Halk, iletişim araçları ile farklı durumlara inandırılır. Devletin yenilgileri propaganda yayınlarıyla birer destan, halkın yoksullaşıp “Parti” mensuplarının zenginleşmesine yol açan gelişmeler ekonomik büyüme; parti iktidarına mutlak biat, özgürlük gibi gösterilmektedir. Parti her türlü bilginin kontrolünü elinde tutarak her bilgiyi değiştirebilir. Anlık olayların açıklanması ve haklılığının ispatı için geçmişteki yayınlar, yani tarih silinerek bugünkü eylem ve uygulamaları desteklemek için tarih yeniden yazılır. Dil bozuma uğratılarak bilinç bulanıklaştırılır.
Kelimelerin anlamları partinin isteğine göre belirlenmiştir. “Yenikonuş” adında kurgusal bir dil oluşturulmuştur. Bilinci daraltmak, herhangi bir başka düşüncenin ve konuşmanın ortaya çıkmasını engellemek için özgürlük, karşı çıkış, isyan gibi kavramlar dilden silinmiştir. “Çiftedüşün” adı verilen yöntemle karşıtlık içeren sözcüklerin anlamları birleştirilerek karışıklık oluşturulmuştur. Böylelikle iktidarın aksine düşünceler oluşamayacak, sözcükler anlamlarından boşaltılarak söylenen söz ne olursa olsun sözcükler Parti’nin kastettiği şeyi anlatacaktır. Mesela kölelik ve özgürlük artık aynı şeylerdir. Devlet işlerini yürütmek için kurulan bakanlık ve benzeri devlet kurumları taşıdıkları adların anlamlarının tersi uygulamaları yürütmekten sorumludurlar. Mesela Barış Bakanlığı, savaşları düzenler. Bolluk Bakanlığı, yaşanan ekonomik sıkıntıları aşmak ve Parti, sınıfının zarar etmesini engellemek için toplumun yüzde seksen beşini oluşturan ve kıt düşünme yeteneğine sahip olan işçi sınıfına verilen yiyeceklerin kısıtlanmasından sorumludur. Sevgi Bakanlığı, yaşanacak isyanları engellemek, isyan edenleri, isyan etme potansiyeli olanları gözetim altına alarak işkence yoluyla onları bu zararlı düşüncelerinden arındırmaktan sorumludur. Doğruluk Bakanlığı ise ülkede tele ekranlarla yapılan gözetimi sağlar. Vatandaşların doğruyu söylemeleri konusunda baskı ve yönlendirmede bulunur. “Doğru”, Parti’nin doğrusudur elbette. “Düşünce Polisi” otoritenin aleyhinde düşüncelere sahip olanları yakalar, etkisiz hale getirir. Zaten her yerde bulunan “Büyük birader seni izliyor” mesajları ve kameralar ile insanın sakıncalı bir eyleme kalkışması engellenmektedir.
Sürekli savaşta olunan bir dış düşman vardır. Parti’ye dönük itirazı olan, karşı söylemi olan, farklı yaşam tarzları içine girmeye çalışan herkes bu “Dış düşman”ın içeri sızmış bir ajanıdır.
Yukarıda söz edilen uygulamaların gerçekleştiği ülke hangi ülkedir, bu uygulamaların sahibi parti hangi partidir? Bizlere nereden tanıdık geliyor. Halbuki bizlerden çok uzak bir coğrafyada bir “Parti” bu uygulamaları gerçekleştiriyor. Ingsos, yani İngiliz sosyalizmi ile kontrol edilen Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya, Afrika kıtasının bir bölümü ve Britanya Adası’ndan oluşan Okyanusya’dır bu ülke. Yeryüzünde bu coğrafi sınırlara ve bu ada sahip bir ülke yok. Kitabı okumasa, filmi izlemese bile pek çok insan, söz ettiğimiz ülkenin George Orwell’in 1984 adlı distopik romanına ait olduğunu bilir. İktidar, bilginin değiştirilmesi, manipülasyon, gerçeğin yamultulması mevzularında kültleşmiş bir romandır.
Sürekli barıştan söz ederek toplumu en küçük hücrelerine kadar birbirine düşmanlaştıran ve günlük en ufak ilişkiye kadar bir savaş iklimi yaratan, sürekli özgürlüklerden söz edip bir hak kırıntısı için bile insanların ruhlarını kızgın ateşte dağlayan, her türlü kitle iletişim enstrümanını kendi kurduğu gerçekliğin propaganda aracı haline getiren, cahilliği överek okumuş insanı toplum için tehlike gören üniversite rektörlerinin olduğu ülke Okyanusya mı yoksa biz bunların yaşandığı başka bir ülkeyi anlatan başka bir distopik romandan mı hatırlıyoruz bunları. Evet, hatırladım, doğru, başka bir roman. Ama bu kadar da benzerlik olmaz ki. Tamam insan roman yazarken başka bir romandan etkilenebilir ama bu kadarına pes doğrusu, bu etkilenme değil düpedüz intihal. Neredeyse bire bir kopyalamış yazar. Sadece romanın adını değiştirip 2023 yapmış. Bu romandaki Parti’nin adı neydi, hatırlayamadım şimdi. Sadece şeyi hatırlıyorum Parti’nin adına dair George Orwel’in romanından; son derece ise çamura, karaya batmışken kendilerine ak diyorlardı ve ülkedeki insanların en az yarısını ak olduklarına inandırıyorlardı.
“Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, bilgisizlik kuvvettir.” başlıktaki bu söz bana ait değil. 1984 romanındaki Okyanusya ülkesini yöneten Parti’nin sarıldığı en güçlü söylemidir. Bu çalıntı roman hangi ülkede mi yayımlanmış? Onu da siz araştırın bir zahmet.