Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Suriye’yi hedef alarak operasyon başlatacağını açıklamasının ardından Kuzey Suriye özerk yönetimi ‘seferberlik’ ilan etti. ABD ise böylesi bir müdahalenin ‘kabul edilemez’ olduğunu açıkladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Suriye’yi hedef alarak Fırat’ın doğusuna operasyon düzenleneceğini duyurmasının ardından hem Suriye Kürtlerinden hem de ABD’den açıklama geldi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Suriye’nin kuzeyinde tek taraflı herhangi bir askeri operasyonun ABD’nin Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan askerlerini tehlikeye atacağı gerekçesiyle “endişe verici” ve “kabul edilemez” bulunduğunu açıkladı. Pentagon Sözcülerinden Sean Robertson, “Kuzeydoğu Suriye’de özellikle ABD askeri personelinin var olabileceği yerlerde yapılacak askeri müdahaleler ciddi bir endişe kaynağı olur. Bu tür eylemler kabul edilemez” dedi. Robertson, ABD’nin Türkiye’nin sınır güvenliğine bağlı olduğunu, ancak IŞİD ile mücadelenin bitmediğini ve bu mücadelede Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile birlikte hareket etmeye devam ettiklerini bir kez daha yineledi. Robertson ayrıca, “IŞİD’in bu kritik noktada yeniden nefes almasına izin vermemeliyiz ve veremeyiz. Yoksa koalisyon ortaklarımızla elde ettiğimiz önemli kazanımları tehlikeye atarız ve IŞİD’in yeniden canlanması ihtimali doğar” diye konuştu.
‘IŞİD’in yararına olur’
YPG’den de Türkiye’nin olası operasyonuna ilişkin gelen açıklamada, harekatın IŞİD’in yararına olacağı belirtildi. BBC Türkçe’nin haberine göre YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, “Türkiye’nin tehditleri güçlerimizin, bu kez Hajin kentinde, teröristlere karşı kazanımlar elde ettiği zamana rastlıyor” dedi.
Seferberlik ilanı
Öte yandan Erdoğan’ın bu açıklamaları sonrası ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden de açıklama geldi. Hawar Haber Ajansı’nın (ANHA) haberine göre açıklamada saldırı tehditleri kınandı ve bölgede seferberlik ilan edildiği belirtildi. “Erdoğan’ın hedefi yalnızca Kuzey ve Doğu Suriye değil, Suriye toprak bütünlüğüdür” denilen açıklamada, DSG ve Uluslararası Koalisyon’un Dera Zor’da IŞİD’e karşı operasyonu da hatırlatılarak, böyle bir dönemde böylesi bir operasyon tehdidinin bu mücadeleyi de etkileyeceği belirtildi. Açıklamada, uluslararası kurum ve kuruluşlara ise şu çağrı yapıldı: “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak, başta Birleşmiş Milletler ve DAİŞ’e karşı Uluslararası Koalisyon olmak üzere, uluslararası kurum ve kuruluşlara Erdoğan’ın düşmanca planlarına karşı tavır göstermeleri çağrısı yapıyoruz. Öyle ki, uluslararası hukuk ihlal edilmektedir. Kaldı ki, işgalin kendisi bizzat uluslararası sözleşmelerin ihlalidir. NATO’da yer alan devletlere Erdoğan’ın NATO ilkelerine karşı olan siyasetlerine karşı çıkmaları çağrısı yapıyoruz. Çünkü Erdoğan, güvenliği için tehdit oluşturmayan bir bölgeyi hedef almaktadır.” Açıklamada Şam yönetimine ise şu ifadelerle seslenildi: “Suriye hükümetine de bu saldırı tehditlerine karşı resmi bir tutum göstermesi çağrısı yapıyoruz.”
‘Koalisyona da savaş ilanıdır’
Erdoğan’ın Kuzey Suriye’yi hedef alan açıklamaları sonrası bir açıklama da Demokratik Birlik Partisi’nden (PYD) geldi. Açıklamada Erdoğan’ın açıklamaları kınandı ve bu açıklamalar “Suriye krizi için çözüm umutlarının ortaya çıktığı her dönemdeki engelleme girişimleri” olarak nitelendirildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Başta Suriye halkları olmak üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Şam hükümeti, Arap Cemiyeti, Kürt siyasi partiler, Suriye’deki demokratik ve ulusal güçlere ile barış yanlısı taraflara Türkiye’nin saldırıları karşısında durma çağrısı yapıyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik savaş ilanı, DAIŞ ile mücadele eden ABD öncülüğünde Uluslararası Koalisyon’a savaş ilan etme anlamına gelmektedir. Son olarak DSG güçlerinin direniş iradesi ile özgürlük mücadelesi yürüten halkımıza olan sonsuz güveni ilan etmek isteriz. Zafere kadar direniş, insani ve ahlaki görevimizdir.”
Ne oluyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Aralık’ta Türk Savunma Sanayii Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Suriye’de artık IŞİD diye bir tehdit yoktur” demiş ve DSG’ye karşı Kuzey Suriye’ye birkaç gün içinde operasyona başlanacağını açıklamıştı. ABD’ye ise DSG ile işbirliği yaptığı için suçlamalarda bulunan Erdoğan, “Onlar işte Kürtler değil, Araplarmış. Biz Arap’ı da biliriz, terörist Kürtleri de iyi biliriz. Eğer Kürt kardeşlerimiz arasında teröristler varsa kusura bakmasınlar onlara da gereğini yaparız. Fırat’ın doğusuna harekât birkaç güne başlayacak. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir” ifadelerini kullanmıştı. ABD Başkanı Donald Trump ise geçtiğimiz günlerde IŞİD’le ilgili açıklamada bulunmuş ve “IŞİD’e karşı çok büyük bir iş yaptık. Dünyanın o bölgesinde sayıları çok az kaldı ve önümüzdeki 30 gün içinde hiçbiri kalmayacak” demişti. Trump’ın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk da ABD’nin, ‘iç güvenlik güçleri’ kurulana kadar Suriye’den çekilmeyeceğini söylemişti.
