Urfa’da son haftaya girilen seçimlere ilişkin bir yargıya varmak birkaç nedenden dolayı neredeyse imkânsız. OHAL koşullarının getirdiği baskı ve korku ortamı ağızlara ket vurmuş. İktidarın ötekileştirici, ayrıştırıcı siyaset dili, devlet gücünden faydalanarak yaptığı kayırmacılığın üstüne Suruç’ta Esvet Şenyaşar ve oğulları Celal ile Fadıl’ın arife günü işyerlerinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın akrabaları tarafından öldürülmesi kentteki suskunluğa düğüm atmış durumda.
2002 yılından bu yana birçok kentte seçim nabzını tuttum, ama bu kentteki siyaseti hiçbir yerde görmedim. “Hele baxax” (hele bakalım) baklasının altındakini çıkarmak için bir hayli çaba gerektiriyor. Seçmen sayısı bir milyon 71 bini olan ve 14 milletvekiliyle parlamentoda temsil edilecek kentin ağır sorunlarına baskı, korku, kayırmacılık, yolsuzluk, ekonomik kriz gibi yenileri eklenmiş.
İşsizlikte ülke ortalamasının üstünde olan kentte, yoksul ile zengin arasındaki uçurum dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra tefecilik, uyuşturucu ve icralarla boğuşan bir kent. Kadınların yaşam alanlarına vurulan ket ve erkeklerin ikinci, üçüncü eş duyduğum en çok şikâyetlerden. Suriyeli mültecilerin sermaye ve toprak sahipleri tarafından uzun süreli düşük ücretle çalıştırması da kentte yarattığı bir başka sorun. Bu sorunları doğrular nitelikte veriler paylaşan Baro Başkanı Ahmet Tüysüz, sadece oruç ayında 31 cinayet işlendiğini söyledi. Soruşturma sayısının her yıl en az yüzde 11 arttığı bilgisi veren Tüysüz, yaygınlaşan tefeciliğe örnekler sıralayarak dikkat çekti. 2015-16 yıllarında 70 bin olan icra dosyası bir anda 110 bine çıkmış. 2017’de 130 bine fırlayan icra dosyasının 2018’de artacağının altını çizen Tüysüz, “Kamu bankaları genel merkezlerinden aldıkları talimat doğrultusunda seçim sonuna kadar icra dosyalarını durdurdu” diye de ekledi. Suruç’taki infazların iktidar aleyhine döndüğünü belirten Tüysüz, “O feryadı unutamam” diyerek Emine Şenyaşar’ın “Oğullarım açtı, oruçluydu” sözlerinin tüm kentte konuşulduğunu ve AKP’liler dahil hiç kimsenin kabul etmediğini dile getirdi. Barodan ayrılırken bina girişinde bekleyen bir kişiye adres sorma bahanesiyle yanaşıyorum. Etrafından dolana dolana son iki seçimde AKP’ye oy verdiğini söyleyen ama adının yazılmasını istemeyen seçmen, “Tövbe” diyor.
Laf lafı açtıkça rahatlayan ama kime oy vereceğini söylemekten çekinen seçmene korkup korkmadığını soruyorum. “Bugün ben görüşümü dillendiremiyorsam, söyleyemiyorsam, bu siyasal iktidarın baskısıdır” cevabı kentte sık duyduğum görüşler arasına giriyor. Hava sıcaklığı 40 dereceyi aşmış, tepeden vuran güneşin altında sersemlemiş halde adres sormak için yanaştığım hamal ve nakliyecilerin rahatlığı şaşırtıcı. Yüreğine dokunmasan, Konyaaltı plajında çıplak ayak uzatmış keyifçi bir grup olarak görüp geçersin! Tabii bir de dokunduktan sonrası var ama onların anlatımı benim baygınlık geçirecek halimden daha kıymetli. 55’ini devirmiş nakliyeci Ramazan anlatıyor: “30 yıldır bu işi yapıyorum. Ne bir evim ne de bir güvencem var. Gün geliyor arabayı itekleyerek kapıya götürüyorum. Geçim sıkıntısı anlatacak gibi değil. 50 lira kazanıyorum, ama masrafım 100 lira.” Otokontrolü elden bırakmayan 40 yaşındaki nakliyeci Ahmet ise bir açılıyor bir geri adım atıyor. Bir ileri bir geri, konuşmaya niyetli ama bana da güvenmiyor. Aklından kim bilir ne geçiyor…
