İran sınır hattındaki yerlerde asker baskılarına ilişkin konuşan HDP Van Milletvekili Sarısaç, ‘Sınır hattında yaşanan hak ihlallerinin temel amacı orada yaşayan Kürtleri yerlerinden etmektir’ dedi
İran’a komşu olan kentlerden biri olan Van, son dönemde sınır hattında yaşanan ölüm ve yaralanma olayları ile gündemde. İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi’nin verilerine göre kentte 2020 yılının ilk 6 ayında bin 170 hak ihlali yaşandı. Bu ihlallerin bir kısmı sınır hattındaki yerleşim yerlerinde yaşandı.
29 Temmuz’da Van’ın Başkale ilçesine bağlı Sualtı (Derişk) Mahallesi’nde Zahir Teker, Harun Akkaya ve Lokman Koç adlı 3 çoban operasyona çıkan askerlerce darp edildi.
Yine 4 Ağustos günü, Çaldıran ilçesine bağlı Yukarı Çilli (Çîllıya Jorê) Mahallesi’nde 6 çocuk babası olan İbrahim Baykara (46), üzerine açılan ateş sonucu yaşamını yitirdi. Baykara’nın askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdiği belirtilirken, olaya dair açıklama yapan Van Valiliği ise, “Hudut birliklerimizde kalaşnikof marka tüfek kullanılmamaktadır” diyerek, Baykara’nın İran tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitirdiğini ileri sürdü. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Murat Sarısaç, sınır hattındaki yerleşim yerlerinde yaşanan bu hak ihlallerini değerlendirdi.
Kolluk birimleri devrede
AKP-MHP ittifakının savaşa sarılmasıyla birlikte sınır hatlarında hak ihlallerinin arttığını dile getirdi Sarısaç, özellikle Van’da son iki ay içerisinde güvenlik güçlerinin birçok hak ihlalinin yanı sıra cinayetlere neden olduğunu ifade etti. Ölümle sonuçlanan vakaların münferit olarak ele alınamayacağı söyleyen Sarısaç’a göre, kolluk birimleri eliyle gerçekleşen hak ihlallerinin temel amacı sınır hatlarında yaşayan Kürtleri yerinde ederek, başka grupları buralara yerleştirmek.
‘Kürtleri yurdundan çıkartma’
Sınır köylerinde köylülerin arazilerine el konularak hendeklerin kazıldığını, çobanlar ve yurttaşların tehdit edildiğine dikkat çeken Sarısaç, bu durumun geniş bir konsepte sahip olduğunu belirtti. Sarısaç, “Bu konsept özellikle Kürdistan’ın diğer parçalarında birbirlerine akraba olan Kürt halkının aralarındaki bağlantıyı koparmaya yöneliktir. AKP, bu konseptle birlikte Kürdistan’da savaşa sarıldı. Savaşla kendi iktidarını sürdürebileceğine ve ayakta durabileceğine inanıyor. Türkiye, hem Suriye’de hem de diğer alanlarda IŞİD ve diğerleri ile anlaşarak bunları paramiliter bir güç haline getirdi. Rojava işgalinde bu güçlerden oluşan birlikleri yine Kürt halkının üstüne salınarak sayısız cinayet işlendi. Bugün sınır bölgelerindeki Kürt halkını yerinden yurdundan çıkartıp, bu güçleri oraya yerleştirme planının bu konseptin bir parçası olduğunu görüyoruz. AKP, İttihat ve Terakki’nin iskan politikasını bir kez daha sınır bölgelerinde uygulamaya çalışıyor. Kürtlerin sınır bölgelerinde bulunan köylerinden çıkıp gitmeleri üzerine kurulu bir politika var” diye konuştu.
‘Yargısal yaptırım uygulamıyor’
Bu nedenle karşılaştıkları vakaları bir askerin psikolojik sorunları nedeniyle ateş edip köylüleri öldürmesi olarak ele almadıklarını ifade eden HDP’li vekil, “Bu genel bir konsepttir. Bu konsept de AKP’nin Kürt düşmanlığı üzerinde kurulmuş siyasal anlayışından geliyor” dedi.
Baykara cinayeti üzerinde duran Sarısaç, Valiliğin ise, olayı soruşturmadan ‘Bu kişi İran tarafından vurulmuştur’ diye açıklama yaptığını söyledi. Sarısaç, “Hukuk organları ve karar mercileri bu olayla ilgili hiçbir yargısal yaptırım uygulamıyor. Bu durumda ‘üstünü kapatalım’ gibi bir sonuç çıkıyor. Bir kişi yargılanmıyorsa bu, durumun bir devlet politikası olduğunu bize gösteriyor. Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı değiller mi? Anayasal hakları güvence altına alınmamış mı?” diye sordu
Devlet aklı
Kürtlerin yerlerinden uzaklaştırılıp, yerlerine başka grupların iskan edilmek istendiğini söyleyen Sarısaç, “Adının önünde profesör yazan bir kişi (Eski AKP milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş) sosyal medya hesabında yaptığı bir açıklamada, ‘Çin’in hakaretlerine maruz kalan Uygur Türklerine vatandaşlık verip bunları doğu ve güneydoğu kentlerin sınır bölgelerine yerleştirelim’ diyor. Ben bu düşüncenin çok kişisel olduğunu düşünmüyorum. Bu faşizmi benimseyen akademi kimlikler bile hükümete akıl veren Ergenekoncular, Süleyman Soylu, Mehmet Ağar ve Gladyo’cular Kürtlerle ilgili böyle tasarılarda bulunuyorlar. Sınır hattında yaşanan hak ihlallerinin temel amacı orada yaşayan Kürtleri yerlerinden etmektir” diye konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı