Her gün sınırda cenazeleriyle gündem olan mültecileri Van İHD Başkanı Karataş ile konuştuk; Savaşlar bitmeden mültecilik bitmez
Reyhan Hacıoğlu
Kimi karlı yollarda donarak hayatını kaybediyor, kimi derin suların dibinde son bulan hayalleriyle. Adları, ülkeleri, geldikleri yollar farklı olsa da onlar yeryüzünün “yersiz ve yurtsuzları” mülteciler. Son 5-6 yılda Van ve İzmir’de sessizce çoğalıyor mezarlıkları. Kiminin adı dahi yok, 1253 no’lu mezar, 2850. mezar diye… Ama aslında her birinin bir hikâyesi, bir yaşamı var geride bıraktığı.
Bodrum’dan Van’a değişmeyen kare…
2 Eylül 2015’te Bodrum açıklarına vuran 3 yaşındaki Kobanêli Kürt Alan Kurdi’nin fotoğrafı dünyayı sarsmış olsa da ne ilk ne son oldu. AKP iktidarı için Batı ile pazarlık konusu olan mültecilere dair dönem dönem politikalar değişse de değişmeyen tek şey onların yaşadıkları: Ucuz iş gücü, kötü yaşam koşulları, insani olmayan muamele, hem iktidarın hem de yer yer muhalefetin ırkçı söylemlerine maruz kalma, en çok da nefret dilinin körüklediği saldırılar.
Cenaze sınıra bırakıldı iddiası
2 Ocak’ta İran’a bağlı Belasur köyünde, Afgan bir kadının, iki çocuğu ile Türkiye’ye geçmeye çalışırken donarak hayatını kaybetmesiyle mülteciler konusu yeniden gündeme geldi. Bundan birkaç gün sonra da kara rağmen kalabalık bir grubun Van’a geçişi görüntülendi. Ve son olarak Saray (Seraw) ilçesinde önceki gün bir kadın ve bir erkeğin daha donmuş cenazelerine ulaşıldı. Donarak hayatını kaybeden Afgan kadının cenazesinin Türkiye askerleri tarafından sınırın İran tarafına bırakıldığı iddia edilirken, İran tarafında bir erkek cenazesi daha bulunduğu öğrenildi.
Van’da yaşananları İHD Başkanı avukat Mehmet Karataş ile konuştuk. Karataş hem son durumu hem de vahim iddiaları anlattı.
Kayıt olmadan sınır dışı ediliyorlar
Son aylarda birçok kişinin gayrı resmi sınır dışı edildiği bilgisini veren Karataş, “Yasa dışı yollarla Türkiye’ye girenler hakkında Türk yasalarına göre 48 saat gözaltından sonra 7 gün içerisinde sınır dışı edilme kararı alınabiliyor. Akabinde tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde dava açılması kararı kesinleştirilir ve kişi gerekli işlemler için sınıra götürülür. Ya kendi ülkesine ya da giriş yaptığı ülkeye teslim edilir. Bu prosedüre uyulmadığına, kişinin Van’da bulunan İl Göç İdaresi tarafından İran’a verildiğine dair duyumlar var” derken, kendi tanık olduğu bir olayı ise şöyle anlatıyor: “Yaklaşık 20 gün önce görüştüğüm Afganistan uyruklu bir kişi, Afganistan’da bir yerel mecliste bir milletvekili, aynı zamanda subay ve çatışmalardan dolayı buraya kaçmak zorunda kalıyor. Daha önce Taliban’a karşı savaşmış biri ve 12 personelinin de hayatını kaybetmesi nedeniyle kaçıp buraya gelmiş. Görüştüğümde anlattı bunu. Daha sonra 11 Aralık’ta Tatvan’da yakalanıyor, 13 Aralık’ta Van İl Göç Özel İdaresi’ne teslim ediliyor. 16 Aralık’ta öğleden önce ben görüşüyorum, öğleden sonra kişinin sınır dışı edildiğini, bir gün sonra İstanbul’daki yakını bana bildiriyor. Yani bu yaşanmış bir olay.”
Türkiye vermiş olabilir!
