Haklarında 6’şar yıl 3’er ay hapis cezası verilen gazeteciler Sadık Topaloğlu ve Sadiye Eser, savcının tanıklar gibi yalan söylediğini ve suçlamaların tutarsız olduğunu ifade etti
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gazeteciler Sadiye Eser ve Sadık Topaloğlu hakkında “Örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan dava İstanbul 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı. Tanık Dilek Akyol ve Özgür Baran’ın çelişkili ifadeleri esas alınarak Topaloğlu ile Eser’e 6’şar yıl 3’er ay hapis cezası verildi.
MA’dan Mehmet Aslan’ın haberine göre Suçlamaların tutarsız olduğunu ifade eden gazeteciler savcının yalan söylediğini hâkimin ise bu yalanı örtbas etmek için ceza verdiğini ifade etti.
Topaloğlu: Ceza, komploya kılıf
İddianamede kendilerine yöneltilen suçlamaların “tutarsız” olduğunu belirten Topaloğlu, “delil” olarak gösterilen söz konusu durumların temellerinin olmadığın ifade etti. Topaloğlu, “Emniyetten başlamak gerekiyor. Bu açıkça gazetecilere yönelik bir komplodur. Verilen ceza ile bu komploya kılıf hazırlanmaya çalışıldı. Çünkü emniyete götürüldüğümüzde aleyhimizde sadece Özgür Baran beyan vermişti. Baran, 2014’te pasaport ile yurtdışına gittiğimizi ve oradan ise Kandil’e gittiğimizi ileri sürmüş. Bunu da gördüğü üzerinden anlatmıyor. Duyumlara dayandırıyor” dedi.
Tanıklar gazetecileri tanımıyor
İddianamenin temeline konulan yurt dışına çıkma durumuna işaret eden Topaloğlu, emniyetin ve pasaport şubelerinin yaptığı araştırma sonucunda 2014’te ‘KCK Basın Davası’ nedeniyle hakkında yurt dışına çıkış yasağı olduğunun ortaya çıktığını ayrıca o dönemde pasaportunun olmadığı bilgisinin de soruşturmada yer aldığının altını çizdi. Topaloğlu, “Bunu görür görmez koştur koştur Van Cezaevine gittiler. Orada Dilek Akyol diye birinin önüne fotoğraflarımı koyuyorlar ve beni tanıdığı yönünde beyan vermesi dayatılıyor. Ancak Akyol, beni tanımadığını söylüyor. Bunu, kendisi duruşmada paylaştı. Beni tanımadığını söylemesine rağmen iddianamede yer aldı” diye konuştu.
Tanığın yalan ifadesi
Özgür Baran’ı tanımadığını ifade eden Topaloğlu, “Ben gazeteciyim. Defalarca kez televizyonlara programlar yaptım. Sokakta karşılaştığım insanlar arasında bile beni tanıyanlar çıkıyor. Söz konusu kişi 182 kişi hakkında beyan vermiş. Bunun için de gazeteci yeğenim de vardı. Yargılandığı Adıyaman 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat aldı. Tanık Özgür Baran’ın açık yalan söylediği mahkeme kararları dahil ortadır. O bile ne kadar açık söylediği açık kanıttır” diye belirtti.
‘Duruşmalara gelmedi’
Baran’ın “saçları beyazdır” şeklinde beyan verdiğini aktaran Topaloğlu, saçlarının beyaz olmadığını söyledi. Topaloğlu, “Saçlarımın beyaz olmadığını, tanığın net bir şekilde yalan söylediğini kanıtlamak için bilirkişi raporuna gerek yok. Nitekim bu iddialar üzerine bir iddianame hazırlandı” dedi.Topaloğlu, kendisi ve Eser hakkında beyanda bulunan Baran’a elden tebligat verilmesine rağmen tek bir duruşmaya dahi gelmediğini belirtti.