Dünyaya duyarlılık çağrısı
Gelişmeleri bölgede izleyen gazeteci Nazım Daştan’ın MA’da yer alan haber analizinde ise Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’nde oluşturmaya başladığı gözlem noktalarını tamamlayan ABD’nin, Türkiye’nin olası operasyonuna karşı nasıl bir takınacağı merak konusu olduğu ve başta olmak üzere daha önceki kimi yaklaşım ve pratiklerinden dolayı Kuzey ve Doğu Suriye güçleri, ABD ve koalisyon güçlerine güvenerek hareket etmekten bu kez uzak olduğu belirtildi. Haberde ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ilan ettiği “seferbelik” kararı sonrası bölge halklarının kitlesel protesto yürüyüşleri düzenleyecekleri, bu yürüyüşlerde Türkiye’nin yanı sıra dünya kamuoyuna da mesaj verileceği kaydedildi.
‘Fırat ayarlı sandık’
Fehim Taştekin’in Duvar’da yer alan analizinde iktidar operasyonla “Zeytin Dalı” operasyonunda olduğu gibi iktidar bu operasyonla “Türkiye sınırlarının altında Kürtlerin liderliğinde bir özerklik oluşumunu önlemeye endeksli ‘ulusal dava’nın arkasında sıralanmak durumunda kalacak ve siyasal gündem ipotek altına almayı” planlıyor. Taştekin yazısında şunları belirtti: “Mart seçimlerine seferberlik ve ‘fatihan’ havasında giren iktidar korktuğu tabloyu tersine çevirebilecek. En önemli hesap bu. 2015’ten beri maalesef sandığın yönünü ‘barut’ belirliyor! imdi Erdoğan neredeyse operasyon için tarih verdiğine göre ABD, Ankara’yı teskin etme adına Fırat’ın doğusunda kısmi ve noktasal bir operasyona yeşil ışık yakar mı? Hiç kimse olur ya da asla olmaz diyecek durumda değil. Konuştuğum Kürt kaynakların da bu konuda şüpheleri var. Kısmi operasyon ihtimali üzerinde duruluyor. Eğer kısmi operasyon olacaksa hedef olarak öne çıkan yerler Kobani gibi ‘Kürt kaleleri’ değil Arap yoğunluklu ya da Kürtlerle Arapların aynı oranlarda bulunduğu bölgeler. Özellikle Tel Ebyad (Girê Spî) ve Ras el Ayn (Serekaniye) üzerinde duruluyor. Son aylarda Türk medyasına sızdırılan operasyon planlarında da bu yerlere özel vurgu yapılıyordu. Bu iki yerle ilgili Erdoğan’ın boğazında düğümlenen bir şeyler var.”
Arap Ulusal Konseyi tepkili
Arap Ulusal Konseyi’nden de Ankara’nın Kuzey Suriye’yi hedef alan açıklamalarına tepki açıklaması geldi. Olası operasyonun Suriye’nin egemenliğini ihlal anlamına geldiği belirtilen açıklamada, “Dünya güçlerine ve uluslararası örgütlere, bölgede yıkıma neden olan ihlalleri sona erdirme, Türk devletine baskı yaparak işgaline son verme ve bölge halklarına yönelik saldırıları durdurma çağrısı yapıyoruz” ifadeleri yer aldı.
Fidan’ın dosyasında İdlib mi vardı?
Operasyon açıklamasının ardından kaleme alınan bazı analizlere göre ise operasyonu sadece “seçimlere endeksli bir söylem” olarak ele almanın yanıltıcı olacağı belirleniyor. Fırat Haber Ajansı’ndaki haber-analizde Erdoğan’ın operasyon açıklamasının ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Türkiye ziyareti ve hemen ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan ABD’de bir dizi temasta bulunması ve dönüşünde Erdoğan ile görüşmesinden sonra geldiğine dikkat çekiliyor. Haberde IŞİD ile savaşta sonra doğru gelinirken, IŞİD’’in elinde bulunan son bölge olan Hecin’in yüzde 50’sikurtarılmışken, Ankara’nın yapmak istediğinin anlaşıldığı fakat ABD’nin yapmak istedikleri konusunda ciddi şüphelerin bulunduğu belirtiliyor. Haberde şu ifadeler yer alıyor: “Jeffrey’nin Türkiye’ye gelmeden önce “Astana’nın fişini çekme zamanı geldi” demesi ABD’nin Türkiye’yi Rusya ve İran ekseninden uzaklaştırmak istediğinin ve bunun için düğmeye basıldığını gösteriyor. Ama ne karşılığında? ABD, Türk devletinin İdlib’te Rusya’ya verdiği vaatleri yerine getirmede zorlandığını görüyor. Türkiye’yi Rusya-İran ekseninden koparmak için Rojava’nın kimi bölgelerine saldırı izni vererek, yeni bir oyun kuruyor şüphesi ağırlık kazanıyor. Rusya ise İdlib’e odanlanmak yerine hala Erdoğan’ın iplerinin elinde olduğunu düşünerek, Eylül ayında Tahran’da yapılan üçlü zirvede Erdoğan’ın sözde anti-Amerikancı söylemlerini kullanma hamlesini hala sürdürüyor.”
HABER MERKEZİ