Bunun hukuki bir yanı olmadığını vurgulayan Karataş, 13’ünde karar alınsa dahi +7 gün ile en erken 20’sinde kişinin sınır dışı edilmesi gerektiğini ancak Türkiye’nin 16’sında sınır dışı ettiğini belirtti. Bu durumun kişilerin yaşam hakkını tehlikeye attığını ve böylece uluslararası hukukun da çiğnendiğini belirten Karataş, sınırda hayatını kaybeden Afganistanlı kadına dair de duyumlar olduğunu belirterek şunları belirtiyor; “Sınırda yaşamını yitiren kadın ve elleri soğuk yanığı oluşan çocuğu vakasında da aynı iddia vardı. İddiaya göre, Türkiye’ye daha önce giriş yapmış ancak İran’a geri gönderilmiş ve tekrar Türkiye’ye gelmeye çalışırken maalesef feci bir şekilde hayatını kaybetmiş.”
Van göç merkezi oldu
“Güney sınırını kapattıkları için Türkiye’nin göç merkezi Van oldu” diyen Karataş mevzuata ilişkin de bilgi vererek; “Kişi Türkiye’ye yasal yollardan giriş yaptığı an ‘terör örgütleriyle iltisaklı olma’ maddesi olmadığı sürece idare mahkemelerine başvurduğunda artık Türkiye Cumhuriyeti sınır dışı edemez” diyor. Van’da bulunan Geri Gönderme Merkezi’nin koşullarına dair de bilgi veren Karataş, “Yaklaşık 5 veya 6 katlı bir bina. Tahmini kapasitesinin bine yakın olduğu söyleniyor ama görüştüğümüz yabancılar, çok daha fazla kişinin kaldığını söyledi” diyor ve ekliyor: “Tabii ki personelle görüştüğümüzde koşulların iyi olduğunu belirtiliyor. Ancak kişilerle görüştüğümüzde durum farklı. Örneğin davasını açmış olduğum birisi ‘lütfen davamı kapatın. Artık takip etmek istemiyorum; beni buradan çıkartın’ diyor.”
Daha önce merkezde yaşanan tecavüz olayına da değinen Karataş, “Daha önce orada tecavüze uğrayan yabancılar oldu. Davası sonuçlanan ve orada çalışan personelin ceza aldığı durumlar yaşandı. Yine personel yetersizliği, teknik yetersizlik var. Sistemin de yeterli olmadığı bir durum yaşanıyor yani orada” diyor.
‘Tek amaçları hayatta kalmak’
Soğuk havaya rağmen gelişlerin devam ettiğini anlatan Karataş, “Geçen yıllarda da vardı. Başkale’de karların erimesiyle yaklaşık 25-26 mültecinin yaşamını yitirdiğini görüyoruz. Aynı şekilde Çaldıran, Özalp tarafından da yaz aylarındaki gibi olmasa da gelenler var diye düşünüyoruz. Ve bu soğuk havada yoğun tempoda kadınlar, yaşlı ve çocuklar hayatlarını kaybediyor” diyor. Karataş, “Bize ulaşmaya dair bilgileri yok. Başlarına ne geleceğini bilmiyorlar. Tek düşündükleri şey hayatta kalabilmek. Ve çoğu zaman da hayatlarını kaybediyorlar, gasp ediliyorlar” diye anlatıyor.
‘Hepimiz mülteci adayıyız’
Genel olarak Afganların geldiğini, onları İranlılar, Bangladeş, Iraklılar ve Suriyelilerin takip ettiğini belirten Karataş, özellikle AKP’nin ikiyüzlü tutumuna değinerek, “Geri Kabul Anlaşması’ndan vazgeçilmesidir talebimiz. Bunun karşılığı tırnak içerisinde rüşvettir, evet göndermeyelim biz bakalım, ee o zaman bu anlaşmadan vazgeçilmesi gerekiyor” diye kaydediyor.
Yaşanan insanlık dramının son bulması için başta savaşların son bulması gerektiğini belirten Karataş şunları ifade ediyor: “Ortadoğu dünyanın kalbidir ve burada savaşlar sürdüğü sürece bu göçler olmaya devam edecektir. Bunu ta 1950’de gören bir Türkiye var ve hiçbir şekilde Ortadoğu’dan gelen kişileri mülteci statüsünde kabul etmemektedir. Kabul etmesi halinde bazı sorumlulukları alması gerekir. Bu, 70 yıllık süreçte çözülemeyen bir sorun ve sürekli kan ve gözyaşından, savaştan dolayı aslında biz de mülteci adayıyız. Bunun tek çözümü yaşanan bu kadar acının, savaşın bitmesidir. Bunu gerçekleştiremediğiniz sürece her ne kadar çözüm yaratmaya, duvarlar örmeye çalışsanız da, Geri Kabul Anlaşmaları imzalasanız da maalesef çözüm yerine sorun gitgide büyüyor.”
