İktidar, ekonomik krizi gizlemek için her seçim dönemi mültecileri hedef tahtasına oturtuyor. Hak savunucuları, mültecilerin kullandığı oyun sonucu değiştirmediğini belirterek, sadece eşitlik istediklerini vurguladı
Türkiye’de iktidarın politikaları nedeniyle yaşanan ekonomik krizi gizlemek için mülteciler hedef tahtasına oturtuluyor. Özellikle seçim öncesi nefret söylemleri de artıyor. Siyasilerin ırkçı söylemleri, ana akım ve sanal medyada sık sık yer buluyor, mülteciler iktidarın pazarlık malzemesine dönüşüyor.
Mülteci nefretine sessiz kalındı
Konak Mülteci Derneği Başkanı Mete Hüsünbeyi, yaşanan ırkçı nefretini ve toplumdaki etkilerini Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney‘e anlattı.
Hüsünbeyi, Kasım 2023 yılında açıklanan resmi rakamlara göre 230 bin civarında Suriyeli’nin oy kullandığını belirterek, Bunun seçimlerde sonucu değiştirmesi mümkün değil. Bu bir nevi nefret suçudur ve son derece tehlikelidir. Siyasetin bir kesimi mülteci karşıtlığını seçim kampanyası olarak kullanırken, daha duyarlı olmasını beklediğimiz kesim ise sessiz kaldı. Bu tür söylemler mülteciler için büyük endişelere yol açıyor. Durumları zaten belirsiz ve her an ülkelerine geri gönderilme tehlikesi bulunuyor” diye belirtti.
Sessiz kalan suçludur
Mültecilerinin sayılarının da abartıldğını söyleyen Hüsünbeyi bunun demografik yapıyı değiştirmediğini belirtti. Hüsünbeyi, mülteci nefretinden kaynaklı yaşanan cinayetlere değinerek, “Bunu insan hakkı olarak gören ama mülteci karşıtlığına sessiz kalan tüm siyasi partilerde bundan sorumlu. Eğer Türkiye’de birşeyler oluyorsa bunun suçlularından birisi de buna sessiz kalan kesimlerdir” dedi.
Mülteciler kentlerin hemşehrisidir
İşsizlik ve yoksulluğun sebebi olarak mültecilerin gösterildiğini ifade eden Hüsünbeyi, “Yoksulluk işsizlikten kaynaklanmıyor, gelir adaletsizliğinden, hayat pahalılığı, enflasyonist ortamdan da kaynaklanan bir yoksulluk var. Bunun da çözümü örgütlü mücadele vermek. Burada mülteci ayrımı olmaması gerekiyor. Gerek Dünya Kent Hakkı Şartında gerekse Avrupa Kent Hakkı Şartında bir kentte kalan herkes o kentin hemşehrisidir. Dolayısıyla mültecilerde kentlerin hemşehrisidir. Hemşehriler kentlerde karar süreçlerine katılma hakkına sahiptir. Bir defa tüm nefret söylemlerine, ötekileştirici yaklaşımlara son vermek gerekiyor” diye konuştu.
Göç hep süren bir durum
Konak Mülteci Derneği aktivisti Yalçın Yanık da, göç meselesinin insanlığın oluşumunden beri süren bir durum olduğunu kaybetti. Yanık, kendisini de Afro Türk olarak tariflediğini belirterek, “Dünyanın en uzak ülkelerinden varını yoğunu satıp Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyorlar. Afrikalı vatandaşlar buralarda çalışıp Afrika’daki ailesini geçindirmeye çalışıyor. Ama devletler hem insanları ucuz iş gücü olarak kullanıyor hem de insanlık dışı yöntemlerle ülkelerinin dışında tutmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
İZMİR