HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Bazarcix’in Narlı Mahallesi’nde depremzedeleri ziyaret etti, sorunlarını dinledi
Depremin ardından kent kent depremzedeleri ziyaret eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları temaslarına devam ediyor. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Turgut Öker, HDP’li vekiller ve beraberindeki bir heyetle depremin merkez üslerinden Mereş’in Bazarcix ilçesinin Narlı Mahallesi’nde depremzedeleri ziyaret etti.
Depremzedeleri dinledi
Depremzedelerle sohbet eden Sancar, mahallede gönüllü olarak çalışan yurttaşlara ve gençlere emeklerinden dolayı teşekkür etti. Sancar ve beraberindeki heyet ardından mahallede AFAD tarafından kurulan çadır kenti de ziyaret ederek depremzedelerin sorunlarını dinledi.
Sancar, Narlı’da yaptığı çadır ziyaretinin ardından Bazarcix Cemevi’nde can lokması dağıttı.
17’inci günde koordinasyonsuzluk hâlâ devam ediyor
Sancar, Bazarcix’ta gördüğü manzaranın yürekleri yaktığını ifade ederek, “Depremin 17’nci gününde koordinasyonsuzluk ve plansızlık devam ediyor. Yardımlar belli ölçüde geliyor ama bu yardımların ihtiyaç sahiplerin ulaştırılması konusunda ciddi sorunlar yaşandığına dair bilgiler verildi. Köylerin bir kısmına yardımların henüz ulaşmadığını görüyoruz. Çadır belli yerlerde var, çadırların toplu kurulduğu yerler bulunuyor ancak orada da altyapı sorunu mevcut. Hem temel ihtiyaçların giderilmesi hem hijyen hem de özellikle çocukların bakımı ve çocuklarla ilgilenme konusunda ciddi sıkıntılar, sorunlar ve eksiklikler var” dedi.
Yıkımın temel nedeninin iktidarın politikaları olduğunu vurgulayan Sancar’ın konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
‘Bizi teselli eden şey dayanışma’
“Bütün sorumlulardan hesap sormak gerekiyor. Sorunları, konuşacağız, sorumlulukları sorgulayacağız ve sorumlulardan hesap soracağız. Eğer bunu yapmazsak, bu felaketleri aynı şekilde, belki daha ağır bir biçimde yaşamaya devam edeceğiz.
İnsanı, toplumu değil, rantı ve kendi bekasını esas alan bir anlayışın, insan hayatını kurtarma ve yaraları sarmak için seferber olmasını, anında hizmetleri ulaştırması da zaten mümkün değil. Ama bütün bu yıkım ve acılar içerisinde gördüğümüz başka bir şey var: Toplumsal dayanışma. İnsanlar ilk andan başlayarak dayanışmayı ördüler. Burada gördüğümüz tabloda umut veren, bizi teselli eden en önemli şey bu dayanışma ruhudur.
‘Sadece yıkılan binaları değil hayatı yeniden inşa etmeliyiz’
Yaraları sarmak ve acıları azaltmak açısından dayanışma etkili ama geleceği kurmak açsından önemli bir güç haline getirmeliyiz. Şehirlerimiz elbette yeniden inşa edilecek, bu sadece inşaatla sınırlı bırakılamaz. Şehirleri yeniden kurarken, kültürü, geçmişi ve bütün hayatıyla korumak da bizim en önemli görevlerimizdendir. Sadece yıkılan binaları değil, hayatı yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Hayatı yeniden inşa ederken, buradaki kültürü, tarihi esas almamız gerekiyor.
‘Acımız büyük umudumuz sağlam’
Biliyoruz, evlerde yaşama imkanı kalmadı, insanlarımız başka yerlere göç etme durumundadır. Öncelikle bir barınma ihtiyacı ve hayatı sürdürme isteği öne çıkar. Bunların hepsi çok doğal ve olması gerekenlerdir. Yaşadığımız toprakları terk etmeden inşa etmek de asla bir kenara bırakabileceğimiz bir hedef değildir. Tam tersine yeniden inşa edeceğiz hayatı ama buradaki topraklarda yeşeren kültürle, geçmişle, tarihle birlikte yapacağız.
Bu depremden teselli olarak çıkarabileceğimiz bir diğer husus, toplumun kendi hayatına sahip çıkma iradesini ortaya koymuş olmasıdır. Devlet ‘her şeyi ben yaparım’, iktidar ‘her şeye ben hakimim’ anlayışıyla yönetiyor bu ülkeyi, o nedenle toplumun kendi kaderine sahip çıkmasını istemiyor. Dayanışma enerjisini bastırmak için her yolu deniyor. Pazarcık’ta Kriz Koordinasyon Merkezimize kayyım atadılar. Bölgede en iyi organize olan, yardımları en planlı şekilde ihtiyaç sahiplerin ulaştıran merkezlerden biriydi. Bu dayanışmanın ve emeğin ortaya çıkardığı güçten de açıkçası korktular. Burada, cemevinde can lokması yiyeceğiz. Başka yerlerde de başka kuruluşların Cemevleri, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu çalışmaları yürütmekte olduğunu gözlemledik. Acımız büyük, yaramız derin ama umudumuz da sağlam.
Hakikati karartabileceklerini sanıyorlar
İktidar hala halkı susturma, sesini kısma peşinde. Dün çeşitli televizyon kanallarına cezalar uyguladılar, ekran karatmaları söz konusu. Bugün de yine muhalif basının birçok kurumunun internet sitelerine erişimi engellediler. Böylece bu ruhun görünmez kılınabileceğini zannediyorlar. Hakikati karartabileceklerini var sayıyorlar, hesap vermekten kaçabileceklerini umuyorlar. Halk susmayacak, dayanışma büyüyecek, bu iktidar da bütün bu yıkımlardan ve kayıplardan dolayı sorumludur, bunların hesabını mutlaka verecek.
Hızır ayındayız, cemevinde can lokması paylaşacağız. Hızır yardımcımız olsun derken, esas kastedilen de hepimizin el ele vermesidir. Hızır tam da ele ele vermemiz, gönüllerimizi birleştirmemizdir. 72 millet arasında en ufak ayrım gözeten de bu ruhtan değildir. Bizden değildir. Biz 72 millete aynı nazarla bakacağız.”
MEREŞ