Dünyanın ‘ötekileri’ onlar… Akdeniz’den Kafkasya’ya ve Avrupa metropollerine kadar her yerde yığınlar halinde hareket halindeler. Toplam 80 milyondan fazla insan dünya yüzeyinde kaderini birazcık değiştirmek için umutsuzca çabalıyor
Büyük kentlerin sıcak evlerinden konuşması kolay. Kimse karlı dağları keyfinden aşmıyor. Üstelik karşılaştıkları da, ölmezlerse eğer, başka bir zulüm. Ya geri iade edilme, ya horlanıp tecavüzlere uğrama, en iyi ihtimalle de merdiven altlarında kölelik…
Ya donarak ya trafikte
Sadece son 3 yılda dahi Van’da yaşanan olaylarda birçok mülteci hayatını kaybetti. Onlardan bazıları ise şöyle;
Tarih 6 Kasım 2018… Mülteciler bu kez yaşadıkları trafik kazasıyla gündem oldu. Van’ın Bahçesaray ilçesinde meydana gelen kazada minibüs içerisindeki 21 mülteciden 5’i hayatını kaybetmiş, 16’sı ise yaralanmıştı. Kazada hayatını kaybeden 5 mülteci Seyrantepe Mezarlığı içerisinde yer alan kimsesizler mezarlığına defnedildi.
1 Nisan-6 Mayıs 2019 tarihlerinde ise Van Başkale’de, karların erimesiyle, donarak ölmüş 39 mültecinin cenazesi ortaya çıktı. Cenazelerden bazılarını hayvanlar parçalamıştı. Mültecilerden yalnızca dördünün kimliği belirlenip cenezeleri ülkelerine gönderildi. Diğerleri ise Van’da kimsesizler mezarlığına defnedildi.
Yine 3 Mayıs 2019’da, Başkale’nin İran sınırında 6 erkek cesedi bulundu. İran sınırındaki Gelenler Mahallesi kırsalında bir erkek cenazesi gören çobanlar, durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Ekipler, olay yerin yakınlarında yaptıkları araştırmalar sonucunda, Sultançayır dere yatağının farklı bölgelerinde 5 erkek cesedi daha buldu.
Tarih 23 Temmuz 2019… Yer yine Başkale. İran sınırındaki Kaşkol Mahallesi kırsalında erkek cenazesi gören mahalleliler jandarmaya haber verdi. Jandarmanın yaptığı arazi arama- tarama çalışmaları sırasında, mahallenin Böğrüpek kırsalında 8’i aynı yerde, 1’i ise yaklaşık 100 metre mesafede donarak öldüğü belirlenen 9 erkek cenazesi buldu. Ölenlerin yaşlarının 18 -25 arasında olduğu belirlendi.
Batık bottan 59 cenaze çıkartıldı
Tarih 27 Haziran 2020… Van Gölü’nde bir bot battı ve bu kez 59 mültecinin hayalleri sulara gömüldü. Çıkarılan 59 cenazeden 18’i kimsesizler mezarlığına defnedildi. Yaşanan korkunç olay, Gevaş ilçesi Altınsaç Mahallesi’nde 27 Haziran’da tekneleriyle Van Gölü’ne açılan Sedat ve Medeni Akbaş’tan uzun süre haber alınamaması üzerine mahalle muhtarının kayıp ihbarında bulunmasıyla ortaya çıktı. İhbar üzerine gece görüşlü termal kameralı helikopter, İHA ve botlarla göl ile çevresinde yürütülen 11 günlük arama çalışmaları sonucu tekneyi Çarpanak Adası açıklarında 106,5 metre derinlikte bulundu. Aralarında tekneden yüzerek kurtulan Medeni Akbaş’ın da bulunduğu 5 kişi ise tutuklandı.