900 ton asbest ve nükleer dair birçok atık barındıran Sao Paulo gemisi Brezilya’dan yola çıktı ve Aliağa’ya gelmek üzere. Diğer yandan gemiyi sökmeyelim ucak gemisi yapalım önermeleri ise gündem de yerini koruyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Türkiye’yi dünyanın adeta çöplüğü haline getiren AKP iktidarı dünya da kimsenin sökmek istemediği 900 ton asbest ve nükleer atıklarla birlikte birçok tehlikeli atık barındıran Sao Paolo adlı savaş-uçak gemisi parçalanmak için Aliağa’ya gelmek üzere. Merkezi Brüksel’de olan Uluslararası Gemi Söküm Platformu’na göre Sao Paulo gemisi 900 ton asbest ve yüzlerce ton tehlikeli atıklar barındırdığını açıklarken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum yaptığı açıklamayla, gemide 9 ton asbet var sözleriyle durumu hafifletmeye ve gerçekleri saptırmaya çalışmasıyla iktidarın fıtranına uygun bir tutum sergiledi. Diğer yandan geçtiğimiz yıl kabulu yapılacağı açıklanan gemi için iktidar yanlısı basın da geminin sökülmeyip savaş gemisi olarak değerlendirileceği yönündeki yazı ve açıklamaları hatırlamamız gerekiyor.
AB onaylı Aliağa!
Eski Fransız uçak gemisi olan ‘Nae Sao Poala’nın Fransa’daki adı Foch. Geminin nerede ve nasıl sökülebileceğine dair prosedürü Fransa’nın açıklamış olması dikkat çekerken, bunun gerekçesi olarak geminin Brezilya’ya satışında sözleşmede yer alan bir madde gereği geminin Avrupa Birliği onaylı geri dönüşüm tesislerinde güvenli ve çevreye uygun bir şekilde sökülmesini içeriyor olması. AB sertifikası verilmemiş olan Güney Asya’ya geminin hurdaya gönderilmesini engellemek için sözleşmeye eklendiği belirtiliyor. Açıklamadan da anlaşılacağı gibi geminin çok ciddi oranda tehlikeli atıklar taşıdığını görülürken, geminin Türkiye’ye getiriliyor olması arka planda farklı amaçların da olabileceğine işaret ediyor.
2020’de 108 gemi söküldü
Gemi sökümleri için Türkiye’yi adresleyen AB’nin 2017 yılında aldığı bir kararla Türkiye’nin AB ülkelerinde hurdaya çıkacak gemilerin söküm işlemleri için onay verilmemiş olması ise traji komik bir durumu ortaya çıkarmıştı. 2017 yılında, AB ülkelerinde gemi söküm kapasitesinin 1,1 milyon tonla sınırlanmış olması ve buna karşın böyle bir karar alınmış olması dikkat çekmişti. Bu kararın arka planında, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak Avrupa Birliği’nin temelini oluşturuyor olması hatırlanması gereken bir nokta. Sadece 2020 yılında, 108 geminin Türkiye’ye sökülmek üzere gelmiş olması dikkat çekici bir durum. 2006’da 60 ton asbest barındıran Hollanda gemisi Otopan, 2015’te radyoaktif madde yüklü FPS Kuito adlı Bahama bayraklı petrol tankeri, 2016’da Fransa bandıralı Ethan (Methania) adlı gaz tankeri Aliağa’da sökülmüştü.
Bombardıman uçağı!
Avrupa’nın sökümle birlikte ortaya çıkan çeliği elde etmek amacıyla Türkiye’yi söküm merkezi haline getirirken aynı zamanda savaş sanayisine büyük destekler vermeyi de sürdürüyor. Türkiye’de iktidarın ‘Savunma’ sanayisine daha doğrusu savaş sanayisine verilen desteklerin giderek büyüyor olması dikkat çekiyor. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın damadı olan Selçuk Bayraktar’ın İHA ve SİHA adı verilen insanlı ve insansız savaş araçlarında büyümeyi sağlamak amacıyla çatışmalı ortamlardan yararlanmak ve bu kanalla kendisine yeni birikim alanları yaratma çabası kesintisiz sürüyor. Bayraktar’ın insansız bombardıman uçağı üretimine hazırladığı ise açıklamalarda kendini gösteriyor.
