Savaşa ayrılan bütçe, ‘kadının güçlenmesi’ için ayrılması öngörülen bütçenin 128 katı. ‘2023 Bütçesi, bir kadın bütçesi değil’ diyen HDP’li Taşdemir, ‘Yoksulluğu kadınlar üzerinden yöneten bir anlayış var’ dedi
Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar ettiği için ülkenin neredeyse tüm kaynaklarını savaşa harcayan AKP-MHP iktidarı, toplumda siyasal, sosyal ve ekonomik krizleri de derinleştiriyor. Savaş ve şiddet politikası ise en çok kadın ve çocukları etkiliyor. Toplumun sürüklendiği kaosun kadınlar üzerindeki en büyük etkisi şiddet ve katliamlar olurken, ağır hak ihlallerini de beraberinde getiriyor. Bu da zaten ekonomik özgürlükleri olmayan kadınları şiddet sarmalında daha da yoksullaştırıyor.
Kadınlar görülmüyor
Sosyal devlet gereklerini yerine getirmeyen hükümet, “aile” kurumuna hapsetmeye çalıştığı kadınları, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 2023 Bütçesi’nde de görmedi.
Kadınların, “toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe” talebini görmezden gelen iktidar, yaptığı bütçeleme planıyla kadını sadece “aile” içinde görebildi. “Türkiye’nin Yüzyılı” olarak duyurulan bütçe teklifinde, bu sene sosyal yardıma ayrılan bütçe 109 milyar 475 milyon TL artırılarak 258 milyar 437 milyon TL olarak belirlendi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın “Sosyal yardımlar kapsamındaki düzenli yardım programlarıyla kadınlar desteklenmeye devam edilmektedir” söylemiyle paylaştığı veriye göre, düzenli sosyal yardım hak sahiplerinin yüzde 65’ini kadınlar oluşturuyor. Yüzde 65’i kadına veriliyor gözüken destekler ise yoksulluğun yükünü kadının sırtına yıkıyor.
Kadın başına düşen bütçe 25 TL
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe teklifi 149 milyar 868 milyon TL oldu. Bu bütçe içinde “kadının güçlenmesi” için de sadece 2 milyar 86 milyon TL ayrılması öngörülüyor. Kadının güçlenmesi için ayrılan bütçe, ülkedeki 42 milyon 252 bin 172 kadına bölündüğü takdirde kadın başına sadece 25 TL düşüyor. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi için ayrılan bütçe ise 3 milyar 781 milyon TL.
Kadına ayrılan bütçenin 128 katı
Kadınlara ayrılmayan bütçe geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da savaşa ayrıldı. Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesi bu yıl 468 milyar TL’ye çıkarılması öngörülüyor. Savunma ve güvenlik için ayrılması planlanan bütçe 266 milyar 480 milyon 483 bin TL. Bu oran “kadının güçlenmesi” için ayrılan bütçenin 128 katıyken, ailenin korunması için ayrılan bütçe kaleminin de 70 katı.
‘Yoksulluğun kadınlaşmasının itirafı’
Kadınların yok sayıldığı bütçeye dair Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi Komisyonu Üyesi Dilan Dirayet Taşdemir, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Yüsra Batıhan‘a değerlendirmelerde bulundu.
Düzenli sosyal yardım alanların yüzde 65’inin kadınlardan oluştuğuna dair verileri Taşdemir, “yoksulluğun kadınlaşmasının itirafı” olarak yorumladı. Taşdemir, “Politikasını sosyal hizmetler ve yardım üzerine kuran bir yaklaşım var ve burada desteklenen kadın değil. Aileyi kadın olarak tanımladıkları için verilen yardımlar da kadınlar üzerinden dağıtılıyor. Türkiye’de kadınların büyük çoğunluğu mülksüz ve ciddi bir işsizlik oranı söz konusu. Kamusal alana katılımda, sağlık, eğitim, siyaset yapma hakkı açısında da ciddi engellerle karşı karşıyayız. Aslında bu kadının yoksulluk halini, yoksullaşan kadınların nasıl çaresiz hale getirildiğinin itirafıdır. İstihdama, kalkınmaya, ekonomik ve sosyal hayata dahil eden, kadınların önündeki engelleri kaldıran bunlarla mücadele eden bir anlayış yok. Yoksullaştıran, yoksulluğu kadınlar üzerinden yöneten bir anlayış var” dedi.
