İnsanın doğası gereği doğuştan savaş eğilimine sahip ve diğer grup üyelerini öldürme dürtüsü taşıdığı iddialarının hiçbir bilimsel değeri olmadığı Antropoloji profesörü Brian Ferguson trafından ortaya kondu. Birçok bilim insanı, bir tür olarak insanların saldırgan, acımasız ve kana susamış olduğuna ve bu davranışın DNA’mızın bir parçası olduğuna inanıyor. Ancak Ferguson, insanların,tüm tarih boyunca savaşları sürdürmekte olduğuna dair gerçek bir gösterge ya da bilimsel kanıt olmadığını savunuyor. Ferguson araştırmasında, tarih öncesi kayıtlarda şiddetli ölüm olarak rapor edilen vakalara baktı. Ferguson, birçok antropolog ve arkeoloğun, savaş sonucu olduğunu söylediği ölümlerin, yüzde 15 ila yüzde 25’inin,tüm arkeolojik alanların geniş çaplı araştırmaları ile çelişir şekilde, en şiddetli vakalardan uygun olanının seçildiğini belirtiyor. Tüm kanıtların dikkatli bir şekilde incelenmesiyle, erken kalıntılarda güçlü bir savaş belirtisi bulunamıyor. Ferguson, milyonlarca yıl önce insanların savaşçı genetik yapısını şempanze kuzenlerinden miras almış olabileceği inancına itiraz ediyor.
Savaş fikri yok edilebilir
Ferguson, son zamanlardaki arkeolojik buluntularda savaş neden bu kadar yaygın hale geldi sorusuna; sosyal hiyerarşi, daha yerleşik bir varoluş, büyüyen bir bölgesel nüfus, değerli kaynaklar ve sınırların oluşturulması gibi savaşı daha olası kılan ön koşulların çok daha yaygın hale geldiği yanıtını veriyor. Günümüz savaşları, dünya çapında vahşi savaşlar ve Irak ile Afganistan’daki ABD savaşları üzerine çalışmalar yapan Ferguson; antropolog Margaret Mead’ın, “savaş yalnızca biyolojik bir zorunluluk değil, bir icattır” sözüyle hemfikir, ancak savaşların sona erdiğini düşünmüyor. Ferguson, “Antropologlar uzun vadede savaş ihtimallerini düşünüyorlar. Savaşın insan doğasının bir parçası olduğu fikri bilimsel olarak desteklenmezse, alternatif gelecekler açılır. Daha fazla insan savaşı önlemek için çalışırsa, savaşın nihai olarak yok edilmesi kesin bir teorik olasılık olur” diye belirtiyor.
EKOLOJİ SERVİSİ