Savaş yanlılarının hayali!
Baykar Savunma Teknik Müdürü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olan Selçuk Bayraktar Bakü’de katıldığı bir TV programında, “Bayraktar TB3 diye uçak gemisine inip kalkan yani gemi platformlarına da inip kalkan ve o sınıfta benzeri olmayan bir uçak geliştirildi. Kanatları katlanıyor. Uçak gemisine iniyor. 1200 kilogram civarında, daha ağır mühimmatlar taşıyabiliyor. Çalışmalar devam ediyor” sözleriyle duyurduğu savaş aracı için gerekli olan uçak gemisi ise gündemde tartışılmaya devam ediliyor. Emekli Tümamiral Cihat Yaycı yaptığı bir açıklamada Brezilya’dan getirilen gemiyi jilet yapmak yerine, ‘Uçak gemisini alalım, Rusların Su-33 uçakları konuşlandıralım’ ifadeleri ise dikkat çekmişti.
Tehllikenin üstü örtülüyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yerli ve milli olarak planlayacağımız uçak gemimiz bizi bu alanda en üst lige taşıyacaktır, bunun da görüşmelerini yapıyoruz ve süratle onun da adımını inşallah atacağız. Savaş gemilerimizin bakımları için inşa ettiğimiz 10 bin ton kaldırma kapasitesine sahip yüzer havuzumuz İzmir’e teslim edildi. Bu işin şakası yok, kararlıyız olacak” ifadeleri konunun en üst düzeyde dile getirilmesi anlamına geliyordu. Balkar Makine’nin açıkladığı imalat programındaki uçağın uçak gemilerinde kullanılmasının mümkün olduğu belirtiliyor. Son yıllarda İngiltere ile girişilen grift ilişkiler bu uçakların gemilere iniş kalkış yapabilmesinin İngiltere tarafından teknik desteğin verilebileceği ise tartışmalar içinde izleniyor.
Varyag uçak gemisi
Ukrayna’nın uçak gemisi Varyag, aynen Sao Paula gibi hurdaya çıkarılacakken, Çin tarafından satın alınmıştı. Varyag, çok amaçlı bir Sovyet uçak gemisiydi. 4 Aralık 1988’de denize indirilmiş olan gemi SSCB’nin dağılması sonrası Rusya ve Ukrayna arasında 1993 yılında yapılan bir anlaşmayla Ukrayna’ya bırakıldı. Ancak daha sonra sözleşme Ukrayna tarafından iptal edildi ve gemi askeri amaçlarla kullanılmama şartıyla 1998 yılında 20 milyon ABD dolarına Agencia Turistica e Diversoes Chong Lot Limitada isimli bir Makao turizm şirketine satıldı. Turizm amaçlı olarak kullanılacağı taahhüt edilen Varyag’ın 2012 yılında Çin Savunma Bakanlığı tarafından savaş gemisi olarak sefere çıkarılmıştı.
Hayelden vaz geçmeyecekler!
Tüm bu tartışmalar sürerken gelen geminin bir savaş gemisi olarak yeniden dizayn edilmesi gerektiği ve bunun gerçekleştirilmesi halinde bile nükleer yakıt kullanmadığından dolayı 3 aydan fazla denizde kalamadığı ifade ediliyor. Ayrıca her 3 ayda bir kıyıya çekilerek büyük bir bakım masrafı gerektirdiği bilgileri Sao Paula’nın savaş gemisi olarak kullanılmasının pek mümkün olmadığını gösteriyor. Bu geminin Türkiye’ye getirilirken süren tartışmalarla geminin sökümü halinde yaratacağı ölümcül kirliliğin üstü başarılı biçimde örtülüyor. Ancak tartışmalar Türkiye’nin savaş sanayisi bağlamında her türlü şeyi yapabileceğini açığa çıkarken, diğer yandan uçak gemisi hayalinden vazgeçmeyeceğini her türden sonuçla karşılaşabileceğimizi yapılan tartışmalar gösteriyor.