Savaş politikasının umutsuzluk ve mutsuzluğa neden olduğunu belirten sosyolog Neşe Erdilek: Halkın sorunlarına çözüm bulamayan iktidar kendisine karşı oluşan öfke ve isyanı önlemek için savaşı kullanıyor. Bu iktidar değişmediği sürece bu ekonomik durum, savaş ve çaresizlik halinin ortadan kaldırılması da mümkün değildir
Türkiye’nin KDP ortaklığıyla Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Zap, Metina ve Avaşîn’e yönelik 17 Nisan’da başlattığı saldırılar ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırı tehdidi devam ediyor. İktidarın savaş politikaları nedeniyle yaşanan ekonomik ve siyasal kriz de derinleşiyor. Sosyolog-Yazar Neşe Erdilek, iktidarın savaş politikası hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Neşe Erdilek, siyasal ve ekonomik bunalımda olan iktidarın “çıkış” olarak savaş politikalarına sarıldığını dile getirdi. İktidarın, yaşanan krizleri halkın gündeminden çıkarmak için savaş gündemini ortaya attığını belirten Erdilek, “Türkiye’de iç ve dış siyasette sıkışan iktidar, artan toplumsal muhalefeti bastırmak için savaşı gündemine almış durumda. Türkiye’de bunun örnekleriyle çok sık karşılaşıyoruz. Önceki yıllarda başvurulan bir yöntemdir. Türkiye’de şu an tarihinin en ağır ekonomik ve siyasal krizi yaşanıyor. Önümüzdeki süreçlerde çok ciddi bir savaş ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Buna dikkat etmek gerekir” diye belirtti.
‘Savaşla insanları korkutuyorlar’
Türkiye’de uzun süredir yaşanan savaşın toplumsal bir buhrana dönüştüğünü kaydeden Erdilek, “Türkiye’de insanlar sürekli bir savaş ortamına itiliyor. Türkiye’de artık insanlar açlıkla karşı karşıyalar. İçte yaşanan sıkışmışlık toplumda tepki, öfke ve buhrana dönüşüyor. Halkın sorunlarına çözüm bulamayan iktidar kendisine karşı oluşan öfke ve isyanı önlemek için savaşı kullanıyor. Şu an ki saldırılar veya ileriye dönük savaş planları da buna yönelik planlardır. İktidar yaklaşan seçimler için de savaşı bir araç olarak kullanmak istiyor. Kendi iktidarını yeniden sağlamak için savaşı bir araç olarak kullanıyor. Bu yüzden savaşla insanları korkutuyorlar ve korkutmaya devam edecekler” dedi.
Mutsuzluk, umutsuzluk, geleceksizlik hali kaygısı…
Türkiye toplumunun içinde bulunduğu duruma da değinen Erdilek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de sürekli bir savaş halinin yaşanmasından dolayı insanlar artık çaresizlik içinde. Toplum böyle bir çaresizlik konumuna geldiği zaman, en keskin ve uç şeylere yönelebilir ve insanlar artık ruh sağlığını yitirebilir. Bunun en somut örneği bir kişinin kendini Galata kulesi önünde yakmasıdır. Bu aslında sıradan bir durum değil. Çünkü toplumda ruhsal bunalım yaşandığı zaman insanlar ya başkalarına yönelik şiddet eğilimi gösterir ya da kendine karşı şiddet eğiliminde olur. Dikkat edin herkes gergin, herkes mutsuz, umutsuz, bir geleceksizlik hali kaygısı yaşıyorlar. Bu kaygıları ve korkuları uzun süreli yaşayan toplumlarda boşanmalar, kadın cinayetleri, intiharların artması gibi önemli sorunların baş gösterdiğini söylemek mümkün. Yani bütün bunlar bir anlamda toplumsal krizi yansıtıyor” şeklinde konuştu.
‘İnsanların bütün umutlarını yok ederseniz…’
Türkiye’de toplumun şu an güveneceği, sırtını dayayacağı bir sistem olmadığına işaret eden Erdilek, “Bu durum kişisel ve ruhsal çöküntülere gidiyor. Bu giderek toplumsal, kitlesel bir yıkıma da yol açıyor. Eğer siz insanların bütün umutlarını yok ederseniz, intiharlar, bireysel şiddet olayları ortaya çıkar ve bu da kitlesel şiddet olaylarını ortaya çıkarır. Bütün bunların sonucu olarak da bunu biz yaşıyoruz ve bir süre daha da yaşayacağız. Çözüm bir an önce bu iktidarın değişmesi lazım. Bu iktidar değişmediği sürece bu ekonomik durum, savaş ve çaresizlik halinin ortadan kaldırılması da mümkün değildir, diye düşünüyorum” dedi.
İSTANBUL