BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Bachelet, Türkiye’den, kendisine bağlı silahlı grupları Kuzey ve Doğu Suriye’de işledikleri savaş suçlarından dolayı yargılamasını istedi
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Uluslararası Soruşturma Komisyonu’nun Türkiye ve bağlı askeri grupların Kuzey ve Doğu Suriye’de savaş suçu işlediği yönündeki raporunun ardından, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet konuyla ilgili açıklama yaptı. Bachelet, işlenen suçlarla ilgili faillerin savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar bağlamında yargılanması gerektiğini söyledi. BM Suriye Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Sérgio Pinheiro, 15 Eylül’de açıkladığı raporda, Türkiye’nin savaş suçu işlediğini açıklamıştı. Türkiye ve bağlı silahlı grupların kontrol ettiği bölgelerdeki insan hakları durumunu “karanlık” olarak niteleyen Bachelet, “Suriye genelinde sivillere yönelik insan hakları ve uluslararası insani hukuk ihlalleri devam ederken, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği son aylarda endişe verici bir modelin tekrarlandığını gördü. Bu bölgelerde, özellikle de cinayetlerin, insan kaçırmaların, yasa dışı insan nakillerinin, arazi ve mallara el koyma ve zorla tahliyelerin arttığı Afrin, Ras al-Ain (Serêkaniyê) ve Tel Abyad’da (Girê Spî) ciddi ihlaller belgelendi” dedi. Bachelet, Türkiye’ye bağlı çeşitli silahlı gruplar arasında güç paylaşımı nedeniyle iç çatışmaların yoğunlaştığına dikkat çekti. En az 116 sivilin öldüğünü doğruladığını ifade eden Bachelet, öldürülenler arasında 15 kadın, 20 erkek çocuk, 2 kız çocuğu olduğunu ve yaklaşık 463 sivil ise yaralandı diye belirtti.
Kayıplar belgeli
Türkiye’ye bağlı silahlı grupların evlere, arazilere, özel ve ticari mülklere, el koyduğunu ve yağmaladığına değinen Bachelet, söz konusu grupların el koyduğu yerlere kendi ailelerini yerleştirdiğini söyledi. Bu ciddi insan hakları ihlallerinin yanı sıra BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin kaçırılıp ortadan kaybolmasını belgelediğini dile getiren Bachelet, tutuklanan ve kaçırılanlardan bazılarının akıbetinin hâlâ bilinmediğini söyledi.
Hukuka aykırı
Türkiye’yi uluslararası hukuka saygı göstermeye çağıran Bachelet, “Suriye’deki çatışmanın tüm taraflarına, sivillerin hayatlarının korunmasının her koşulda en üst düzeyde sorumlu olduklarını hatırlatıyorum. Sivillerin güvenliğinin alenen göz ardı edilmesi insan haklarına ve uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklere aykırıdır. Silahlı gruplar ve bunlar üzerinde kontrol uygulayanlar da dahil olmak üzere tüm taraflar bu kurallara saygı duymalıdır. Türkiye’nin etkili kontrolü altındaki silahlı grupların işlediği ihlallerin sona ermesini sağlamaya çağırıyorum” dedi.
Failler yargılanmalı
Hakları ihlal edilen insanların tazminat haklarının olduğunu hatırlatan Bachelet, “Türkiye’yi gözlemlediğimiz olaylara derhal tarafsız, şeffaf ve bağımsız bir soruşturma başlatmaya davet ediyorum. Kendisine bağlı silahlı gruplar tarafından gözaltına alınan ve kaçırılanların durumu ile ilgili bazı durumlarda uluslararası hukuka göre, özellikle savaş suçlarına göre suç teşkil edebilecek suçlar olduğunu göz önünde bulundurarak yargılamalıdır” şeklinde konuştu. Öte yandan Dışişler Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, BM’nin iddiaları yalanlandı.
Su silah olarak kullanılıyor
Bazı tutukluların ve kaçırılanların silahlı gruplar tarafından Suriye’de alıkonulduktan sonra Türkiye’ye nakledildiğine dair rahatsız edici raporlar aldıklarını sözlerine ekleyen Bachelet, su ve elektrik gibi temel hizmetlerin çatışmalarda silah olarak kullanması konusundaki endişesini dile getirdi. Bachelet, devamla şunları söyledi: “Ras al-Ain’deki (Serêkaniyê) Aluk Su Pompalama İstasyonu’nu kontrol eden Türkiye ve bağlantılı silahlı gruplar, su kaynağını defalarca kestiler ve bu durumdan kaynaklı Hesekê şehrinde ve çevresinde, son derece savunmasız yerinden edilmiş insanlar da dahil olmak üzere milyonlarca insan neredeyse bir süre suya erişemedi. Unutulmamalıdır ki; uluslararası hukuk, sivil nüfusun hayatta kalması için gerekli olan su tesisatları gibi nesnelerin imha edilmesini, kaldırılmasını veya ‘kullanılamaz hale getirilmesini’ yasaklamaktadır.”