dolar)
2016’da asgari ücret, dolar bazından: 398.25 (dolar)
2018’de asgari ücret, dolar bazından : 356,68 (dolar)
Bu harcamaların bedelinin seçime ve topluma nasıl yansıyacağını ise önümüzdeki günler gösterecek.