Bütçe bir kadın bütçesi değil
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talebini dile getiren Taşdemir, ülkenin kaynaklarından herkesin eşit yararlandığının varsayıldığını ancak belirli kesimlerin bu kaynaklara erişimde zorlandığını kaydetti.
Taşdemir, “Cinsiyete duyarlı bütçeden kastımız; bütçe yapım sürecinin tamamında kadın perspektifini gözeten, kadınların ihtiyaçlarını, taleplerini karşılayan, sorunlarını gideren bakanlıkların buna yönelik bütçe kalem ayırmasıdır. 2023 Bütçesi’nde toplumsal cinsiyet kavramı geçmiyor, kadın erkek fırsat eşitliğinden söz edilmiyor. Bütçede eşitliği sağlamaya yönelik bir amaç güdülmediği ortada. Kadın kelimesini bile metinlerden çıkaran bir iktidarla karşı karşıyayız. 2023 Bütçesi, bir kadın bütçesi değil” ifadelerini kullandı.
Bütçe savaşa gidiyor
MSB’ye ayrılan bütçeye değinen Taşdemir, “Barışçıl ülkelerde savunmaya bu denli bütçe ayrılmaz. Bu bütçe sağlığa, eğitime, kadına, kadına yönelik şiddetle mücadele planlarına aktarılır, toplumsal sorunlarla mücadele edilir. Burada yoksulun, kadının, çocuğun, halkın boğazından kesildiğini ve savaş aygıtlarına aktardığını, böylelikle otoriterleşen, baskıyı arttıran, demokratik değerlerden uzaklaşan, barış söylemlerine karşı refleks geliştiren, düşmanlaştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasetin öne çıktığını görüyoruz. Bu bütçeyi savunma alanına ayırmak; meselenin kriz haline geldiği, kadınlara yönelik bir konjonktürün mevcut ortamda daha da derinleştiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
‘Eylem planı yapılmalı’
Savunmaya bu denli bütçe ayrılmasının sadece kadınların değil, ülkede demokrasi, eşitlik ve özgürlük isteyen bütün yurttaşların sorunu olduğunu ve buna karşı ses çıkarılması gerektiğini söyleyen Taşdemir, “Kadınların savaş politikalarına karşı mücadeleleri ve kadın özgürlük mücadelesindeki ısrarları bugün AKP iktidarında çöküş sürecinde önemli bir etki yarattı” diye belirtti.
Kadın kazanımlarını gasp etmeye ve kurumları kapatmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Taşdemir, “Dolayısıyla 2023 Bütçesi’ne iki kalem dahil etmek, ‘sosyal yardım politikalarını arttırdık’ demenin bu sorunlara bir etkisi olmuyor. Buna yönelik ciddi bir eylem planı yapılmalı, ‘kadının görevi çocuk doğurmaktır’ diyen zihniyet dönüşmeli” dedi.
‘Kadın özgürlükçü paradigma’
HDP olarak kadının yoksullaştırılmasına ve uğradığı şiddete karşı kadınları örgütleyerek, bir mücadele yürüttüklerini, kadınların çalıştıkları ve var oldukları alanlarda onlarla bir araya gelerek bütçeye ilişkin görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyleyen Taşdemir, şöyle devam etti: “Çözüm bütçesini savunan, tüm bu yıkımlara karşı HDP olarak uzun bir öneri listemiz ve pratik alt zeminimiz var. Kadın Bakanlığı’nın kurulması, İstanbul Sözleşmesi’nin geri getirilmesi, kadınların örgütlenmelerinin önündeki tüm engellemelerin kaldırılması, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın merkezi ve ekonomi ayaklarını ören ve bu anlamda kadınların öncülüğünde bir perspektif geliştirmeye çalışıyoruz.”