İrade gaspına karşı sürdürülen nöbette konuşan Kürt siyasetçi Sabahat Tuncel, ‘Direneceğiz, mücadele edeceğiz. Faşizmi gerileteceğiz. Halklarımıza barışı armağan edeceğiz. Başka yolu da yok’ dedi
Akdeniz Belediyesi önünde irade gaspına karşı sürdürülen nöbete Kürt siyasetçi Sabahat Tuncel’in yanı sıra DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanları Nuriye Aslan ve Hoşyar Sarıyıldız ile Mersin Emek ve Demokrasi Güçleri katılım sağladı. “Kayyım halkın iradesine gasptır. Demokrasiye vurulmuş darbedir” pankartının açıldığı eylemde, “Bijî berxwedana Colemêrg’ê” ve “Direne direne kazanacağız” sloganı atıldı.
‘Ortak mücadele büyütülmeli’
Nöbette ilk olarak söz alan DEM Parti Mersin İl Eşbaşkanı Reşat Aşan, irade gaspına karşı kentteki dayanışmaya işaret ederek, ortak bir iradenin ortaya konulduğunu vurguladı. Aşan, bu hukuksuzluğa karşı ortaya çıkan ortak mücadelenin daha da büyütülmesi çağrısında bulundu.
‘Adaletsizlik inşa ediliyor’
Kürt siyasetçi Sabahat Tuncel de “Adliye saraylarına” işaret ederek, “Bu Saraylarda adaletsizlik inşa ediliyor. Özellikle de Kürtlere sosyalistlere, kadınlara, devrimcilere karşı o adaletsizlikleri hep o binalarda yaşıyoruz. Ne zaman ki adalet sağlanacak. O zaman bu saraylara gerek duymayacaklar. Çünkü Türkiye’de adaletsizlik Ankara’daki saraydan başlıyor. Sonra adalet saraylarında adaletsizlik devam ediyor. Buna karşı her yerde mücadele edeceğiz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Burada, iradeye saygıya davet ediyoruz. İradeye saygı bir görevdir, sorumluluktur. Bir yerde bir halk iradesini tecelli etmişse, sandıkta bir irade çıkmışsa bu iradeye herkesin saygı göstermesi gerekir ama ne yazık ki bu ülkede bir kısım için iradeye saygı varken söz konusu Kürtler olduğunda bu iradeyi çok net olarak gasp edebilmektedirler. Buna karşı bugün sokaklarda olan, direnen, mücadele eden tüm arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın, demokrasi güçlerinin, insan hakları örgütlerini buradan selamlıyorum. Bu ülkede adaletin sağlanması, demokrasinin sağlanması, insan haklarının güvenceye alınması, yaşam hakkının güvenceye alınması, ekolojik bir yaşam hepimizin sorumluluğunda” diye konuştu.
‘Hep birlikte geleceğimizi kuracağız’
Bu ülkede söylenmedik sözün kalmadığını ifade eden Tuncel, “Zulmün sadece Kürtlerin sorunu olmadığını bütün Türkiye’yi etkisi altına aldığını, Türkiye’de yaşanan siyasi ekonomik krizin nedenini tam da bu adaletsizlik olduğunu, Kürtlere karşı işletilen ikili hukuk meselesinin Batı’da da başka adaletsizlikleri doğurduğu anlatıyoruz. Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Ermeni’si, Asuri’si, Süryani’si… O kadar çok farklı halklarla yoğrulmuş bir ülkede yaşıyoruz ki. Ama bütün bunlar hepsi baskı altında. Yani Kürt’e yapılan zulüm Kürt’le sınırlı kalmıyor. Hayvana yapılan zulüm hayvanla sınırlı kalmıyor. Doğaya yapılan zulüm, talan, sömürü onunla sınırlı kalmıyor. Hepimizin yaşamını etkiliyor. O yüzden yapmamız gereken bir şey var; bütün bu faşist düzene, sisteme karşı birlikte mücadele etmek, hak gaspı karşısında birlikte mücadele etmek. Hep birlikte geleceğimizi kurmak, geleceğimizi güvence altına almak istiyoruz” dedi.
‘Cesur insanlar olarak yaşamı yeniden kurabiliriz’
Kayyım uygulamasının bir “kayyım rejimine” dönüştüğünü ifade eden Tuncel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Buna karşı herkesin ses çıkarması gerekir. Bu sadece Kürtlerin meselesi değil tam da Batı’nın Türkiye’nin meselesidir. İşte biz Mersin’deyiz. Mersin’de çok farklı halklar yaşıyor. Bir arada yaşayacağız. Kardeşlik köprüsünü burada kurmak gerekir. Buradan itiraz etmek gerekir. Buradan itiraz ederek geleceği birlikte kuracağız. Umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Moralsizliğe kapılmaya gerek yok. Evet zorluklarımız var, sorunlarımız var, irademiz gasp ediliyor, ekonomik olarak sorunlar yaşıyoruz, sürekli bir baskı politikası altındayız. Ama başka bir şey daha var. Evet korku cumhuriyeti yaratmaya çalışıyorlar. Ama bir de insan iradesi var. Önemli bir şey, cesaret var. Korku kadar cesarette bulaşıcıdır. Ve biz buradaki cesur insanlar olarak yaşamı yeniden kurabiliriz. Yeter ki isteyelim. Yeter ki güzel bir yaşamı birlikte kuralım. Kurmak isteyelim. İstemek tek başına yeterli bir şey değil. Hep birlikte yaşamı nasıl kurabilirizi düşünmek gerekiyor.
‘Halklara barışı armağan edeceğiz’
Bu sorunun, irade gaspının, yaşadığımız ekonomik siyasi krizin nedeni bu ülkede toplumsal barışın olmaması Kürt sorununun çözümsüzlüğü meselesidir. O zaman gelin hep birlikte güçlü bir barış hareketi oluşturalım. Bize çatışmayı dayatan, zulmü dayatan hukuksuzluğu dayatan, adaletsizliği dayatanlara karşı güçlü bir barış hareketini birlikte geliştirelim. Haksızlığa hep birlikte karşı duralım. Birlikte halaylarımızı, birlikte şarkılarımızı söyleyelim. Birlikte zılgıtlarımızı çekelim. Biz yan yana gelir, birlikte mücadele edersek inanın ki kazanan biz oluruz. İktidar bugün çok güçlü değil. Cumhur İttifakı çok güçlü değil. Zayıftır. Biz güçlüyüz ama dağınığız. Biz dağınık olduğumuz için gücümüzü gösteremiyoruz. İşte yerel seçim sonuçları bunu gösterdi. Yerel seçimde Türkiye’de değişim isteyen milyonların olduğunu hep birlikte gördük. O zaman gücümüzü birleştirirsek yan yana durursak, mücadeleyi büyütürsek, kazanan biz olacağız. Kazanmak için de biraz elini taşın altına koymak gerekir. Hayatı yeniden kuralım, var mısınız buna? Bugün Van’da arkadaşlar yürüyor Hakkari’ye doğru. Biz burada oturuyoruz. Birazdan halay çekeceğiz belki. Yani yürüyüş devam ediyor. Yürüyüş varsa, umut varsa hayat da var. Direneceğiz, mücadele edeceğiz. Faşizmi gerileteceğiz. Halklarımıza barışı armağan edeceğiz. Başka yolu da yok.”
Tuncel son olarak ise cezaevindeki tutsakların selamlarını kitleye iletti.
MERSİN