Türkiye’de AKP-MHP iktidarının savaş siyaseti ile ekonomik krizi derinleştirmeye devam ettiğini söyleyen ÇHD İşçi Komisyonu’ndan Avukat Sevgi Evren Köroğlu, savaş harcamalarının 6 kat arttığını belirtti
Emekçilerin yarattığı kazanımlarla yeni savaşlara girilirken, halka kaşıkla, savaşa kepçeyle bütçe ayrılıyor. AKP iktidarının devreye soktuğu savaş politikalarının ekonomiye etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İşçi Komisyonu üyesi Avukat Sevgi Evren Köroğlu, ülke geleneği haline gelen ekonomik kriz dönemlerinde milliyetçilik propagandası yapılarak ekonominin kötü gidişatının üstünün kapatılmaya çalışıldığını ve en son yaşadığımız süreçte savaş harcamaları, savunma sanayisine yaptıkları yatırımlar ülkedeki bütün yatırımların 6 katına ulaştığını belirtti.
Eşitsizliğe karşı işçi direnişleri
Aralık ayında büyük bir propagandayla asgari ücrete zam yapıldığını ancak ardından ülkenin içine girdiği ekonomik krizle birlikte iddia edilen büyük zammın eridiğini hatırlatan ve ülkedeki gelir eşitsizliği ve dağılımına dikkat çeken Köroğlu, gelinen noktada insanların tane ile alışveriş yapmak zorunda kaldığını belirterek, “Bunun sonuçlarını biz işçiler, emekçiler tüketimden kısmak ve tüm yaşamsal koşullarda zorlanma yaşınırken, buna karşı geçtiğimiz dört 4-5 süreçte sayısız direniş yapıldı. İnsanca çalışma koşulları ve geçim koşulları isteyen işçiler haklı direnişleriyle ve eylemlerle haklarını isterlerken, eşit bir dünya için gereken tepkiyi göstermiş oldular. AKP iktidarının ülkeyi konumlandırdığı nokta olan sermayenin, patronların her talebinin karşılandığı ancak işçiler, emekçiler için tam bir cehenneme dönen ekonomik tablo ile karşı karşıyayız” dedi.
Ülke kaynakları savaşa!
2021 yılı Aralık ayında Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından enflasyon oranının yüzde 36 olarak açıklandığını ancak verilerin çarpıtılarak verildiğini kaydeden Köroğlu, ENAG Araştırma Grubu’nun yaptığı açıklamaya göre ise enflasyon oranının yüzde 142 olduğunu dile getirerek, “Bu aradaki uçurum aslında devletin yanlış yönettiği ya da bilinçli olarak tercih ettiği politikaları bize gösteriyor. Enflasyondaki fark ücretlerimize yansımış durumda değil. Grevlerin çıkış noktası da ücretlere yansımaması oldu. Enflasyon yüzde 150’ye dayandı. İşçilerin, emekçilerin, kadınların payına yoksulluk ve yoksunluk düşüyor. Bu anlamıyla eleştirilmesi gereken bir yer varsa bu da bütçe zamanı ülkenin kaynaklarını savaşa, silaha harcayan ülke politikasıdır ve yönetenlerdir” sözleri ile iktidarın savaş politikasını eleştirdi.
‘İşsizliğin mağduru kadınlar’
Açlık sınırının 5 bin 253 liraya ulaştığını ve bu oranın gün geçtikte arttığını söyleyen, yoksulluk sınırının ise 13 bin liraya dayandığını kaydeden Köroğlu, devamında da kötü ekonomik gidişatın kadın istihdamına yansımasına değinerek, “Ekonominin kötüye gidişi kadınların istihdamdan geri çekilmesi anlamına da geliyor. Çalışabilir nüfustaki kadın oranı sadece yüzde 30 oranına düşmüş durumda. İşsizliğin birinci mağduru kadınlardır. TÜİK verilerine göre bile 3 kadından 2’si, 3 erkekten 1’i işsiz durumda. Bu çok büyük bir oran” diye konuştu.
‘Savaşları durdurmalıyız’
Emekçilerin savaşa karşı olması gerektiğini söyleyen Köroğlu son olarak şunları belirtti: “Bugün ülkede yapılmış olan kamu güvenceli ihaleler, yollar, köprüler nedeniyle üç kuşak çocuğumuz borçlndırıldı. Tüm bunların kamusal bir bakış açısıyla yurttaşa, halka bir güvence ekonomisi sağlayacak şekilde planlanması gerekiyor. Bunun için tabii ki iktidarın, yönetenlerin, sermayenin, bunu kendiliğinden vereceğini düşünmek saflık olur. Biz emekçiler, ezilenler, yoksullar bu politikalar nedeniyle hakları çalınanlar olarak, birlikte mücadele ederek bunun değişmesini talep etmek zorundayız. Bunun aygıtları seçim olabilir, grev olabilir, genel grev olabilir, ‘savaşa hayır’ eylemleri olabilir, sosyal medya olabilir, gazeteler olabilir. Bulabildiğimiz bütün olanaklarla bu politikalara ‘hayır’ demeliyiz. Savaşları durdurmalıyız. Kendi geleceğimizi karartmasına izin vermemeliyiz.”