‘Savcı yalan söyledi’
Savcının verdiği mütalaayı eleştiren Topaloğlu, “Savcı skandallarla dolu bir mütalaa vermiştir. Savcı açık bir şekilde hem delil kararttı hem yalan söyledi” ifadelerini kullandı. Topaloğlu, emniyete yurt dışına seyahat amaçlı çıktığını ancak suçlama konusu yapılan yılda ise herhangi bir ülkeye gitmediğini paylaştığını ve bunun dosyada mevcut olduğunu aktardı. Ancak buna rağmen savcının Topaloğlu’nun “her ne kadar yurtdışına çıkmadığını ifade etse de dosyada yurtdışı giriş çıkışlarının olduğu görülüyor” dediğini ve gerçeği örtbas etmeye çalıştığını belirtti.
‘Dayanak yok, komplodur’
İddia makamının mütalaasında, “tanık Akyol emniyet ifadesinde sanığı tanıdığını söylemiş ama kovuşturma aşamasında tanığın sanığı tanımadığını söyleyerek sanığı suçtan kurtarmaya dönük davranışlar içerisine girdiği ve bu nedenle tanığın ifadesine itibar edilmediği” şeklinde ifadelere yer verdiği Topaloğlu, şöyle devam etti: “Beni tanıdığını hiçbir zaman söylememiştir. Savcı bunu neye dayanarak söylüyor? Dayandırabilecekleri bir yer yok. Bu açık bir komplodur.”
‘Dosyayı okumamışlar’
Mütalaanın yalan ve çelişkiler üzerine kurgulandığını yineleyen Topaloğlu, şöyle konuştu: “2014’te yurtdışına çıktığım kabul ediliyor. Mahkeme, öğrencisi olduğum İstanbul Üniversitesi’ne o yıllarda derslere ne kadar katıldığımı sordu. Üniversite, teorik ve zorunlu olmak üzere yüzde 80 katılım zorunluğu olan derslere katıldığımı ve başarı ile mezun olduğumu dair yanıt verdi. Mahkeme açıp dosyayı okusaydı, bu çelişkileri çok net bir şekilde görürdü yani. Bunu görmek için ekstra bir çaba sarf etmeye gerek yok.”
‘Tanığın beyanları çürüdü’
Hakkında salt Baran’ın beyanda bulunduğunu ve beyanın da kendisini “sarı saçlı” olarak gösterdiğini paylaşan Sadiye Eser ise, saçlarını bahsedilen dönemde sarıya boyamadığını ve bunun çekilen fotoğraflarla mahkemede kanıtladığını dile getirdi.
‘Yıldıramayacaklar’
Savcılığın yargılama boyunca söylediklerine kulağını tıkadığını ve hiçbir şekilde dinlemediğini belirten Eser, “Davanın sonucuna geldiğimizde aslında mahkeme de savcılıktan çok farklı bir şey yapmamış. Savcının bizim ifadelerimize yaptığı kulak tıkamayı yaparak ceza verdi. iddianamedir, dosyadır, davadır genel itibariyle hem benim açımdan hem meslektaşım açısından boş bir dava olduğunu düşünüyorum. Sadece bizi gazetecilik alanında yıldırmak istediklerinden kaynaklı verdiklerini düşünüyorum. Ancak bu şekilde gazetecileri yıldıramayacaklarını da belirtmek istiyorum” diye konuştu.
‘Kimliğimizden ötürü ceza aldık’
Cezanın aynı zamanda Kürt kimliklerinden ötürü de verildiğine işaret eden Eser, “Kürt ve Kürt basının da çalışmıyor olsaydık, muhtemelen hakkımızda herhangi bir dava açılmamış olacaktı. Eğer ki ben bir Kürt değil de farklı bir ırkı mensup olsaydım benim Irak’a giriş çıkışımı bir suç unsuru sayılmayacaktı. Seyahat özgürlüğü kapsamında ele alınacaktı. Ama Kürt olmamızdan kaynaklı ve de Kürt basınında çalıştığımızdan kaynaklı aslında böyle bir ceza yönelimine gittiler. Hiçbir delil, gerekçe yok” diye kaydetti.
İSTANBUL