Ülkenin sorunları her seçim arifesinde olduğu gibi göz ardı ediliyor. Sanki seçimlerden sonra sihirli değnek kullanılacak da çok değişen dönüşen demokratik bir ülke olacağız. Bugüne kadar yapılan seçimler hele son on sene içindeki seçimler ülkeyi daha da geriye götürdü. Adaylar üzerinden yapılan yorumlardan bunu anlayabiliyoruz. Öyle ki, partiler yapılan yorumların ne kadar büyük bir olumsuzluk yarattığını ve umutların yok edildiğinin farkında bile değiller. Son zamanlarda DEM Parti en çok konuşulan parti durumuna geldi. Özellikle İstanbul için kendi adaylarını çıkartmaya karar vermeleriyle tartışmalar hakaret boyutlarına ulaştı. Çok yazık! DEM Parti kendi adayıyla seçime gireceğini açıkladı ve önemli bir karara imza attı. DEM Parti bugüne kadar yeterince şans tanıdı ve sonuç hep hüsran ve ayrıştırmayla sonuçlandı. Gereksiz ve saygısızca yapılan yorumların Kürtleri daha da ayrıştırıcı bir konuma sokmaktadır. Bu tutum, olası bir seçim kaybının faturasını kendinde görmeyip DEM Parti’ye kesmek olacaktır. Bunun zeminini hazırlama çabalarıdır bu tutumlar. Hâlbuki içinde bulunulan durumun faturası millet ittifakına çıkarılmalıdır. Ayna da önce kendine bakmak gereklidir. CHP’den milletvekili kontenjanı alan partiler ellerini taşın altına koyarak bu seçimde CHP için fedakârlık yapsınlar. DEM Parti kendi adayıyla seçimlere girerek hem kendi gücünü gösterecek hem de CHP’nin aşağılayıcı tavrına darbe vuracaktır. Kürtler her iki ittifaka da aynı mesafede olmalı, kendi iç ittifakını güçlendirmeye bakmalıdır.
AKP Genel Başkanı Erdoğan Tekirdağ’da halka hitap etti. Cumhurbaşkanın bir hafta evvelki konuşmasının aksini söylemesine, hatta “CHP’nin belediye başkanları gibi oy yoksa hizmet de yok” diyerek CHP’yi suçlamasına tanık olduk. HDP belediyelerine kayyum atayarak, AKP’li olmayan belediyelere hizmet desteği vermeyerek, tehditler savurarak gidilen bir seçimle sonumuz nereye varacak. Yeni düzenlemelerle belediyelerin projelerine kredi alabilmeleri için Erdoğan’ın izin vermesi gerekecekmiş. Yani bütün belediyelerin başkanı “benim” demektir bu. Bu karardan sonra seçimlerin ne anlamı kalıyor. Erdoğan bir konuşmasında “Bunlarda şehirlerimizi geliştirmek gibi bir adet yok. Bunun yerine tek parti faşizmine özlem var” demişti. Oysa kendi konuşmalarında bütün yollar “TEK”e çıkıyor.
Latif Şimşek’in programında eski MHP milletvekili Av. Ahmet Çakar adında bir şahıs Kürtler hakkında yorum yapmış. İlk önce ettiği bütün hakaretleri kendisine iade ediyorum. Bu insan nasıl olur da mecliste ülke halklarını temsil eder. Orada olanların da bu kişi konuşurken müdahale etmemeleri daha da korkunç bir durum. Akademisyen ünvanlı Diyarbakırlı şahsın o masadan hemen kalkması gerekirdi. Ülke gerçeklerinden bu kadar uzak insanların Kürtler hakkında yorum yapmaları anlaşılır gibi değil. Zamanında insanlara dışkı yediren anlayışla bu kişinin söylemi aynı.
Biz Kürtler barışa, demokrasiye, insanlığa, adaletsizliğe karşı olanlarla mücadele etmeye elbette devam edeceğiz.