Dertli, öyle böyle değil. Adressiz ama iktidar imalı kızgın, öfkeli… Meslek kıvraklığıyla etnik kimliğimi gizleyince birbirlerine Kürtçe sıraladıkları lafları sansürlemek benim için de onlar içinde daha hayırlısı. Mazot, sigorta, lastik, servis bakımı, trafik cezası, ehliyet yenileme parası sıralıyor lakabı “Horoz” olan Nuri. Benim durdurmamla aldığı ek soluktan sonra, “Diktatör olmuş, horoz. Astığım astık, kestiğim kestik. Yeti, bu kez oy moy yok” diyor. “Kime söylüyorsun?” diye soruyorum, “malum kişi” diyor. Adresine ulaştı mı ben bilemem ama son seçimlere kadar AKP’ye oy verdiğini de söyleyiverdi o gazla! Velhasıl, el verip bir ton dert dinlediğim grubun tamamı önceki tercihleri AKP olduğunu, bu seçimde ise “diğerine” diyerek HDP’yi işaret etti. Onların kararını değiştiren etkenlerden birisi de Suruç’ta “vahşet” dedikleri ölümlü seçim çalışması olmuş. 10 Ekim Katliamı ortasında çekilmiş fotoğrafıyla belleklere kazınan, mahkemede sanıklara “Benimle helalleşeceksiniz” demesiyle beynimde yer edinen, kardeşini ve kızını kaybeden öğretmen İzzettin Çevik’i görmemek olmazdı. Aynı zamanda Suruçlu olan Çevik’e arife günü esnafların öldürülmesinin etkilerini, yansımasını soruyorum. “Öldürmeyi iyi biliyorlar” diyerek söze giriyor: “Ölüm, öldürmek çözüm değil. Annenin söylediği ‘oğullarım açtı, oruçluydu’ feryadı unutulacak gibi değil. Duyduğumda çok tedirgin oldum. Provokasyonu sağduyulu Suruçlular önledi.” Yıllardır kentte gazetecilik yapan ve “Aman ha!” diyerek isminin yazılmaması kaydıyla kentin atmosferini özetleyen bir meslektaşım, “Suruç AKP’yi bitirdi.
Kendi içlerinde bile çok büyük bir tepki var. (Aralarında geçen yazışmaları göstererek) Gördüğün gibi bunların hepsi partinin üst düzeyleri, önde gelenleri. Milletvekili listesi de çok tartışmalı. Vekillik için istifa edip aday gösterilmeyen il başkanı çalışmalardan el çekmiş, birçok aşiret küsmüş, teşkilatın kendisi dağınık ve kimse çalışmıyor. Bugün seçim olsun AKP 7 Haziran’da aldığı yüzde 46’yı alamaz” diyor. Ellerinde afişler, posterler, çıkartmalar ve el bildirileriyle dönüyorlar HDP’nin genç emekçileri. Öteden görülüyor yüzlerindeki tebessüm, heyecan… Her gün 4-5 saat kapı kapı dolaşıyorlar, gitmedik ev, işyeri bırakmadıklarını, terslendiklerinde ise “Kimseyi öldürmeden, dönüyoruz” diyorlar. Metin anlatıyor, önlerini kesen bir MHP’li seçmenin Bahçeli gidene kadar kendilerine oy vereceğini. Ev kadınlarının AKP’ye olan öfkesini anlatıyor Leyla: “Kararsız seçmen çok fazla bulamazdınız. Şimdi çok sayıda var. Ya korkuyor ya da gidişattan rahatsız. Ev kadınları pahalılaşan hayattan şikâyetçi, öfkeli. Birçok kişi de HDP’nin stratejik ve kilit parti olduğunun farkında.” Suruç’ta HDP seçim çalışmalarını dondurma kararı almış. İlk üç gün esnaf kepenk açmamış. Kent suskun ancak öfkeli. Kime dokunsan AKP’li Yıldız’ın ailesinden yaka silkeliyor.
Hemen herkes tefecilikte Yıldız ailesine bir şeyler kaptırdığını ileri sürüyor. Remziye Hastu, bir yıl önce Yıldızların yakın bir köyden bir aileden bir kişiyi öldürdüğünü, bir kişiyi de sakat bıraktığını söylüyor. Kadriye Kaplan ise geçen yıl Yıldızlardan birinin boş evini işgal ettiğini, karşı çıktığı için kafasının kırıldığını anlatıyor. İki oğlunu ve eşini kaybeden Emine Şenyaşar’ın feryadı siyasal iktidarın tek yanlı beyanları, medyanın taraflı ve ambargosuna rağmen hakikat kulaktan kulağa şehre yayılmış. Bu haksızlık ve feryat iktidarın düşündüğü gibi gitmediği kesin. Kentte 3 vekil MHP, CHP, SP ve İYİ Parti arasında dolaşıyor. Geriye kalan 11 vekil ise HDP ile AKP arasında. HDP 7 Haziran’da aldığı yüzde 38.5 oyunu 40-45 bandına çıkarırsa sürpriz sayılmaz.