Sorunlar çoğaldı. Artıkça da artıyor. Düzeltilmesi için yapılan her türden eleştiri, öneriler havada uçuşuyor. Çözüm, geçecek açık kapı bulamıyor. Yol gösterecek “doğru” mihmandarlar olmadığından sorunlar, üst üste yığılıyor, birikiyor, içinden çıkılmaz hal alıyor. Çünkü Türkiye’de sorun genellikle yüzeysel biçimde ele alınıyor. Onun için yapılan politika kayıkçı dövüşünden öte geçmiyor, geçemiyor. Ama bilindiği üzere karışan yumağın çilesini hep emekçi halk çekiyor.
Kızılay haklı mı haksız mı?
Kızılay genel müdürü haklı mı haksız mı? Bana göre yerden göğe kadar haklı! Çadırı parayla satmış. Ne yapacaktı? Kendisine tevdi edilen görev bu, görevini yapmış. Nasıl? Şöyle: Kızılay’ın mazisi olan dar günlerin ferahlatıcılığı, zor günlerin kolaylaştırıcılık görevi iktidar tarafından kaldırılmış. Kâr elde etme amaçlı şirkete dönüştürülmüş. Kızılay’ın bu kâr akarının vanası Kerem Kınık’a teslim edilmiş, bu Ahmet de, Mehmet de olabilirdi, kim olursa olsun fark etmez(di)…
Muhalefet “genel müdür istifa etmiyor, etsin” diyor. Etse ne olacak? Başka bir genel müdür atanacak. Atanacak genel müdür çadırı para ile satmayacak mı? Mecbur satacak, çünkü parasız verirse ya zimmet çıkacak veya kendi cebinden ödeyecek. Yani Kızılay para toplarken hayır kurumu, doğru, ama yapılan görev değişikliği ile ticarethane artık. Kısacası; genel müdürü hedef tahtasına koymak yanlış hedefe atış yapmak, asıl hedefi (hükümeti) ıskalamaktır. Yani Kızılay genel müdürünü değiştirmek Kızılay’ı eski Kızılay yapmaz. Burada iki soru sormak gerekir. Birincisi, Kızılay bu hale dönüştürülürken muhalefet neredeydi de haberimiz olmadı. İkinci olarak bugün genel müdürün istifasını istemek yerine Kızılay’da yapılan bu mevzuat değişikliği ile yapılan cambazlığı- dubaracılığı ortadan kaldırmak için çözümün-doğrunun ne olduğunu açık, anlaşılır biçimde ortaya koymalıdır muhalefet…
Soğan 20 yok 30 TL
Soğan patates üzerinden iki seçimdir sözler kuruluyor, ama geçen seçimden bu yana soğan, patates konusunda iktidar hiçbir çözüm üretemedi, ya üretmek istemedi ya da çiftçiyi umursamadı deniliyor. Ancak burada da işin aslı şu: Hükümet halkın gıda sorununu şirketlere havale etti, tercihini o yönde kullandı, “yurttaşın karnını şirketler doyursun” dedi. Peki, tercihini şirketlerden yana kullanan hükümet başarılı mı başarısız mı? Elbette başarılı! Çünkü şirketler kârlarına kâr katıyor, çiftçiler kazanamayan, halk ise kaybeden taraf oluyor. Politikaya bu yandan bakınca görünen bu. Bir de muhalefet “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” türküsü üzerinden siyaseti resmediyor. Ancak bu türküde Mahzuni gıdaya erişimde vatandaşın soğandan başka şey bulamadığını kastetmektedir. Şu anki durum, halkın soğan alamayacak durumda olduğudur. Bu halka doğru ifade edilmeye muhtaç içine düştüğümüz, çırpındıkça battığımız bir girdap. Yani yirmi yılda dibin dibini gördük. İktidarın tersi düz gösterme cambazlığına karşı, muhalefetin bu seçim arefesinde tersin ters olduğunu ve tersin tersliğini orta yere koyma becerisini gösterme zamanıdır.